Obezite Komplikasyonlari

Obezite Komplikasyonları

Obezite, morbidite ve mortalite için başlı başına bir risk faktörü­dür Kardiyovasküler,solunum, endokrin, gastrointestinal, lokomotor sistemlerde komplikasyonlara neden olmanın yanı sıra psikiyatrik bo­zukluklara yol açabilmektedir Ayrıca, bazı kanserlerde predispozan faktörlere katkıda bulunmaktadır . Kilo artışı özellikle de santral yağ­lanmada artış, ölüm oranlarında artışa neden olur. Yirminci yüzyılın başında ortaya atılan bu görüşü destekleyen pek çok araştırma vardır (1 - 6). Vücut kitle indeksi (BMI) arttıkça mortalite riskinde artış olur

ABD'de 11869 hemşire 13 yıl boyunca izlendiğinde (7,8) obez grupta kardiyovasküler hastalıklar ve kanser nedenli ölümlerde artış saptanmıştır. Normal sınırlarda da olsa daha kilolu olan kadınlar bu özellikleri taşımayanlara göre daha fazla koroner kalp hastalığı riski i-le karşı karşıyadırlar. Ortalama BMI deki kadınlar çok zayıf olanlar­dan daha fazla koroner kalp hastalığı riskine sahiptir. En düşük risk grubundaki kadınlar 18 yaşında zayıf olup bu yaştan sonra belirgin (5 kg) kilo alıp vermemiş olanlardır. Willet ve arkadaşlan koroner kalp hastalığı riskinin BMI <> 27,5 kg/m2 olanların tüm nedenlerle ölüm oranı, BMI <> 22 3 kg/m2 olan erkeklerin ortalama ölüm yaşı 80,5 iken BMI > 27 5 kg/m2 olanların ortalama ölüm yaşı 75,8 olarak bulunmuştur. Van itallie 406,925 koroner arter hastalığı nedenli ölümün 77,315'nin, 55,110 diyabet nedenli ölümün de 34,413'nün obezite nedeni olduğunu sap­tamıştır. (Obezite Kadın)

Vücut Yağ Dağılımının Morbidite Üzerine Etkisi

Obez populasyonda hipertansiyon, diabetes mellitus ve hiperko-lesterolemi riskleri non-obez populasyona göre belirgin artmıştır

Abdominal-viseral obezite metabolik anormalliklerin oluşumunda rol oynar Metabolik sendromun klinik bulguları glukoz intoleransı ve NIDDM, dislipidemi, koroner kalp hastalığı ve hipertansiyondur. Hem prospektif hem de kesitsel çalışmalar abdominal yağ dokusun­daki artışın klinik bulguların sıklığında artış meydana getirdiğini gös­termektedir. Bel-kalça oranı (WHR:waist-to-hip ratio) insülin glukoz homeostazı, plazma lipid ve lipoprotein düzeyleri ve kan basıncının iyi bir göstergesidir. WHR arttıkça NIDDM, dislipidemi, hipertansi­yon, koroner kalp hastalığı, inme ve erken ölüm oranları artar. Hartz ve ark 15,531 kadında yaptıkları çalışmada WHR arttıkça diyabet in-sidensinin arttığını bulmuşlardır (13). Abdominal obezitesi olan ka­dınlardaki diyabet prevalansı jinoid obezitesi olanlardan 3 misli fazla­dır. Obezite ve yağ dağılımının diyabet frekansını arttırıcı etkileri bir­birinden bağımsızdır.

Gothenburg çalışmasında 1462 kadın 12 yıl boyunca izlenmiş ve WHR'nin miyokard infarktüsü, anjina pektoris, inme ve erken ölüm ile pozitif bir ilişkisi olduğu saptanmıştır (14). Miyokard infarktüsü ve iskemik kalp hastalığını gösteren EKG değişiklikleri ile WHR arasın­daki korelasyon, BMI ile EKG değişiklikleri arasında olandan daha güçlüdür. Abdominal obezite ile plazma lipid, lipoprotein konsan­trasyonları ve hipertansiyon arasındaki ilişki de benzerdir. Dolayısı i-le metabolik parametreler üzerine, obezite düzeyinden çok, yağ da­ğılımının etkisi daha belirgindir. Santral yağlanma NIDDM ve kardiyo-asküler riski ırk ve cinsiyetten bağımsız olarak arttırır.

Abdominal obeziteli hastalarda insülin duyarlılığında azalma oldu­ğu saptanmıştır. Kadınlarda WHR arttıkça açlık kan glukozu, insülin ve trigliseridlerin artmakta, HDL kolesterol ise düşmektedir. Yağ da­ğılımı obeziteden bağımsız olarak lipidleri olumsuz yönde etkiler. Yağ dağılımı ve obezite sistolik ve diastolik kan basıncını yine birbir­lerinden bağımsız olarak olumsuz yönde etkilerler. (Obez Hastalığı)

Viseral yağ kitlesi ile açlık ve post-prandiyal glukoza verilen insü­lin yanıtı arasındaki korelasyonun total yağ kitlesi ile olandan daha fazla olduğu saptanmıştır. Yağ kitlesi vücudun üst tarafında toplan-mışsa, insülin klirensinde belirgin bir azalma olur; insülin klirensin-deki azalma ise periferik insülin duyarlılığını azaltır . Kortizol, yağ a-sitleri ve TNF-oc ile insülin direnci daha da artar insülin direnci ve a-şırı miktardaki abdominal yağ kitlesi karaciğere yağ asidi taşınmasını arttırır, bu da insülin direncini arttırır. Yağ asidi artışı ve kortizol ile insülin direnci metabolik sendromdaki dislipidemiden sorumludur. Yağ asitleri ve kortizol, insülin direncini ve VLDL sekresyonunu arttı­rır. Kortizol apo-B sekresyonunu arttırıp LDL'nin metabolizmasını a-zaltır. Bu etkiler hiperbetalipoproteinemiye ve inme riskinde artma­ya neden olur.

Abdominal obezite ile karşılaştırıldığında jineoid obezitedeki kar­diyovasküler hastalık riski çok daha azdır. Eşlik eden insülin direnci de daha azdır. Abdominal obezitenin tedavisinde amaç tek başına ki­lo kaybı olmayıp; kardiyovasküler hastalık, ateroskleroz, koroner tromboz ve inme risklerini de azaltmaya yönelik olmalıdır.