Kan ve Kan Urunleri Transfuzyonu

Kan Ürünleri, Kan ve Kan Ürünleri Tranfüzyonu

Eritrosit Süspansiyonu, Eritrosit Süspansiyon: Tam kanın plazması ayrıldıktan sonra eritrositlerin bir antikoagülan için­de hematokrit %70 olacak şekilde süspansiyon hali­ne getirilmesi ile hazırlanır. Hematokrit %90 olacak şekilde hazırlandığında buna konsantre eritrosit süspansiyonu adı verilir. Modern kan bankası uy­gulamalarında eritrositlerin bakteriler ile kontamine olması nadirdir ve tüm kan transfüzyonlarmm %60-70'i eritrosit süspansiyonları ile yapılmaktadır. Erit­rosit süspansiyonları esas olarak kanın oksijen taşı­ma kapasitesini arttırır.

Yıkanmış eritrosit süspansiyonu: Taze eritrosit süspansiyonunun izotonik sıvılarla yıkanarak löko­sit ve plazmadan arındırılması ile elde edilir. Hazır­landıktan sonra 2 saat içinde kullanılmalıdır. Kronik böbrek yetmezliği ve organ transplantasyonları gibi, lökosit ve trombosit antikorlarının oluşmasının is­tenmediği hastalarda, lökosit ve plazma proteinleri­ne duyarlı anemik kişilerin kan transfüzyonlarında kullanılır.

Trombosit süspansiyonu: Taze kanın santrifüjü ile üstte kalan trombositten zengin plazmadan ha­zırlanır. AB0 ve Rh uygunluğu gerekmez ancak HL-A uyuşmazlığına bağlı izosensitizasyon gelişebilir. Trombosit süspansiyonu massif kan kaybına bağlı trombositopenilerde, uygun yapımın olmadığı trombositopenilerde ve kalitatif trombosit hastalık­larında kullanılır. Cerrahi bir işleme hazırlanan bir hastada 50000/mm3 trombosit sayısı yeterli görül­mektedir. Trombositlere karşı gelişen antikorlar transfüzyonları etkisiz kılar. Antikor gelişimi 1-10 ünite transfüzyon arasında %5,10-20 ünite arasında %20 ve 100 üniteden daha fazlası için bu oran %80'lere çıkmaktadır.

Taze donmuş plazma: Bir ünite kandan santrifüj ile ayrılan plazmanın ilk 6 saat içinde, -18°C veya daha fazla soğukta dondurulması ile elde edilir. Bir saat içinde çözdürülen plazma 4 saat içinde kullanıl­malıdır. Kullanılacak taze donmuş plazma alıcının ABO gurup sistemi ile uyumlu olmalıdır. Ancak hücre içermediğinden Rh uygunluğu aranmaz. Baş­ta hemofili olmak üzere çeşitli pıhtılaşma faktörleri eksikliğinde, DlC'te ve K vitamini antagonistleri alan hastalarda bu ilaçların etkilerinin hızla ortadan kaldırılması gerektiğinde kullanılır.

Kuru plazma: Süresi içinde kullanılmayan kan­ların plazmasının liyofilizasyonundan sağlanır. Bir ünite plazma için 10-12 ünite kan gerekir. Bu neden­le hepatit riski yüksektir (%12).

Sıvı plazma: Eski kanların plazmasının dondu­rulması ile elde edilir.

Albümin solüsyonları: Kullanıldığı yerler şöyle sıralanabilir,
• Albümin kaybı ve sentezinin baskılandığı du­rumlarda (yanık, ağır cerrahi müdahale)
• Kan değişimlerinde (neonatal sarılıkta, plazma-ferez uygulamalarında)
• Hemolizlerde (en sık kronik böbrek hastalıklı di-yabetiklerin hemodializinde, kardiyopulmoner by-pass ameliyatlarında)
• Yoğun bakım ünitelerinde
• Karaciğer yetmezliklerinde
• Genellikle mide barsak, karaciğer ya da böbrek hastalıklarına bağlı hipoproteinemilerin tedavi­sinde kullanılmaktadır.

Antihemofilik faktör: İki tip insan faktör VIII preparatı vardır. Biri kriyopresipitat diğer dondu-rulmuş-kurutulmuş faktör VIII konsantresidir. Don-durulmuş-kurutulmuş bir şişe faktör VIII, 8 torba 6 saatlik kanın plazmasından hazırlanmış taze don­muş plazmadan elde edilir. Faktör VIII süspansiyo­nunun bir şişesinde 550-600 ünite faktör VIII bulun­maktadır. Bunları transfüzyonunda esas risk hepatit aktarılmasıdır. DNA rekombinant teknolojisindeki ilerlemeler insan dışı kaynaklardan üretilmesini gündeme getirmiştir.

Tüm yukarıda bahsedilenlerin dışında; kanama sahasına yönelik bir takım topikal hemostatik mad­delerin pıhtılaşmayı arttıracağı öne sürülmektedir. Sığır kanından hazırlanan topikal trombin en çok diş hekimliğinde kullanılır. Çeşitli fibrinojen ve trombin karışımları sızma şeklinde kanamalarda lo­kal kullanıma sunulmuştur.
Günümüzde eritrositlerin yerine oksijen trans-portunu gerçekleştirebilecek bazı maddeler geliştirl-miştir. Florokarbonlar büyük ümitler yaratmış an­cak henüz yeterince etkili oldukları gösterilememiş­tir. Mikro kapsüller içinde oksijen taşıma kapasitesi olan lipid kökenli partiküller "yapay eritrositler" ge­liştirilmeye çalışılmaktadır.


Plazma genişletici olarak kullanılan yapay kolloidler (dextran, jelatin, hidroksietil nişasta) ucuzdur ve enfeksiyon riski taşımaz.

Vazopressin ve konjuge östrojenin kanamaya eğilimli üremik hastalarda, von Willebrand'lı kişilerde ve kardiyovasküler by-pass yapılan hastalarda kanama zamanını kısalttığı
gösterilmiştir.