Panik Atak Nöbeti ve Krizi

Panik Nöbeti ne demektir? Panik Atak Krizi

Tıp dilinde bu kelime, birdenbire ortaya çıkan bedensel ve ruhsal sıkıntılarla kendini gösteren durumu anlatmak için kullanılıyor. Panik nöbeti (panik atak) birçok bedensel ve ruhsal hastalığın başlangıcında ya da gelişimi sırasında ortaya çıkabiliyor. Sık olarak fobiler, obsesyonlar, nevroz­lar ya da başka birçok sendromla birlikte görülebiliyor. Panik atak başlı başına ayrı bir klinik tablo olarak kabul ediliyor.

Depresyon ve Panik Atak

Panik nöbetin özelliği, birdenbire, durup dururken gel­mesidir. Ne zaman geleceğini, kişi önceden kestirmekte ço­ğunlukla zorlanır. Bu nöbeti yaşayan kişi veya kişilerin normal yaşantıları izlendiğinde, yaşantılarında, ilişkilerini kurmakta bir sorunu yok gibi görünür. Her şey normal seyrinde giderken, birdenbire kişinin bedensel ve ruhsal yakınmaları başlar. Panik nöbetin temel özelliği, btı nöbet sırasında kişinin aşırı korku, telaş, endişe içinde bulunma­sıdır. Bu durumdaki kişiyle iletişim kurmak neredeyse ola­naksızdır. Bu nöbeti geçiren insanlar genellikle sonradan bunu tekrar yaşama korkusu duyarlar.

Panik Atak Nöbetleri; Neden korku duyarlar? Sanki bu durumda süreci fark etmiyorlar gibi bir izlenim bırakıyorlar değil mi?

Evet, onlarla iletişim kurmak zordur, ama panik nöbeti geçiren kişinin yaşadığı süreçler onu zorlar. Yani fiziksel olarak zorlar. Mesela ağzı kurur, boğazından bir şey geç­meyecek sanır, kalbi çok hızlı çarpmaya başlar, tansiyonu yükselir, başı dönmeye başlar, elleri titrer, kendine hakim olmakta zorlanır, bütün vücudu donacak kadar soğur, gözbebekleri büyür, bitkinleşir, her şeye karşı duyarlılaş-maya başlar, devamında sindirim faaliyetleri artar. Tüm bunlar, kişinin aslında farkına vardığı durumlardır.

Panik atak yaşayan kişi, yaşadığı bu süreçlerden rahat­sız olur, çünkü onları o anda ve sonrasında çok kötü algı­lar. O anda, ölüm korkusu çok hakim olduğu için yaşama sevincini kaybeder. Ve o, artık tedirgin biridir.

Panik Atak Kalp Krizi

Panik atak geçiren insanlar genellikle o sırada kalp krizi geçirmekten korkar. Böyle birçok hastamız gece boyun­ca hastane hastane dolaşır, sonuçtan ikna olmaz ve sabaha kadar bu hastane ziyaretleri sürer, ama sonunda bir şekil­de bitkin düşer.

Panik nöbetlerle birlikte görülen diğer psikolojik so­runları sıralayabilir miyiz?
Panik atakla birlikte agorafobi, çeşitli fobiler, genel kaygı bozukluğu, anksiyete, obsesif-kompülsif bozukluk, post travmatik bozukluk görülebilir.

Panik nöbetin fizyolojik ve ruhsal belirtileri

Panik nöbetin başlıca belirtileri nelerdir?

Bu nöbetin iki temel alanda ortaya çıkan belirtileri var. Bunların bir kısmı daha öncelik taşıyan belirtilerdir ki, bunlar fiziksel ya da fizyolojik belirtiler olarak adlandırılı­yor. Bir de ruhsal belirtileri var.

Öncelikle fizyolojik belirtileri sıralayalım isterseniz? Elbette. Bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
Solunum güçlüğü çekmek,
Kalpte aşırı çarpıntı hissetmek,
Göğüste ağırlık hissinin yaygınlaşması,
Kalp atış sayısının birdenbire çok yüksek rakamla­ra ulaşması,
Göğüste basınç ve ağrı yaşanması,
Boğulma ve tıkanma duygusu içine girmek,
Ani gelen baş dönmesi,
Göz kararması,
Vücudu dengede tutmakta zorlanmak,
Bununla birlikte bir düşme duygusu yaşamak,
Vücut ısısının birden düşmesi veya yükselmesi,
Ellerde yanma hissi oluşması,
Vücutta titremeler olması,
Sıcak havada bile üşüme hissinin yoğunlaşması,
Mideye bir şey çöküyor hissi,
Avuç içlerinde terleme,
Her tarafta sıcaklık hissetmek,
Ellerde titreme,
Diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik,
İç titremesi, titreme duygusu,
Ağız kuruluğu,
Boğazda yumruk hissi,
Bulantı veya ishal,
Gerçekdışılık hissi ("rüyada gibiyim"),
Açık olarak (net olarak) düşünememe,
Kısmen felce uğramışlık duygusu.
Panik Atak Tansiyon

Gerçekdışı bazı duygu ve düşünceler de bu belirtilerin ruhsal alanına işaret eder.

Peki, o zaman ruhsal alanda görülen sıkıntılar ve deva­mındaki belirtiler nelerdir?

Ruhsal alanda en fazla görülen şey, ciddi bir ölüm kor­kusunun varlığıdır. Bu korku kişinin tüm benliğini kaplar. Zaten bütün kaygı bozukluklarının psiko dinamiğinde ölüm duygusunun yarattığı korkunç bir dehşet vardır. Ay­rıca bu korkulara şu duygular da eşlik eder:
"Ölmek üzereyim",
"Kalp krizi geçiriyorum",
"Aklımı yitirmek üzereyim",
"Kendimden geçmek üzereyim",
"Tıkanmadan öleceğim",
"Nefes almam mümkün olmayacak",
"İnme inecek, felç olabilirim",
"Kontrolümü kaybediyorum",
"Tansiyonum çok yükseldi, beyin kanaması geçir­mek üzereyim."

Savunma düzeni bir anda altüst olur, Panik Atak Anksiyete

Ancak bu ölüm korkusu insanların çoğunda yok mu­dur zaten? Çünkü biliyoruz ki birçok insan ölüm korkusu ile hayatın çekiciliğini bir arada yaşamaya çabalıyor?

Evet, kesinlikle vardır. Bu duygu tüm insanlarda bulu­nuyor hatta. Ama savunma düzeniyle bu duygu ve korku hep ertelenir, engellenir, denetlenir ve nihayetinde yaşamı sürdürebilmek için bastırılır. İnsan bu duyguyu bastırmak için kendine çeşitli uğraşlar, amaçlar bulur. Ancak panik atak sırasında bu savunma düzeni bir anda ve beklenmedik bir biçimde altüst olur. Bu korkunun önüne geçebilecek, onu bertaraf edebilecek tüm düşünceler silinir. Bu nedenle, ruhsal olarak ölüm duygusu insanın bedenine, ruhuna ha­kim olur, onu bezdirir. O zaman kişi, bu korkuyu bazı rahatsızlıklarla perdelemeye çabalar. Bazen, "Kalp hastalığım var, öleceğim" diye çıkar ortaya, bazen, "Aklımı kaybedi­yorum" diye çıldırma noktasına gelir ve hiçlik duygusuyla dolar. Bazen sorun bir amansız hastalık olarak görünür. Ki­şi kendini mutlaka ölüme götürecek bir amansız hastalığın pençesinde kabul eder. Ve panik dediğimiz duyguyla tüm iradi, bilişsel davranışların kaybı çıkar ortaya.

Panik Atak Nefes

Ölüm duygusu tüm insanlarda var dediniz, ama insan nasıl bir psikolojik yapıda olmalı ki, böylesine kuvvetli pa­nik yaşasın?

Bir kere ölüm duygusu tüm insanlarda ortak, evrensel genel ve yaygın bir durum. Hatta insan dünyaya geldiği ve bilinçlenmeye başladığı andan itibaren, yaşama duygusu­nun yanında, ölüm duygusunu da beraber götürür. Öyle ki, bazı ruh bilim öğretileri, temelde insana her şeyi yaptı­ranın ölüm duygusu olduğunu söyler. Ve onlara göre, her yaptığımız eylem, bundan kurtulmak, bunu düşünmemek içindir. İnsan biraz durup kendini kurcalasa, biraz yalnız kalıp düşünse zaten bu korku doğal olarak çıkıyor ortaya. Dediğim gibi her insanın korkusu vardır, ama korkusu olanlarla konuşunca, bu insanların neden korktuğu çıkı­yor ortaya. İster uçak, ister böcek, ister gök gürültüsü ol­sun fark etmez, her korku altında ölüm korkusunu barın­dırıyor. Ben hastalarıma kimi zaman soruyorum. Örneğin, "Hastalanırsam diye korkuyorsun, hastalansan ne olur" diyorum. Verdiği cevap, "Ölürüm" oluyor. Bayılmaktan korkan hasta da ölmekten korkuyor aslında.

Panik atağı açısından kadın-erkek riskleri ne kadardır? Kadınların erkeklere göre hastalığa yakalanma riski üçte iki. Panik bozukluğun en yaygın görüldüğü yaş gru­buna yine ortalama açısından baktığımızda, 25 yaş civarında. Fakat panik atak veya agorafobi hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabiliyor. Mesela, panik bozuklu­ğunun çocuklarda ve erken ergenlerde ortaya çıktığına dair raporlar da var. Panik bozukluğu teşhisi konmuş hastaların dörtte üçünde agorafobinin de buna eşlik ettiği görülüyor. Agorafobili hastaların üçte ikisinde başlangıç­ta herhangi bir panik atak hikayesi bulunmuyor. Toplum­sal araştırmaların konusu olan agorafobi çalışmalarında (Eaton ve Keyl, 1990), panik bozukluğu olmayan agora­fobilerin sayısı ise hastaların yarısını oluşturuyor. Bu ça­lışmalar arasındaki farklılıkların nedeni tam olarak bili­nemiyor. Ancak biliyoruz ki, birçok hasta tablosunda agorafobinin başlangıcı aşamasında travmatik bir olayın olduğu gözleniyor.

Panik atak sırasında duygulanımda ortaya çıkan belir­tiler, bulgular nelerdir? Panik Atak Belirtileri

Genel olarak panik atak sırasında ileri derecede endişe, kaygı, korku, aşırı duyarlılık gibi duygu durumları hakim­dir. Panik atak, durumluk kaygı düzeyinin birdenbire art­ması, yükselmesi sonucu ortaya çıktığı için, bu kişilerde sürekli kaygı ve durumluk kaygı düzeyinin yüksekliğine göre duygulanım belirtileri, yakınmaları görülebilir.

Ve bu durumdan kaçma ya da savaşma kararının alın­ması, bunların gerçekleşmesi için yapılan girişimler, du­rumluk kaygı düzeyini genellikle yükseltir. Duygulanım alanını birdenbire büyük bir korku kaplar. Bu korku, de­diğimiz gibi daha çok kalp ya da ruh hastası olmak, kendi denetimini yitirmek, delirmek gibi düşünceleri içerir. So­nuçta ise göğüste sıkışma, soluk alıp vermede zorluk his­setme gibi bedensel belirtilerle, kaygının düzeyi iyice artar. Nöbete bağlı belirtiler artar gider, bunların süresi de uzar. Bayılma, endişe gibi duygular da artar. Yani kaygı korku­yu tetikler ve sürekli kaygıya dönüşür.

Uyum bozuklukları, Panik Atak Baş Dönmesi

Zorlanmanın getirdiği ruhsal bozukluklar ve bunların panik atakla ilişkisi nedir?

Ruhsal, toplumsal nitelikli zararlı etkenin yarattığı zor­lanma sonucu ortaya çıkan ve insanın toplumsal uyumu­nu, iş verimini azaltan ruhsal tepkiler uyum bozukluğu grubu içinde toplanmıştır.
Uyum bozukluklarına tanı koyabilmek için şu ölçütler aranıyor:

Saptanabilen, tanınabilen, ruhsal ve toplumsal ni­telikli zararlı bir etkenin bulunması,
Zararlı etken ile ortaya çıkan uyum bozukluğu arasında üç-dört aylık bir sürenin bulunması,
Zorlanmaya karşı alışılagelenden, beklenenden daha fazla ve uzun süreli tepki verilmesi,
Bireyin toplumsal uyumunun ve iş veriminin bo­zulması,
Daha önce geçirilen bir ruhsal bozukluğun ya da hastalığın yeniden ortaya çıkması.
Zorlanmaya bağlı uyum bozukluklarını başlıklar altın­da toplarsak neler söyleyebilirsiniz? Zorlanmaya bağlı uyum bozukluklarını şöyle sıralaya­biliriz:
Ruhsal çöküntünün etkin olduğu duygu durumuy­la birlikte olanlar,
Kaygılı duygu durumunun etkin olduğu duygu du­rumuyla birlikte olanlar,
Karmaşık duygulanım ve coşku durumuyla birlik­te olanlar,
Ataklarla birlikte olanlar,
Karmaşık duygu durumu, coşku ve ataklarla iç içe olanlar,
Çalışma, iş veriminin azaldığı uyum bozuklukları,
İçe kapanmayla birlikte olan uyum bozuklukları,
Temel özelliği olmayan uyum bozuklukları.

Ruhsal ve toplumsal nitelikli zararlı etkenler, kişilik ya­pısının özellikleri ve yatkınlığına göre korkulara, saplantılı ve takıntılı bozukluklara ve ruhsal çöküntülere yol açabilir.

En sık ve en önemli sıkıntı bozukluklarının başında pa­nik atak ya da nöbeti durumu gelir. Bunlar, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı belli olmayan nöbetlerdir.

Sözünü ettiğiniz bu panik nöbetleri çoğunlukla ilk ne zaman ortaya çıkar?

İlk panik nöbetleri çoğunlukla gençlik çağının sonun­da, erişkinlik çağının da başlangıcında ortaya çıkar. Orta yaştan sonra başladığı çok nadir görülür. Ruhsal çözümle­me öğretisi panik nöbetlerini, erken yaşta ana-baba kaybı ya da aileden ayrılmakla açıklar.

Panik Atak Geçer

Panik atağın toplumda görülme oranı nedir?

Panik atak, kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık görülüyor. Panik atağın toplumda görülme oranı yüzde 1,5 ile 3 arasında. Örneğin, bu sorunu yaşayanların dörtte üçü kadınlar. Panik atak kadınlarda yüzde 2,1, erkeklerde yüz­de 0,6 oranında görülüyor. Dünya nüfusunun onda biri ya­şamı boyunca bir kez olsun panik atak geçiriyor ve bunla­rın altıda biri panik bozukluğu olarak kalıyor. Değişik has­talıklara bağlı olarak ortaya çıkan panik atakların ve "sı­nırlı belirtili atakların" ise yüzde 15 ila 20 olduğu biliniyor.

Panik Atak Bozukluğu

Panik atak denildiğinde, ilk akla gelen fiziksel belirtile­ri ve bunların sebeplerini açıklayabilir misiniz?
Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Nefes almakta güçlük yaşanır,
Hemen hemen kaygı yaşanan tüm durumlarda nefes alma sorunu da bununla aynı anda ortaya çıkar,
Sanki biraz sonra nefes alamayacak gibi hissetme, nefesin hızlı alınıp verilmesi sorunu yaşanır ve bu düzensizlik genellikle göğüs kaslarının gerilmesine bağlıdır,
Soluk alamamak kadar aşırı bir şekilde soluk alıp verme durumu da panik atakta görülür,
Ve bütün bu gerilimlerin sonunda bedenin güçsüz kalması durumu yaşanır,
Kişi bitkin düşer, bu arada kan şekeri düştüğü için de bitkinlik hissedilebilir,
Yaşanan aşırı kaygılı durumdan dolayı vücuttaki kaslardan bazıları aşırı gerilir, bunun sonucunda sindirimi yapan kaslar da gerildiği için sindirim hızlanabilir, mideye kramplar girebilir,
Enseden başlayan bir baş ağrısı görülür,
Bu hareketliliğin sonucunda kalp atım hızı da deği­şime uğrar, genellikle aşırı hızlanır, bu da baş dönmesine neden olur.