Beslenme Egitimi ve Danismanlik

Beslenme Eğitimi ve Danışmanlık

Beslenme eğitimi, toplumu, yeterli ve dengeli beşin tüketme alış­kanlıklarının geliştirilmesi, yanlış ve olumsuz beslenme uygulamalarının or­tadan kaldırılması, besinlerin sağlık bozucu duruma gelmesinin önlenmesi ve besin kaynaklarının daha etkin ve ekonomik kullanımı konularında eği­terek beslenme durumunun düzeltilmesini amaçlar. Beslenme öğretimi ise, beslenme, diyetetik ve besin biliminin, bilimsel, ekonomik ve sosyal yönlerini de içeren akademik ve pratik öğretimidir.

Beslenme Eğitim Süreci

1. Toplum grubunun tanınması: Değişik yörelerin ve t©plum gruplarının kendilerine özgü yaşam şekli ve buna bağlı beslenme uygulamaları ve ola­nakları vardır. Bazı uygulamalar, sağlık için olumlu, bazıları ise olumsuz ola­bilir. Bu nedenle, önce, toplumun yaşam şeklini, bireyin tutum ve dav­ranışlarını, sahip oldukları olanakları tanımak zorunludur. Beslenme ile ilgili toplanacak verilerin başlıcaları şunlardır:

a) Toplumun beslenme alışkanlığı: evde tüketilen besin türleri ve mik­tarları, besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanması ile ilgili uy­gulamalar, günlük öğün sayısı, yemek servisinin şekli, mevsimlere göre besin tüketimindeki değişmeler, besinlerin sağlığa uygunluğu incelenir.

b) Tüketilen besinlerin ev üretimi veya satın alma yoluyla mı sağlandığı öğrenilir. Besin üretim ve satmalma olanaklarının yeterlilik derecesi ortaya konur. Bu konuda yalnızca gelir düzeyini öğrenmek yeterli değildir. Gelirin harcama şekli; özellikle kumar, içki, besin dışı ve besin için yapılan har­camalar hakkında bilgi edinilir.

c) Çocuk besleme alışkanlıkları: Yetersiz e dengesiz beslenmeden en çok çocuklar etkilendiğinden, bu konu özellikle incelenir. Bu konuda top­lanacak verilerin başlıcaları; emzirme durumu, gebe ve emzikli kadınların beslenme şekli, çocuk, gebe ve emziklilikte evde çocuğa verilebilecek hangi tür besinlerin bulunduğu; ek besinlerin durumu, toprak yeme gibi durumların olup olmadığı; beslenme yönünden olumlu besin hazırlama uygulamalarının (tarhana, erişte, kuşku, kavurma, pekmez gibi çocuk beslenmesinde kul­lanılabilecek, besleyici değerleri yüksek yiyecekler) olup olmadığı belirlenir.

d) Ailelerin öğrenim ve kültür düzeyleri, kendilerini geliştirmelerinde yar­dımcı olabilecek radyo, televizyon, yazılı basın gibi olanaklarının durumu in­celenir.

e) 0-5 yaş çocuk grubunun büyüme ve gelişme durumları incelenerek, büyüme ve gelişmesi geri olan çocukların sayı ve oranlrı ile hangi ailelerde bulunduğu saptanır.

f) Doğurganlık yaşındaki kadınlarla, 0-5 yaş grubu çocuklarda en çok görülen hastalıkların neler olduğu; özellikle anemi, malnütrisyon, gast-roenterit ve solunum sistemi hastalıklarının ne oranlarda görüldüğü, ölüm oranları, ölüm nedenleri, hastalık durumunda çocukların ve yetişkinlerin nasıl beslendiği incelenir.

Bütün bu incelemeler sonucunda, çalışma yapılan yöre ve toplum gru­bunun en öemli yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarının neler olduğu, sorunların nedenleri, çözümü için hangi olanakların harekete geçirileceği saptanır. Örneğin malnütrisyon ve gastroenterit en önemli sorunlar olarak or­taya çıkmış olabilir. Sorunun, bebeklere ek besinlerin uygun şekilde ve­rilmediğinden ve besin saklama koşullarının yetersizliğinden kaynaklandığı, halbuki incelemelerde evlerde, yoğurt, bulgur, tarhana gibi yiyeceklerin bu­lunduğu saptanmış olabilir. Bu durumda, sorunun çözümünde hareket nok­tası, bu besinlerin çocuğa uygun olarak hazırlanıp verilmesi için eğitim yap­maktır.

2. Toplum grubunu oluşturan ailelerin sağlık sorunlarının belirlenen ne­denlerden kaynaklandığı ve çözümü için beslenme şeklinin düzeltilmesi ge­reğine inandırılması: Sağlık kuruluşuna başvuranlara beslenme-sağlık ilişkisi iyi bir şekilde anlatılarak öğrenme isteği uyadınlır. Örneğin, gastroenteritli bir çocuğun ailesine hastalığın beslenme yetersizliği ve sağlıklı olmayan yi­yecek ve içeceklerin tüketiminden ileri geldiği hekim tarafından açıklanırsa, aile, ne yapması gerektiğini sormak suretiyle öğrenme isteğinde bulunabilir.
Radyo, televizyon ve yazılı basın gibi kitle iletişim araçları da öğrenme isteği uyandırmada yardımcı olabilir. Bu araçlar, özellikle televizyon rek­lamlarının yanlış beslenmeye yönlendirdiği de unutulmamalıdır.

3. Beslenme bilgisinin verilmesi: Sağlık kuruluşunda veya ev ziyaretinde öğrenmeye hazır duruma gelen bireye sorunları ile ilgili bilgiler anlatılarak ve yapılıp gösterilerek verilir. İnsanlar, bir şeyin yararını gördükten sonra ina­nırlar. Örneğin, gastroenteritli çocuk ailesine tuz-şeker (AST), tuzlu ayran, yoğurt gibi içecek ve yiyeceklerin hazırlanması, anlatılarak ve yapılarak açık­lanır ve çocuktaki olumlu etkisi gösterilirse, aile gastroenteritte ne ya­pılacağını öğrenmiş olur. Sözlü anlatım, tek başına öğrenmede yeterli de­ğildir.

4. Yapılan eğitimin davranışlara yansıyıp yansımadığının izlenip de­ğerlendirilmesi: Eğitim, uzun süreli bir süreçtir. Uygulamalı eğitimden sonra, zaman zaman aile ziyaret edilerek öğretilen konunun kendilerince tekrarlanıp tekrarlanmadığı soruşturulur. Tekrarlanmadı ise, nedenleri araştırılarak bilgi verme işlemi, aile ve çocuğun koşullarına göre tekrarlanır. Uygulamalar ne kadar çok tekrarlanırsa, o kadar çok bireyin yaşantısına girer.

5. Beslenme konularında yapılacak öğütler ve uygulamalar: Öğütler, ai­lenin olanaklarına ve alışkanlıklarına uygun olmalıdır. Örneğin, muz gör­memiş bir aileye, çocuğuna muz yedirmesini öğütlemek ne kadar uy­gulanması olanaksız bir öğütse, tarhana yapan ve kullanan bir aileye tarhana yapmasını öğretmeye kalkmak o kadar anlamsızdır. Bu gibi öğütler, ailelerin eğitici personele olan saygı ve güvenini azaltır veya gereksiz har­camaya yol açabilir. Bunun yanında, iyi bir gözlem ve incelemeyle, ailenin yaptığı tarhanayı çocuğa yedirmediği ortaya çıkarsa, tarhana çocuğa göre hazırlattırılıp yedirilir ve neden besleyici olduğu örneklerle anlatılır.

Beslenme Eğitimini Kim Yapmalıdır?

Beslenme eğitimini, aileye çok yönlü sağlık hizmeti götüren hemşireler, ebeler, öğretmenler ve ev ekonomistleri gibi elemanlar yapar. Ancak, bun­ların etkin olabilmesi, kendilerinin yeterli bilgi ve beceriye sahip olmalarına, sürekli destek ve denetim görmelerine bağlıdır. Bu nedenle, önce bu ele­manlar beslenme, diyet, besin bilimi, besin sağlığı ve beslenme eğitiminin nasıl yapılacağı konularında yetiştirilmelidirler. Bunların, hizmet içerisinde, yörenin ve toplum grubunun koşullarına ve olanaklarına göre yetiştirilmesi ve sürekli desteklenmesi, temel sağlık hizmeti grup başkanlığında görevli bes­lenme uzmanı veya diyetisyen tarafından yapılır. Sağlık ocağı hekimi, ye­tersiz, dengesiz ve yanlış beslenmenin sağlık üzerindeki olumsuz etkisini açıklayarak bireyde öğrenme isteği uyandırır ve ebenin çalışmasını yön­lendirir.

Beslenme uzmanı veya diyetisyen, yörenin ve toplum grubunun bes­lenme durumunu ve bu durumu etkilyen tarımsal, ekonomik, sosyal ve kül­türel etmenleri, temel sağlık hizmeti personelinin çalışma koşullarını ve bilgi düzeylerini çok iyi tanımalı ve ebeler için yapılacak beslenme yetiştirme programını buna göre düzenlemelidir. Ebeler için bir haftalık veya birkaç günlük seminer veya kurslar yeterli olmaz, kurs veya seminer şeklinde uy­gulamalı öğretim yapıldıktan sonra, ebenin öğrendiklerini ne dereceye kadar ailelere aktarabildiği, yerinde uygulattırılmalı ve ebenin halka yaptığı eği­timde yetersiz kalışının nedenleri araştırılarak ona göre yeni bilgi ve yöntem öğretilmelidir. Bunun için halk sağlığı diyetisyeninin her ebeyle zaman zaman birlikte çalışıp sorunları görmesi gereklidir.