Kalp Transplantasyonu

Kalp Transplantasyonu

insanda ilk başarılı kalp transplantasyonu Ara­lık 1967 tarihinde Bernard tarafından gerçekleştiril­miştir. Hasta 3 hafta sonra akciğer enfeksiyonu ne­deni ile kaybedilmesine rağmen, olay tüm dünyada büyük ilgi uyandırmıştır. O tarihlerde immünosup-resif olarak sadece azathioprine ve steroid kullanıl­ması ve yetersiz kalması sonucu görülen yüksek ölüm oranı, rejeksiyon ve enfeksiyona bağlı morbi-dite bu yöntemin, sadece bazı seçkin merkezlerde ve deneysel düzeyde kalmasına neden olmuştur.

1984 yılında CsA'nın tüm dünyada yaygın ola­rak klinik kullanıma açılması ile birlikte kalp transplantasyonu da deneysel olmaktan çıkmıştır. 1988'de tüm dünyada 2500 kalp transplantasyonu gerçekleştirilmiştir. Bugün sadece ABD'de 157 kalptransplantasyon merkezi vardır ve sadece 1990 yı­lında gerçekleştirilen transplant sayısı 2044'dür.

Verici (donör) seçimi: Kardiak donörler beyin ölümü tesbit edilen genç hastalardır. Donör 55 ya­şından (bazen 60) küçük, ve kalp fonksiyonları nor­mal olmalı; ciddi koroner hastalığı bulunmamalı­dır. Bunlar, düşük dozlarda vazopressör desteği al­tında (<10 pg/kg/dak. dopamin veya buna tekabül eden dozda dobutamin) olmalıdır. Anamnezinde kalp hastalığı hikayesi olmamalı ve hepatit ve HİV testleri negatif olmalıdır. EKG ve ekokardiografi çekerek kalbin anatomik ve fonksiyonel durumu görülmelidir. Donör ve resipient ağırlığı arasında % 20-50'den fazla fark olmamalıdır.

Kalbin dayanabileceği vücut dışı iskemi süresi en iyi şartlarda bile 4 saat kadardır. Kalbin çıkarıl­ması ve saklanması kardioplejik kristaloid solüsyo­nu ile yapılır.

Alıcı (resipient) seçimi: Aday seçimindeki kri­terler tekniğin ve sonuçların düzelmesi ile genişle­mektedir. Bugün kalp transplantasyonu için yaş sı­nırı yeni doğandan 60 hatta bazı durumlarda 65 ya­şına kadardır. Hastalarda konvansiyonel tıbbi cer­rahi yöntemlerle tedavisi mümkün olmayan son dönem kalp hastalığı olmalıdır.
Ameliyat için en önemli risk pulmoner vasküler rezistansdır (PVR). PVR'nin 5 Wood ünitesi üzerin­de olması transplantasyon için yüksek riski ifade eder.

Cerrahi teknik: Zamanın kısıtlı olması nedeni ile resipient ameliyatı donör cerrahının kalbi gör­mesi ile başlar. Resipient ve donör ameliyatını ya­panlar devamlı temas halinde (gerekirse telefonla) olurlar. Donör kalbi resipient ameliyathanesine ulaşınca resipient kalbi çıkarılır ve implantasyon iş­lemi sol atriumların anastomu ile başlar. Bunu pul­moner arter, sağ atrium ve aorta anastomozları iz­ler. Tüm bu işler 45-60 dakika sürer. Yaklaşık 30 da­kikalık perfüzyondan ve bu arada yapılan hemos-tazdan sonra kalp dolaşımı tamamen üstlenmeye hazır olur. Bu arada kalp ritmi atrial pace veya isoproterenol ile desteklenir.

Kalp Transplantasyon

immünosupresyon: Çoğu protokolde olduğu gibi CsA, azathioprine ve steroidden oluşan 3'lü immünosupresyon uygulanır. Bazen perioperatif indüksiyon tedavisi olarak, özellikle CsA'ya bağlınefrotoksisiteden de kaçınmak amacı ile, CsA yeri­ne ATG, ALG veya OKT3 kullanılması da öneril­mektedir.
Rejeksiyon kliniğe yansımadan da olabileceğin­den, rejeksiyon tanısı rutin olarak uygulanan en-domyokardial biopsilerle konur. Rejeksiyon teda­visi yüksek doz steroid ile yapılır. Steroid rezistan rejeksiyonlarda ATG, ALG veya OKT3 kullanılır.
Komplikasyonlar: Kalp transplantasyonların­dan sonra en sık rastlanan komplikasyonlar şunlar­dır:

1. Rejeksiyon: İlk sene için hasta başına rejeksi-
yon atağı sıklığı % 0.5-1.5.
2. Enfeksiyon: İlk sene için hasta başına ciddi enfeksiyon sıklığı % 1.5; bu rakam giderek azalmakta.
3. Koroner arter hastalığı: Transplantasyondan sonraki 5 yıl içinde hastaların % 30-40'ında koroner ateroskleroz gelişir ve tek tedavisi re-transplantasyondur.
Prognoz: Günümüzde ileri merkezlerde kalp transplantasyonu için 1 yıllık sürvi '7, 80, 5 yıllık sürvi ise % 74 olarak verilmektedir.