Omurgasiz Hayvanlar ve Ozellikleri

Hayvanlar; Omurgasız Hayvan

Tamamı heterotrof (hazır besin alan) canlılardır. Hücre çeperleri yok­tur. Kloroplast taşımazlar. Hayvanlar omurgalı ve omurgasız olmak üzere iki büyük gruba ayrılır. Süngerler, Sölenterler, Yassı Solucanlar, Yuvarlak Solucanlar, Halkalı Solucanlar, Yumuşakçalar, Kabuklular, Örümcekgiller, Çokayaklılar, Böcekler ve Derisi Dikenliler omurgasız hayvanlar grubunu meydana getirir. Balıklar, Kurbağalar, Sürüngenler, Kuşlar, Memeliler omurgalı hayvanlar grubuna ait canlılardır.

Omurgasız Hayvanlar ve Özellikleri

Omurgasız olarak adlandırılan canlıların yapılarında bir iç iskelet bulunmaz. Omurgasız hayvanların vücudunun dış kısmını örten ve destekle­yen bir dış iskelet bulunur. Omurgasız hayvanlardan bazıları suda, bazıları da karada yaşamaya uyum sağlamıştır. Yaşamın hiçbir evresinde, vücuda desteklik yapan bir sırt ipliği (notokord) bulunmaz. Sinir sistemi gelişimi, il­kel gruplarda uyartılara bölgesel cevaplar verilmesi şeklindeyken, gruplarda gelişmişlik düzeyine göre değişiklik gösterir. Gerçek dokulara sahip oluşla­rına göre, omurgasızlar iki gruba ayrılır:

1. Grup: Parazoa (Gerçek dokulara sahip olmayan canlılar)

2. Grup: Eumetazoa (Gerçek dokulara sahip canlılar)

1. Grup: Parazoa (Gerçek dokulara sahip olmayan canlılar)

Omurgasız hayvanların ilk grubunu oluşturan bu canlılarda, gerçek dokular bulunmaz. Bir hücrelilikten çok hücreliliğe geçişin temsilcileri ola­rak kabul edilen bu canlılar, sadece hücresel düzeyde özelleşme gösterebil­mişlerdir. Bu nedenle de, vücutta belirli organ sistemlerinin varlığından söz edilemez. Hücreler tabakalaşma gösterseler de bazal lamina adı verilen yapı­nın veya hücreler arasında bağlantı bölgelerinin bulunmaması nedeniyle, do­ku varlığı kabul edilmez. Parazoa grubu a) Placozoa b) Porifera (Süngerler) olmak üzere ikiye ayrılır.

a) Placozoa: Şubenin tek üyesi olan Trichoplax adhaerens en basit çok hücrelidir. Aynı zamanda, şimdiye kadar bilinen en az miktarda DNA içeren hayvansal orga­nizmadır. Ağız ve sindirim sistemi bulun­maz. Vücudu yassı ve asimetriktir. Yassı vücut yüzeyindeki tek tabakalı yassı epitel hücrelerinin her biri, bir adet kamçı taşır.

b) Porifera (Süngerler)


En basit yapılı çok hücreli hayvanlardır. Hiçbir sistemleri yoktur. Sün­gerlerde sadece hücresel düzeyde farklılaşma görülür. Üreme organları vücut­larının belli bir yerinde değildir. İskelet elemanları görülmesine rağmen, ger­çek doku ve organ bulunmaz. Hem tatlı sularda hem de denizlerde yaşarlar. Vücutlarında por denilen delikleri çoktur. Çoğunlukla şekil bakımından bitkilere benzerler. Kırmızı, mavi, gri, sarımtırak ve siyah renkte olabilirler. Eşey­siz çoğalmaları tomurcuklanma ile olur. İskeletleri organik ve inorganik mad­delerden meydana gelmiştir. Su vücuda osteum adı verilen açıklıklardan girer ve oskulum adı verilen açıklıktan çıkar. Su, vücut içerisinde akışı esnasında süzülür ve içeriğindeki küçük organizmalar besin olarak kullanılır. Sadece hücre içi sindirim görülür. Boşaltımda görevli olan kontraktil (vurgan) kofullar, hayvanlar içinde sadece süngerlerde bulunur. Sinir sistemleri yoktur. Uyartılara verilen tepkiler bölgeseldir. Ergin bireyler, daima bir yere bağlı ola­rak (sesil) yaşarlar. Bazı türlerinin ekonomik değeri vardır.

2. Grup: Eumetazoa (Gerçek dokulara sahip canlılar):

Omurgasız hayvanların geri kalan tüm şubelerini ve hatta omurgalıları da kapsayan bu grubun canlılarında, gerçek dokular bulunur. Özelleşme, do­ku düzeyinden organ ve sistem düzeyine kadar, çeşitli gelişmişlik seviyele­rinde ortaya çıkar.

Sölenterler (Coelenterata)

Vücutlarının merkezinde bir sindirim boşluğu bulunur. Bu kısmı hem ağız hem de anüs olarak kullanırlar. Vücut dokusu iki hücre sırasından oluşmuştur. Dışarıdaki hücre sırasında canlıyı koruyan yakıcı kapsüller vardır. Deniz anası, Hidra ve Mercanlar sölenterlere örnek olarak verilebilir. Bu şubede ilk defa ağız oluşumu gözlenir. Ağız, aynı zamanda anüs görevin­dedir. Sindirim boşluğu gelişmiştir. Böylece hücre dışı sindirim de başlamış olur. Sinir sistemi sadece sinir ağı yapısındadır. Nöronlar kutuplaşmadığı için, uyartı her yöne doğru iletilir. Boşaltım ve solunum sistemleri yoktur.

Solucanlar

Omurgasız canlılardan olan solucanların çoğu tatlı sularda ya da dip çamurlarında yaşar. Balçık içindeki organik besinlerle beslenirler. Bazıları başka canlıları avlayarak beslenir, bazıları da asalaktır. Az da olsa denizde yaşayan türleri de vardır. Yassı solucanlar, yuvarlak solucanlar ve halkalı so­lucanlar olarak incelenirler.

a) Yassı Solucanlar (Platyhelminthes)

Vücut dorsoventral olarak yassılaşmıştır. Solunum, iskelet ve dolaşım sistemleri bulunmaz. Basit duyu organlarına sahiptirler. Yassı solucanlarda anüs ve damar sistemi yoktur. Parazit yaşayanların bazılarında sindirim sis­temi yoktur. Ağız hem anüs hem de ağız görevini yapar. Sinir ve üreme sistemleri vardır. Boşaltım sistemleri bulunur. Alev hücreleri taşıyan protonefridiumları vardır. Küçük bir grubu tatlı su ve nemli toprakta serbest, diğerleri insan ve hayvanlarda parazit olarak yaşar. Planaria ve tenyalar yassı solucanların en tanınmışlarındandır.

b) Yuvarlak solucanlar (Nematoda)

Nemli topraklarda, tatlı sularda veya denizlerde dağılım gösterirler.

Vücut yüzeyi yumuşak ve esnek bir kütikula ile örtülüdür. Çoğu ayrı eşeylidir ve erkekler, dişilerden daha küçük yapılı olmaları ve vücutlarının arka kısmının uç tarafta kıvrılmasıyla ayrılırlar. Şubenin çoğu temsilcisi, ekonomik değere sahip olan hayvan ve bitki türlerinde parazittir. Parazit olan türlerde, genellikle bir başkalaşım evresi görülür. Sindirim sistemlerinde anüs ve ağız ayrılır. Çoğu bitki ve hayvanlarda parazit olup bazıları da su ve toprakta serbest olarak yaşar. Kancalı Kurt (Trişin) ve Bağırsak Kurdu (Ascaris) en çok bilinen örnekleridir.

c) Halkalı solucanlar (Annelida)

Vücutları çok sayıda halkanın sıralanmasıyla oluşmuştur. Vücutların­da baş bölgesi ayırt edilebilir. Sindirim kanalı özel bölümlere ayrılmıştır. Kapalı dolaşım görülür. Hermofrodit olmalarına rağmen kendi kendilerini dölleyemezler. Deri solunumu yaparlar. Ağız ve anüs oluşumu ile tek yönlü sindirim sistemi görülür. Sülükler haricinde bütün gruplarda solom (vücut boşluğu) odacıklara bölünmüştür. İçi sıvı ile dolu olan vücut boşluğu, hid­rostatik iskelet görevindedir.

Sülükler dışında tüm üyelerde kapalı dolaşım sistemi görülür. Bu grup, en gelişmiş rejenerasyon (kendini yenileme) yeteneğine sahiptir. Top­rak solucanı ve sülük en tanınmış örnekleridir.

Yumuşakçalar (Mollusca)

Vücutları üç belirgin bölgeden oluşur: baş, kaslı ayak ve visceral kitle (organlar). Dorsal vücut duvarında manto boşluğu bulunur. Manto boşluğu­na sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin ürünleri atılır. Bazı gruplarda manto boşluğu değişikliğe uğrayarak akciğerleri meydana getirmiştir. Manto aynı zamanda kabuk salgılar.

Yumuşakçalarda açık dolaşım sistemi görülür. Gaz değişimi vücut yü­zeyi, solungaçlar, akciğerler ve manto ile gerçekleştirilir. Çizgili kas ilk defa bu grupta ortaya çıkar. Vücutlarında hem çizgili hem de düz kaslar bulunur. Sinir sistemi, deri altı sinir ağı şeklindedir. Karın bölgesinde kaslı ayakları vardır. Solungaç solunumu yaparlar. Ahtapot, salyangoz, midye yumuşakça­lara örnektir.

Eklem Bacaklılar (Arthropoda)

Hayvanların en geniş şubesidir ve tüm bilinen türlerin yaklaşık %'ünü içerir. Segmentli vücutları, eklemli üyeleri ve oldukça iyi gelişmiş organ sis­temleri bulunur. Genel olarak her segmentte bir çift üye bulunur. Vücutları baş (cephalo), göğüs (thorax) ve karın (abdomen)'dan oluşmuştur. Karasal yaşama en iyi uyum sağlamış omurgasızlardır. Açık dolaşım sistemi görülür. Ayrı eşeylidir. Basit bir solumun ve sinir sistemi vardır. Ağız ve anüs geliş­miştir. Sindirim sistemi tam ve tek yönlüdür. Açık dolaşım sistemi görülür. Gaz değişimi; deri yüzeyi, solungaçlar, trake sistemi veya kitapsı akciğerler ile gerçekleştirilir. Su akrepleri, at nalı yengeci, deniz örümceği örnek olarak verilebilir.

Kabuklular (Crustacea)

Eklem bacaklılar içinde yer alan ve iki çift anten taşıyan tek gruptur. Ancak tespih böceklerinde (Isopoda), karasal formlarda sadece tek bir çift anten bulunur. Diğeri kaybedilmiştir. Çoğu sucul ortamlarda yaşar ve sucul faunadaki hayvanlardan zooplanktonların önemli bir kısmını teşkil ederler. Bir kısım kabuklu ise, çeşitli hayvanların severek tükettiği besinler arasında sayılır. Örneğin Artemia, flamingoların diyetinin önemli bir elemanıdır. Vü­cut, baş-gögüs (cephalo-thorax) ve karın (abdomen) olmak üzere 3 belirgin bölgeye ayrılır. Kabukta kalsiyum biriktirilmesi ile, yapıda sağlamlık kaza­nılmıştır. Yengeç ve İstakozlarda (Decapoda), birinci bacak çifti makas şek­lini almıştır. Solunum, solungaçlarla gerçekleştirilir. Bacaklar da solungaç görevi görebilir. Açık dolaşım sistemi görülür ve toplar damarlar bulunmaz. Ayrı eşeylidirler ve gelişmelerinde genellikle metamorfoz (değişim) görülür. Çoğu kabuklu, güneş ışığına veya günün saatlerine göre dikey göç içgüdüsü­ne sahiptir. Tatlı su ve denizlerde yaşarlar. Üyeleri eklemlidir. Bazıları mik­roskobiktir (Dafnia ve Syklops gibi). Bazı türleri besin değeri sebebiyle özel olarak üretilirler. Karides, yengeç, İstakoz, siklops, balanus en tanınmış ör­neklerindendir.

Örümcekgiller (Arachnida)

Ortalama 60.000'in üzerinde tür ile, oldukça kalabalık bir gruptur. Örümcekgillere dahil olan canlıların büyük çoğunluğu karasal yaşama uyum sağlamıştır. Solunum organı kitapsı akciğerler veya trakelerdir. Küçük yapılı örümceklerin bir kısmında ise deri solunumu görülür. Kalp sırt tarafında konumlanmıştır. Kanları renksizdir ve solunum pigmenti çoğunlukla hemosiyanin'dir. Beslenme çoğunlukla karnivordur (etçil) ve birçok tür, uzun süre açlığa dayanabilir. Bazı akrep türleri bir yıl boyunca, bazı örümcek türleri ise 2 yıl kadar açlığa dayanabilmektedir. Ayrı eşeylidirler ve erkek genellikle dişiden daha küçüktür. Yumurtaların korunmasında çeşitli strateji­ler görülür. Eklemli dört çift bacak taşırlar. Baş ile göğüs bölgesi birbiriyle kaynaşmış durumdadır. Antenleri yoktur. Bir çoğu bezler içinde zehir taşır. Su kenesi, örümcek, kene, akrep gibi örnekler verilebilir.

Örümcekgillerden akar ve kenelerin çoğu parazit olarak, hayvan veya bitki özsuları ile beslenir. Büyük çoğunluğu kördür. Ender olarak, farklı sa­yılarda ve az gelişmiş gözlerin varlığına da rastlanır. Karada yaşayan hemen her canlıdan kan emebilen kenelerde, vücut kan emildikçe şişer. Birçok virüs ve bakteri taşıdıkları için, benekli humma ve tifüs gibi hastalıkları bulaştıra­bilirler.

Çokayaklılar (Myriapoda)

Karasal canlılardır. Vücutları uzun ve segmentlidir. Her segmentte ayak bulunur. Çıyanlarda her segmentte bir çift, kırkayakta ise her segmentte iki çift ayak bulunur. Gövdede, son segment haricinde her vücut segmenti bir çift üye taşır. Trake solunumu yaparlar. Deri, kalsiyum karbonat içermesi nedeniyle sert yapılıdır. Çıyan ve kırkayak bu grubun örneklerindendir.

Böcekler (insecta)

Canlılar dünyasının en geniş hayvan sınıfını oluştururlar. Vücutları baş (cephalo), göğüs (thorax) ve karın (abdomen) olmak üzere 3 bölümden oluşur. Bazı gruplarda bu vücut bölümlerinde kaynaşmalar görülebilir. Baş bölgesinde bir çift anten ve bir çift bileşik göz bulunur. Sınıf özelliği olarak göğüsleri 3 segmentlidir ve her segmentten bir çift bacak çıkar. Çoğunda 2. ve 3. göğüs segmentlerinden birer çift kanat çıkar. Hayvanlarda "uçma" ilk defa bu sınıfta ortaya çıkmıştır.

Dış iskelet bulunur. Vücutlarında sadece çizgili kas bulunur. Solunum trake sistemiyledir. Açık dolaşım sistemi görülür. Vücutta dolaşan solunum sıvısı "hemolenf adını alır ve çoğunlukla renksiz, bazen de soluk yeşil-sarı renktedir. Vücutları bez bakımından zengindir. Çekici veya itici koku, mum, zehir, ipek, yağ, tükürük, antikoagülan madde gibi birçok maddeyi salgıla­mak üzere özelleşmiş çok sayıda bez taşırlar. Duyu organları ve sinir sistem­leri iyi gelişmiştir. Birçok grupta, özel görevleri olan duyu organlarına rast­lanır . Avlanmak veya avcılarından korunmak için son derece başarılı uyum­lar kazanmışlardır. Renklenmeleri büyük çeşitlilik gösterir. Bazılarında ışık çıkarma özelliği görülür. Yumurta ile çoğalırlar ve gelişmelerinde çoğunluk­la bir metamorfoz görülür. Bazı gruplarda koloni halinde sosyal yaşam ör­nekleri görülür (Karıncalar, Arılar, Termitler). Yaşam ve beslenme şekilleri­ne göre, ağız parçaları, anten ve bacak yapıları farklılık gösterir. Çoğu kara­da yaşar. Çekirge, kelebek, bit, sinekler ve yaprak bitleri tanınmış diğer ör­neklerindendir.

Derisi Dikenliler (Echinodermata)

Hemen hemen hepsi deniz hayvanları olup, çoğunlukla zeminde sürü­nerek yaşarlar. Kalker plakçıklardan oluşmuş iskeletleri vardır. İskelette ti­pik olarak dikenler bulunur. Bu nedenle derisi dikenliler olarak adlandırılır­lar. Açık dolaşım görülmektedir. Solungaç, deri ve kese solunumu vardır. Hareketlerini diken şeklindeki çok sayıda ayakla yaparlar. Deniz yıldızı, de­niz kestanesi ve deniz hıyarı en çok bilinen örnek türleridir.