Kabizlik Bitkisel Tedavisi

Kabızlık Bitkisel Tedavisi

Bu bölümde kabızlıktan korunma yollan ve tedavi yöntemleri ele alınmıştır. Besinsel liflerin sindirim üzerine etkisi, liften yoksunluk ve hastalıklar, kabızlığın ön­lenmesi konular ele alınmıştır.

Devamlı Kabızlıklarda

Önceki kısımlarda, kabızlığın çeşitli nedenleri olduğu görülmüştü. Geçici kabızlık kendisini oluşturan nedenle birlikte kaybolur. Kitabınızda verilmiş olan çeşitli öne­riler, bağırsak geçişinin bu kısa süreli bozukluklarını daha hızlı yok etmeye yardım edecektir.

Fakat en sıkıntılı kabız şekilleri şüphe yok ki süreğen (kronik) kabızlıklardır. Bir­kaç gün hiç dışkılayamama şüphesiz endişe yaratıcıdır; ama, bağırsak geçişi bir kere düzene girdi mi bu sıkıntılar hemen unutulur. Buna karşın yıllar boyunca ka­bızlıktan şikayet etmek özellikle hoş olmayan tatsız bir durumdur. Oysa bu kabız­lıkların çok büyük bir kısmında daima işlevsel kabızlık vardır.
Bu kitabın devamı, kaynağı ne olursa olsun, süreğen işlevsel kabızlıkların tedavisi ve korunmasına hasredilmiştir:

Kabızlık bitkisel

Toplumsal ve beslenme sorunlarına bağlı süreğen işlevsel kabızlık. Bu en sık kabızlık şeklidir.
Gerimsiz süreğen işlevsel kabızlık
Kasıntılı süreğen işlevsel kabızlık
Tek bir kısıtlama işaret edilmelidir. Kasıntılı işlevsel kabızlıklar bazen ağrılı kriz­lerle birliktedir. Bu krizlerde antispazmodik (kasıntı kıran) ve analjeziklerin (ağrı kesicilerin) kullanıldığı bilinen tıbbi tedaviye başvurmak gereklidir.

Bu çok özel sorun dışında, süreğen işlevsel kabızlığın tedavi ve korunmasında herşeyden önce insan organizmasının gerçek ihtiyaçlarına en iyi şekilde uyumlu bir beslenme gereklidir.

Liflerin Yeri

Uzun yıllardan beri beslenme uzmanları besinsel liflere büyük önem vermişlerdir. Gerçekten farklı çalışmalar gösterdi ki, liften yoksun beslenen ülkelerde, uygarlık hastalığı denilen bazı hastalıkların sıklığı önemli miktarda artmaktadır.

Liften yoksun beslenmenin sonucunda etkilenen organlardan ilki kalınbağırsaktır; bu, kabızlığın temel nedenidir. Görünüşte bir nedeni olmayan çok sayıdaki karın ağrıları beslenmedeki lif payının azlığına bağlıdır. Fakat kalınbağırsak ile ilgili di­ğer hastalıklar da, örneğin kalınbağırsak kanseri, lif yokluğu ile oluşabilmektedir. Diğer hastalıklar da lif payının azlığı ile ağırlaşıp önem kazanabilirler; örneğin şişmanlık, şeker hastalığı, kolesterol ve kalp damar hastalıkları vb.

Asya ve Afrika gibi lifli gıdalardan zengin beslenen toplumlarda bu hastalıklar da­ha az görülmektedir. Güncel olarak, İngilizlerin ortalama sindirim geçiş zamanı 69 saat ve günlük dışkı miktarı 107 gr olduğu halde, orta Afrikalılarda bu değerler 36 saat ve 470 gr olarak bulunmuştur.

Lifin açıklamasını yeniden anımsayalım: Kabızlık bitkisel çözüm

İncebağırsak ve mide salgılarına dirençli bitkisel içerikli gıdaların tümü söz konusudur. Besinlerdeki diğer içerikler gibi organizma tarafından emilmezler ve kalınbağırsağa gelip dışkının esas yapı maddesini oluştururlar.


Lifler incebağırsak tarafından emilemeyen maddelerdir. Fakat daha önce belirtildiği gibi onlar hiçbir fızikokimyasal özelliği ve organizma üzerine hiçbir fizyolojik etkisi olmayan basit etkisiz maddeler değildir.


Bu özelliklerinin bazılarından ve fizyolojik sonuçlarından, özellikle liflerin önemli miktarda su tutarak dışkının hacmini arttırdığı daha önce belirtilmişti; diğer özel­likler ilerleyen ayrıtlarda ele alınmaktadır. Bunların herbiri farklı fizyolojik etki gösteren kaynaklı olabilir. Örneğin su tutma yeteneğinin sadece kabızlığa karşı et­kili olmayıp, aynı zamanda istenmeyen kiloların birikmesi tehlikesini de azaltmaya yaradığını göreceğiz. Onların fizyolojik etkilerinin çoğunu açıklayan liflerin başlı­ca beş özelliğini ele alarak başlamak istiyoruz.
Çok kuvvetli su tutma özelliği olan lifler; onların en önemli özelliğidir.

Lifler bazı özbesinleri gözenekleri arasında tutarak, onların emilmesini ya­vaşlatırlar.

Bundan başka bazı lifler, aynı zamanda incebağırsağın iç cidarlarını halı gibi kaplayarak özbesinlerin emilmesini de yavaşlatırlar.

Lifler safra tuzlarını emerler. Bu moleküller, karaciğerde kolestorelden üre­tilip safra ile bağırsağa dökülürler.
Ve hatırlatalım ki, lifler ince bağırsaktan emilmedikleri için kalorileri de yoktur.

Besinsel Lif Kapsamı

Kalınbağırsaktaki en yararlı kalıntılar bitkiseldir; kimyasal olarak selüloz, hemiselüloz, linyin (odun özü) ve pektinden ibarettir. Besinsel lifler, insan enzimleri (pankreasın a-amilazı) ile sindirilemediği halde bakteri enzimleriyle (f3-amilaz) kıs­men sindirilebilmektedir.

Selüloz- Nişastanın (3-glukan izomeridir. En dikkat çekici özelliği sindirim en­zimleriyle çözünmezliğidir.

Hemiselüloz: Asit ve alkalenlerle çok kolaylıkla çıkarılabilen hemisellüloz çok karışık bir yapıya sahiptir. Çeşitli glukozidik bağlarla birleşmiş değişik şekerler, özellikle KSİLOZ içerir.

Linyin: Gerçek bir karbonhidrat olmayıp, fenilpropan siklik biriminden oluşmuş karışık bir polimerdir. Ağaç ve ot linyinleri arasında fark vardır ve linyittin çö­zülmesi çok güçtür.

Pektin: Diğer polisakkaridlerle birleşmiş olan "galaktronik asif'in polimeri o-lup, özellikle meyvelerde bulunur ve oldukça kalın bir pelteleşme oluşturur. Kaytonları tutma yeteneğini tayin eden "uronik asit" içerirler.

Sakızlar: Uronik asit, ksiloz ve diğer şekerlerin karışık polimerleridir.

Besinsel liflerin çeşitli içerikleri, ayrıca protein, çok az miktarda yağ, fakat önemli miktarda madensel tuzlar (kalsiyum ve demir) içerir. Bazı tahıllar da silis özümler-ler. Bitki tanelerinde özellikle fitik asit vardır. Bu bir lif değildir. Fakat tanenin fos­for deposudur. Bu fıtik asit iki değerlikli katyonları ve kalsiyumdan yararlanmayı azaltabilmektedir.

Tahıl lifleri içeriği, değirmencilikte unu kepeğinden ayırma oranına bağlıdır. Be­sinsel lif, beyaz unda %3-4, tam unda % 11-14 ve kepekte %48 oranında bulunur. Taze sebzelerin lif içeriği genel olarak %5'in altındadır. Su ile piştikten sonra ye­nen sebzelerde bu lif miktarı çok fazla sulandırılmıştır.