Sicaklik Nedir Sicaklik Hakkinda Bilgi

Sıcaklık Nedir, Sıcaklık Hakkında Bilgi

Isı Sıcaklık Nedir, güneşten gelen ışınsal enerjinin yeryüzüne çarptıktan sonra ısı enerjisine dönüşmesiyle oluşur. Sıcaklık, canlıların yayılışını ve aktivi­telerini etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Herhangi bir bölgenin sıcaklığı, geniş ölçüde ekvatora uzaklığı ile yani bulunduğu enlem dere­cesi ile belirlenir. Sıcaklık, ekvatorda en yüksek olup güneye ve kuzeye doğru ekvatordan uzaklaştıkça tedrici olarak azalır. Böylece oluşan bü­yük sıcaklık zonlarına bağlı olarak büyük ekosistemler olan biyomlar meydana gelirler.

Sıcaklık, bütün canlılık süreçlerini düzenleyen bir faktördür. Sıcaklık bitkilerdeki kimyasal reaksiyonları, mineral madde emilimini, su alımım, fotosentezi, solunumu, büyümeyi ve tohum çimlenmesini etkilemekte­dir. Biyolojik aktivitelerin büyük bir çoğunluğu genel olarak 0-50cC ara­sında gerçekleşir. Bu sınırlar dışında gerçekleşebilen çok az aktivite var­dır. Tüm hayati süreçler için sıvı haliyle gerekli olan su 0°C ve altındaki sıcaklıklarda donmaktadır. 50°C'nin üzerindeki sıcaklıklar ise canlılık sü­reçleri için yıkıcı etki yapmaktadır.

Düşük sıcaklıklar bitki köklerinde suyun emilimini yavaşlatmaktadır. Ekosistemlere enerji girişi açısından kilit öneme sahip olan fotosentez, farklı bitkisel organizmalar için farklı optimum sıcaklıklarda gerçekleşen bir süreçtir. Sucul ekosistemlerde temel üretimi gerçekleştiren alglerin çoğu, fotosentez için, gelişmiş karasal bitkilere göre daha düşük sıcaklık değerlerine ihtiyaç duyarlar. Genel olarak çöl bitkilerinin fotosentez için optimum sıcaklık istekleri diğer bitkilere göre yüksektir. Hatta bazı çöl bitkilerinde 80°C'de bile fotosentez gerçekleştirilebilir. Aynı şekilde ilkel bitkisel organizmalar olan mavi-yeşil algler, 73°C'de dahi fotosentez ya­pabilirler. Önemli tarım bitkileri olan buğdaygillerin fotosentez için ge­reksinim duydukları optimum sıcaklık ise 35-38°C'dir Bitkilerde fotosen­tez ve solunum, sıcaklık değişimlerinden farklı şekilde etkilenmektedir. Çoğu bitkilerde fotosentez için gerekli optimum sıcaklık, solunum için gerekli olan optimum sıcaklıktan daha düşüktür.

Bitkilerin yapraklarından buhar haldeki su kaybı (transpirasyon) ile sıcaklık arasında doğru orantı vardır. Bitkinin transpirasyonla kaybettiği suyu kökleriyle telafi edemediği yüksek sıcaklık değerleri, zararlı etkiler doğurur.

Bitkilerin düşük sıcaklık değerlerine dayanabilirliği, türlere göre ge­niş ölçüde değişiklik göstermektedir. Örneğin, pirinç, keten vb. tropik bitkiler, donma noktasının üstündeki sıcaklıklarda dahi zarar görürler­ken, ılıman kuşakta yetişen bitkilerin çoğu donma noktasına kadar zarar görmezler. Sıcaklık, topraktaki organizmaların aktivitelerini etkileyen önemli bir faktördür. Toprağın sıcaklığı, güneşlilik derecesine, hava ha­reketlerine, bitki örtüsüne, toprağın rengine, su içeriğine, fiziksel ve kimyasal yapısına bağlı olarak değişir. Örneğin güneye bakan yamaçlardaki topraklar, kuzeye bakan yamaçlardaki topraklardan, koyu renkli ve kuru topraklar açık renkli ve nemli topraklara göre daha sıcak olurlar. Bitki örtüsünün zengin olduğu topraklar, zayıf olduğu topraklara göre gece-gündüz periyodunda daha az sıcaklık değişimi gösterirler. Çünkü bitki örtüsünün zengin olduğu topraklar humusça zengindir ve humus sıcaklık değişimlerini yumuşatma özelliğine sahiptir. Gece-gündüz sı­caklık farkları toprağın 70-100 cm derinliğine kadar etkili olduğu halde, mevsimsel farklar daha derinlerde de etkilidir. Bundan dolayı toprak içinde yaşayan hayvanlardan özellikle omurgasızlar dikey mevsimsel göçler yaparlar. Sıcaklığın toprak üzerindeki etkinliği, toprak oluşum sü­recini de etkilediğinden ekolojik olarak önemlidir.

Hayvanlar, hayati fonksiyonlarını biyokinetik zon denen dar aralık­taki sıcaklık değerlerinde etkili bir şekilde gerçekleştirebilirler. Biyokinetik zon, çoğu hayvan türü için 10-45°C'dir. Hayvanlar alemi, vücut sıcaklıklarının çevre sıcaklığı ile olan ilişkilerine göre sıcakkanlı hayvanlar (homoterm) ve soğukkanlı hayvanlar (heteroterm, poiklioterm) şeklinde ikiye ayrılırlar. Sıcakkanlı hayvanlar olan kuş ve memelilerde vücut ısısı sabit, soğukkanlı hayvanlar olan balık, kurbağa, sürüngen ve omurgasız hayvanlarda ise sabit olmayıp çevre sıcaklığına göre değişir.

Canlılar ekstrem sıcaklıklardan korunmak için biyolojik aktivitelerini minimize ederek veya ortamdan uzaklaşarak çeşitli önlemler almışlardır. Bitkiler aleminde kış mevsimi çoğunlukla tohum halinde, tomurcuklarını toprak altında saklayarak veya yapraklarını dökerek bir nevi uyku ha­linde geçirilir. İlkel canlılar spor veya kist oluşturarak ekstrem .sıcaklık­lardan korunurlar. Mevsimsel sıcaklık dereceleri hayvanlarda önemli ko­runma aktivitelerinin gelişimine sebep olmuştur. Bazı hayvan grupları oluşan kötü şartları geçirmek için başka bölgelere giderler. Göç (migrasyon) denen bu aktivite sayesinde başta sıcaklık olmak üzere olumsuz çevresel faktörlerden uzaklaşmış olurlar. Mevsimsel ve ani sıcak­lık değişimleri sonucu, özellikle vücut sıcaklığı çevreden etkilenen so­ğukkanlı hayvanlarda uyku durumu olur. Estivasyon denen uyku du­rumu, çok yüksek sıcaklıklarda gelişimin durdurulmasıdır. Hibernasyon ise alçak sıcaklıkta gelişimin durdurulduğu uyku durumudur. Bazı memeli hayvanlar, soğukkanlı hayvanlar, özellikle de böcekler, yaz ayla­rında estivasyon geçirirler. Bazı kuşlar ve memelilerdeki kış uykusu da hibernasyona tipik örnekler teşkil ederler.