Mantar Zehirlenmesi Mantar Zehirlenmeleri

Türkiye’de Mantar Zehirlenmeleri

Mantar Zehirlenmesi ve Ölümlerinin Nedenleri

1) Halkımızın yenen ve zehirli mantarlar hakkında bil­gilerinin olmaması:


Halkımızın bu konuda bilgisi, sadece köyünün veya çevresindeki yaşlılardan aldığı bilgilerdir. Çalışmalarımda halkın bilgilerini bilimsel değerlendirmeye çalış­tığımda gerçekle hiç bir ilgisinin olmadığı maalesef görülü­yordu. Bunu bir örnekle açıklayacağım. Çorum İli, Sungurlu İlçesi Çiftlik Köyü'nün 2-3 Km. güneyindeki çay kenarında­ki çayırlardan bölge halkı senelerce mantar toplayıp yemiş­tir. Zehirlenme veya ölüm olmamıştır. Fakat 1972 yılı Mayıs ayında aynı yerden mantar toplayıp yiyen iki aileden maale­sef 13 kişi hayatlarını kaybetmişlerdir. Bunun asıl nedeni mantarların (Amanita verna ve Agaricus xenthoderma) spor­larının; su, rüzgâr, kuşlar v.b. taşıyıcılarla oralara taşınmış olabileceği gibi, o zehirli mantarların sporları oralarda vardı fakat o mantarların yetişmesi için lüzumlu olan; ısı, bağıl nem gibi çevre şartları o sene gerçekleşmiş olabilir. Çünkü tabii şartlarda bir mantar sporu 50 - 70 sene toprakta bozul­madan çimlenme kabiliyetini muafaza edebilir. Belki ölüme sebep olan mantarlar senelerce bir daha orada yetişemiyecektir, belki birkaç sene sonra yetişip pekçok cana kıyacak­tır.

«Belli bir yerde yetişen mantarların yenen mantar veya zehirli mantardır» diye halk arasına yerleşmiş olan bilginin yanlış olduğunu açıklamak için yeterlidir.

2) Halkımızın büyük çoğunluğunun mantar zehirlen­meleri konusunda bilgilerinin yok denecek kadar az olması:

Halktan biri, mantar yemeğini tek başına yemişse, bir veya birkaç çocuk tarlada veya ormanda mantar pişirip yiyerek zehirlenmişse, onların; önce hastalandığını hastalık sebe­binin özellikle çocuklarda «Nazar» olabileceği düşüncesi, veya zehirlenmenin verdiği korku ve heyecanlardan meyda­na gelen titremelerin üşütmeden ileri geldiğini düşünerek, bununda kendiliğinden geçeceğini beklemeleri, mantar ze­hirlenmelerinde ölümlere yol açan başlıca etkenlerdendir.

Ancak ailenin bütün fertleri veya bir kısmı diğerlerinin yanında mantarları yemişte, hastalanmışlarsa o zaman man­tardan zehirlendiklerini anlarlar. Buna rağmen geçeceğini maalesef beklerler.

3) Ulaşım zorlukları: Zehirlenme vakasının olduğu yerden, en yakın yerdeki hekime 10-30 Km. gibi mesafede olması, ayrıca araç bulunmaması mantardan ölümlerin bir diğer nedeni oluyor. Yaylaya göçmüş bir aile köyüne 10-15 Km. mesafede, köyüde hekim olan merkeze o kadar mesa­fe düşünülürse ve birde gidipte, hekim bulunmazsa işin acı­lığı ortaya çıkıyor. Orman içine yaylalara göçen köylülerimiz bir yiyecek maddesi olduğu için mantarı yiyorlar.

4) Mantardan zehirlenen şahsın veya yakınlarının, Hekime istenen bilgileri verememesi:

Mantardan zehirlene­rek hastalanan şahsın, mantar yemeğini yedikten nekadar zaman sonra ilk zehirlenme belirtilerini gösterdiği', vücut ağrılarının ne zaman başladığı, ishal ve kusmaların olup olmadığının, olduysa nekadar devam ettiğinin bilinmesi te­davi için son derece önemlidir.

Ne yazıkki zehirlenen şahıstan veya yakınlarından bu bilgileri bile almak imkânsız oluyor. Zehirlenen şahıs veya yakınları sadece «hastalandığını» söylemekle yetiniyor.
Mantar zehirlenmelerinde tedavinin temeli mantar ye­meğini yedikten ilk zehirlenme belirtilerine kadar geçen zamanın bilinmesi esasına dayanır.

5) Mantar zehirlenmelerinde tahlil laboratuvarının görevi:

Mantar zehirlenmelerinde, tahlil laboratuvarları, hasta­nın midesinden çıkan sporların veya mantar parçacığının, hangi zehirli mantara ait olduğunu teşhis edecek yeterlik­te olmaması, dolayısıyla mantarın türü ve ihtiva ettiği zehir­lerin bilinmemesi tedavide telâfisi imkânsız sorunlar mey­dana getirmektedir.

Zehirlenmeye sebep olan mantarın türünün bilinmesi ile tedavi kolaylaşır.

6) Köylümüzle yakın ilişkisi olan, devlet memurları­nın yenen ve zehirli mantarlar konusunda köylümüze yar­dımcı olamaması:

Köylümüzle sık sık görüşen, Öğretmen, Ebe, Sağlık memuru, Ziraat teknisyeni, Orman memuru ve benzer me­murların bu konuda köylüye yardımcı olamamaları, dola­yısıyla halkımızın bu sahada sağır, dilsiz ve kör olarak kal­masına sebep olmuştur.


İlgili Eğitim kurumlarımızın müfredat programlarında bu konuya yer verilmelidir. Ayrıca Radyo ve Televizyon programlarında yer vererek halkın okul dışı eğitiminde bun­lardan yararlanmalıdır. Halkımızın pek çoğunun mantarı, yemek zorunda olduğu için, yediği gerçektir. Bunun dışında mantarın iyi bir yemek çeşidi olduğu unutulmamalıdır.

Gazetelerimizin baş sayfasında «Zehirli mantar yiyen 10 kişilik aile öldü» şeklindeki bir haber ilgi çekici, fakat bunun ardından zehirlenmeye sebep olan mantarların re­simleri ve yazılarının bulunması halkımızın bu konuyu öğ­renmesinde sonderece etkilidir. Demekki, halkın kitle eğiti­minde etkin olan basınımıza da görev düşüyor.