Deri
Grefti Nedir, Deri Greftleri
Deri
greftleri plastik cerrahların vücudun her yerinde, parmak ucu dahil, yara
kapatmada çok sık kullandıkları bir yöntemdir Deri greftleri sadece sekonder
iyileşmeye bırakılabilecek yaralarda endikedir. Yani greftlenebilecek bir
yara aynı zamanda sekonder de iyileşebilir. Herkesçe bilindiği gibi greft iyi
kanlanan dokuya uygulanabilir, kalıcı veya geçici tedavi olarak uygulanabilir.
Bazı yazarlara göre distal pulpa yaralanmalarında kullanılabilir, bazılarına
göre ise reinnervasyon iyi olmadığından duyunun kritik olmadığı lateral ve
dorsal yüzdeki yaralanmalarda kullanılmalıdır. Greft uygulanmadan önce devital
dokuları, periosttan yoksun kemik ve bakteri yükünü azaltmak için debridman
yapmak gereklidir. Greft uygulanır ve hareketini minimalize edecek tarzda
pansumanı yapılır. Greft başarısızlığı genelde avasküler yatak, hematom,
seroma, enfeksiyon gibi nedenlerden kaynaklanır. Deri grefti erken iyileşmeyi
sağlar ancak dikkatli bir cerrahi teknik gerektirir
Deri
greftinin tipi sonucu direkt olarak etkiler. Parmak ucu derisi, özellikle de
pulpa yüksek özellikli dokuya sahiptir ve replase edilmesi zordur. Pulpa derisi
birçok duyu elemanı içerir, tüysüzdür ve tekrarlayan travmaya dirençlidir. Amputattaki
deri hasarlanmamışsa, pulpa ve tırnak matriksine defatting yapıldıktan sonra
tam kalınlıklı deri grefti olarak yara üzerine uygulanabilir. Bu teknik yarayı
benzer dokuyla replase et kuralına en uygun yöntemdir. Eğer hasarlı deri buna
uygun değilse, kısmi kalınlıklı deri greftinin yaşama olasılığı daha yüksek
olduğundan tercih edilmelidir. Ayrıca
parmak ucuna uygun kalın tam kalınlıklı deri grefti için sınırlı donör sahası
vardır. En çok tercih edilen bölge elin ulnar ( hipotenar bölge) kenarıdır
Başka bir seçenek de ayağın üst kısmıdır, ayrıca kılsız inguinal krizden,
antekubital fossadan, el bileği volar yüzden de alınabilir. Bazı yazarlar,bu
savı destekleyecek histolojik bir dayanak olmasa da hipotenar bölgenin
reinnervasyonunun ve kalitesinin daha iyi olduğunu savunurlar. Ek olarak ön kol
ve kasıktan alınan greftler yeni lokalizasyon ve fonksiyonlarına yeteri kadar
adapte olamayabilirler xxxix.Bununla beraber hangi lokalizasyondan
alınırsa alınsın FTSG’nin reinnerve olma şansı daha yüksektir ve daha
dayanıklı bir yüzey sağlar. Temiz pulpa defektlerinde hipotenar ya da ayak
dorsumundan greft alınıp uygulanabilir. Ancak donör saha morbiditesi göz
önünde bulundurulup greft ona göre planlanmalıdır.
Birkaç
durumda STSG FTSG’ye tercih edilir. STSG donör sahası daha fazladır, daha
suboptimal koşullarda uygulanabilir ancak daha fazla kontraksiyona uğrar. STSG
parmak dorsumundaki defektlerde daha kullanışlıdır. Parmak ucunda yara
kontraksiyonu özelliği bir avantaj olarak kullanılabilir, kontraksiyonla normal
deriyi yara üzerine çeker ve sonuç skarın boyu azalmış olur. Ancak bir takım dezavantajları da vardır,bunlar;
reinnervasyonunun kötü olması ,çökme ve fissür gelişimine elverişli olmasıdır
Parmak
ucuna greft uygulamasında parestezi, hiperestezi, soğuk intoleransı,
endurasyon, hassasiyet gelişebilir. Bazı yazarlar soğuk intoleransı ile
disestezinin tedaviden çok yaralanmayla ilgili olduğunu savunmaktadır. Bir
dereceye kadar reinnervasyon beklenebilir ancak duyu kaybı da sık görülür.
Yapılan bir çalışmada hastaların %86’sında iki nokta ayrım testi <10 b="b" bulunmu="bulunmu" ise="ise" mm="mm" olarak="olarak" sinde="sinde" tur.="tur.">Diğer çalışmalarda ise duyunun
lokal fleplere göre greftlerde daha az olduğu gösterilmiştir .STSG yapılan
hastaların 2/3 ünde hipoestezi gelişirken, sekonder iyileşen hastalarınsa
%26’sında gelişmiştir.5 yıllık izlem yapılan hastalardan STSG
yapılan hastaların %56’sı sonucun iyi olduğunu düşünürken, sekonder iyileşmeye
bırakılanların %90’ı sonuçtan memnun kalmıştır. Yazarlar parmak ucu
rekonstruksiyonunda STSG kullanımının faydası olmadığını savunmaktadırlar,
yapılan diğer çalışmalar da deri grefti uygulanımıyla ilgili benzer başarısız
sonuçları göstermektedir. Son olarak işe dönme süreleri karşılaştırıldığında
iki grup arasında(greftlenen ve sekonder iyileşen) anlamlı fark bulunmamıştır.
Diğer taraftan konservatif takip edilen hastalarda nadiren komplikasyon
gelişirken, cerrahi tedavi gören hastalarda cerrahiye bağlı komplikasyonlar sık
olarak izlenmektedir.10>
Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com