Depresyon ve Evlilik Sorunlari

Depresyon ve Evlilik Sorunları

Diğer tüm hastalıklar gibi, depresyon da sadece hastanın değil, aile üye­lerinin de yaşamını etkiler. Biz, depresyonun, evlilik üzerindeki zor­layıcı etkilerini ve eşlerin bir tanı konmadan önce belirtilerle tipik olarak nasıl başa çıktıklannı inceleyeceğiz. Sevilen bir kişinin depresyonunu ele alma ile ilgili, özkıyım tehdidiyle başa çıkma da dahil, üretken yollar sunulacaktır. Depresyonlu bir kişinin yardım almaya karşı direnç gösterdiği ya da reddettiği zaman ne yapılması gerektiğiyle ilgili zor sorun da ele alınmıştır.

Majör Depresyon ve Evlilik

Fred, 40 yaşında, evli ve üç çocuklu bir erkekti. Arkadaşları ve ailesi ta­rafından yumuşak sesli ve kibar bir kişi olarak bilinirdi. Bir devlet kurumunda süpervizördü. Altı hafta önce mesleğinde büyük bir başarısızlık yaşamıştı. Ken­disine verileceğini düşündüğü bir idari görevi kaçırmıştı. Bu terfi ve onun ge­tireceği maaş artışını bir ipotek olarak nitelendiriyordu. Kötü haberden sonraki ilk birkaç hafta boyunca farkedilir şekilde endişeliydi. Melankoliye kapılmış ve uyuma güçlüğü çekmeye başlamıştı. Bununla birlikte, hiçbir klinik depresyon belirtisi yoktu. Ailesi ve arkadaşları kendisine karşı anlayışlı davranıyorlardı. Terfinin Fred için ne kadar anlam taşıdığını biliyorlardı. Fred de gördüğü des­teğe kadirşinas yaklaşıyordu. Bu sayede bir süre bile olsa kendisini daha iyi his­setmişti.

Fakat yaklaşık iki hafta sonra kendisini yine kötü hissetmeye başladı. Artık kendisine söylenebilecek hiçbir şey onu mutlu etmeyecek gibiydi. Bu du­rumdan rahatsız oldu ve yardım istiyormuş gibi görünmeye başladı. Kimseye karşı kadirbilmez görünmek istemiyordu.
Son birkaç haftadır kendisini çok yorgun hissediyordu. Bir an önce yat­maya can atıyordu. Bu durum karısını şaşırttı, çünkü Fred hiçbir zaman yatma konusunda böyle davranmazdı. Fred uyuyabiliyordu fakat bir süre sonra ge­celeri kısa sürelerle uyanmaya ve sabahları kendisini dinlenmiş hissetmemeye başladı. İş konusunda yapmış olduğu hataları kafasına takmaya başladı. Ken­disinden şüphe eder hale gelmişti. Sinirleniyor, çocuklarını eleştiriyordu.


Başkalarına yardım etmeye istekli olduğundan dolayı Fred'i seven ailesi ve arkadaşları ona karşı sabırlı kalmayı becerebiliyorlardı. Gelecekte yine başarılı olacağı konusunda ona güven verdiler. Fakat Fred geçmişte yaptığı hatalar, işi­nin ne kadar korkunç olduğu ve geleceğin ne denli kasvetli olduğu konularında derin derin düşünmeyi sürdürüyordu. İşine uygun biri olup olmadığı konusunda şüphe duymaya başladı. Karısı artık Fred'de gördüğü kasvete tahammül ede­mez hale gelmişti. Bunu doğrudan ifade etmiyordu; bir yandan ona üzülüyor ve acı çektiğini görebiliyordu. Fred'in arkadaşları, tüm ilgilerine rağmen onu neşelendiremedikleri için çevresinde olmaktan rahatsızlık duymaya başladılar. Herkes Fred'in neden kendisine işkence yaptığını merak etmeye başlamıştı.

Hastalık ilerledikçe aile bireyleri depresif adamın bitmeyen kasvetinden, sinirliliğinden ve olumsuz tavırlarından yorulmaya başlarlar. Arkadaşlann ve ailenin aldığı hiçbir önlem işe yaramaz. Bu durum onlarda çaresizlik ve düş kırıklığı duygusu uyandırır. Aile bireyleri ve arkadaşları öfkelenmeye ve sa­bırsızlanmaya başlarlar. Depresif kişi onlar için bir sıkıntı haline gelir. Bu on­larda çatışma durumu yaratabilir çünkü bir yandan da yardımcı olmak isterler.
Bazıları kişiden uzaklaşarak tahammülsüzlük ve sıkıntılarını gösterirler. Bazıları ise tam tersini yapıp zamanlarının çok büyük bir bölümünü depresif kişiyi dinlemeye ve ona yardım etmeyi denemeye ayırır. Bazıları sıkıntılarını gizli biçimde atmaya başlarlar.


Eşi, Fred'le sorunları hakkında konuştuğunda sesinin tonu değişmeye baş­ladı. Tahammülsüzlüğü farkedilir bir düzeye gelmişti. Fred'i "geçmişi geride bırak", "yaşamaya bak" ve " bir işin olduğu için şükretmelisin" şeklinde sözlerle dürtüklemeye başladı. Fred kendini incinmiş, öfkeli ve yanlış anlaşılmış his­sediyordu. Fred'in içinde bulunduğu aksiliği merak edip sorgulayan arkadaşları artık konudan uzak durmaya başlamışlardı.

Fred'in ailesi ve arkadaşlarıyla olma isteği giderek azalıyordu. Artık ken­disinde iyi görünmeye çalışma sabrı ve enerjisini bulamıyordu. Ona göre hiç kimse sorununu anlamıyor ve gereken ilgiyi göstermiyordu. O da kimseye yük olmak istemiyordu. Bunları kendine saklarsa herkes için daha iyi olacağını dü­şünüyordu.

İşte giderek daha fazla sinirli ve az üretken hale geliyordu. Fred'in politik nedenlerle yöneticilik pozisyonunu kaybettiğini düşünen hemen onun bir üs­tündeki yönetici son dönemlere kadar ona sempati beslemeyi sürdürmüştü. Ancak bir gün Fred'i kenara çekip "kendine gel"mesini söyledi. Amiri Fred'e çalışmasının giderek kötüleştiğini ve sürekli öfkesi burnunda ortalıkta do­laşmasının hiç de iyi olmayacağını söyledi. Fred kendini berbat hissetti. Eve gidip karısına, işini kaybedebileceğinden korktuğunu söyledi. Eşi son za­manlarda Fred'in çevresindeki herkesi üzmedikçe mutlu olmamaya başladığını düşündü. Fred'in amirine de sempati duydu, çünkü Fred son zamanlarda evle ve çocuklarla da ilgilenmiyordu.

Depresyonlu kişi ve ailesi bu noktada aşağı doğru giden bir sarmala ya­kalanabilirler. Depresyonlu kişi böylesine yük olmanın suçluluğu ile kendisini kimsenin anlamamasından kaynaklanan kırgınlık duygusu arasında gidip gelir. Diğerlerinin o olmadan daha rahat edeceğini düşünmeye başlayabilir.

Bir kişinin depresyonu derinleştikçe insanların yaptığı önerileri sinirli ya­nıtlarla karşılayabilir. Öneriler "Artık sesini kes, bıktım" demenin dolaylı bir yoludur. Aile depresyonlu kişinin sorunlarını kolayca kafasından atamadığını öğrenirse bu sarmal tersine dönebilir. Kendisini ve çevresindekileri kasten mutsuz etmemektedir. Öfkesini dolaylı yollardan ifade ediyor olabilir ancak bu onun hastalığının bir sonucudur. Bastırılmış öfkesi depresyonun nedeni değildir.
Sonuçta bir kişi ağır depresyona girdiğinde olayla ilgili herkese birşeyler yanlış gidiyormuş gibi gelir. Bu olgularda tıbbi yardım arandığında, aileye ki­şinin hasta olduğu söylenir. Bu kabul görürse hasta ve aile tedaviye baş­layabilir. Hasta olmak kişinin sorumluluklarının bazılarını ya da pek çoğunu bırakmasına ve bir süre kendisi olmamasına izin verir. Hastalık çok uzun sür­medikçe ve hasta daha iyi olmak için mücadele ettikçe aile giderek daha hoş­görülü hale gelecektir. Hekimin kendilerine söylediği şeylerin gerçek olduğu konusunda şüpheleri olabilir ancak en azından bir süre daha sabırlı olmaya çalışacaklardır. Fakat hastalık çok uzun sürerse veya depresyonlu kişi tıbbi önerilere uymuyor ve iyileşmek için çok az güç harcıyorsa belirgin bir öfke ve gerginlik oluşmaya başlayacaktır.


Bipolar 1 Bozukluk ve Evlilik

Bipolar hastalığın evlilik üzerine özel bir yıkıcı etkisi vardır. Lityumun kul­lanılmadığı dönemlerde yapılan bir çalışma manik hastalarda boşanma sık­lığının depresyonlulara göre yedi kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Manik depresif hastalığın manik dönemi kişileri talepkâr, eleştirel ve yakınmacı hale getirir. Onların kırıcı şeyler söylemelerine ve yapmalarına neden olur. Manik depresif hastalık, hastaların ailelerinin karşılayamayacağı kadar fazla para harcamalarına, yargılama bozukluklarına bağlı olarak iş kaybına, alkol ve madde kullanımına, rasgele cinsel ilişkilere girmelerine ve yasal sorunlara neden olur. Gerçek dünyaya geri döndüklerinde çaresiz bir depresyona gi­rerler ve bu da eşleri ve aileleri onlara bakmaya ve parçalarını toplamaya zo­runlu kılabilir. Bunların tümü, oldukça fazla öfkeye neden olur. Sakin kalmak ve yaşamınızı mahveden birine yardım etmeyi istemek zordur. Manik hasta eşinin kendisiyle yeterince ilgilenmediğinden yakınarak işleri daha da kötü ya­pacaktır.

Bu durumdaki eşler sıklıkla çıldırma noktasına ulaşırlar. Tipik olarak öfkeli ve kırgın hissettikleri halde soğuk ve mesafeli olmaktan dolayı suçluluk da du­yarlar. Sıklıkla yumurta kabuklarının üzerinde yürüyorlarmış duygusuna sa­hiptirler ve manik hastada bir öfke patlamasına neden olacak bir şey söy­lemekten ya da yapmaktan kaçınırlar. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar öfke patlamaları olur. Evliliği sürdürürlerse öğrenilmiş çaresizlik olarak adlandırılan bir durum ortaya çıkar. Bastırılmış, pasif ve geri çekilmiş bir hale gelirler. Çok İddiasız olurlar. Depresyon belirtileri ortaya çıkabilir.

Evliliklerini sürdüren manik hasta ve eşi sıklıkla aşırı derecede grift bir iliş­ki içine girer ve kısmen bireysel kimliklerini kaybederler. Manik hastanın eşi kendi yaşamını sürdürme özgürlüğü olmadığını hisseder. Bu durum manik eşi tehdit eder. Ayrılma bunaltısı ve terkedilmeye karşı tepkisel bir öfke ortaya çıkar. Bazen manik-depresif hasta tehditkâr ya da özkıyıma eğilimli hale ge­lebilir. Eş, bu olasılıklardan dolayı çok endişeye kapılır veya manik hastanın dengede kalmasından kendisini çok fazla sorumlu hisseder, böylece ilişkiye hapsolup kalır. Çocukları varsa, eşin parası ve gidecek yeri yoksa, bu esaret daha da artar. İlişki tek yönlü bir hale dönmüş gibi görünse de manik has­tanın eşi birinin kendisine bağımlı olmasından zevk alabilir. Bu ayrıca eşin kendi bağımlılık gereksinimlerini inkâr etmesi ve bunlardan kaçınmasına neden olur ve depresif eğilimleri var ise bilinçdışı eleştirilme ve ce­zalandırılma gereksinimlerini karşılar. Bu, hem hastaya, hem de eşe yardımcı olacaktır.

Eş için tedavideki bazı önemli hedefler şunlardır:

Manik bir hastanın eşi manik hastayla birlikte tedaviye katılmalıdır.
1. Bipolar hastalık ve belirtileri hakkında bilgi edinmek. Bipolar hastanın eşi ve yakınları için psiko-eğitim önemlidir. Hastanın manik ve depresif özelliklerinin istem dışı olabileceğini öğrenmek ailedeki gerginliği azaltabilir. Hastanın sorunlarıyla aralarına duy­gusal bir mesafe koyabilmek bu sorunlarla başetme konusunda ai­leye yardımcı olabilir. Sorunlar kişisel saldırı ya da istemli davranış bozukluklan olarak görülmediği sürece daha kolay ele alınabilir.
2. Çok fazla duygusal karmaşa yaratmadan kendinizi öne sür­meyi, korumayı ue manik kişinin davranışlarına sınır koymayı öğrenmek. Manik hastanın davranışlarının bilinçli olarak se­çilmediğini anlamış olmak bunları hoşgörüyle karşılayacağınız an­lamına gelmez.
Pek çok eş ve akraba bir manikle başa çıkmanın sadece iki yo­lunu biliyor gibi durmaktadır: Ya yumurta kabuklarının üzerinde yürürler, yani huzuru korumak için hiçbir şey söylemez ve uy­gunsuz davranışları hoş görürler ya da bir çatışma içine girerler. Kendinizi korumadan ya da manik hastayı hatalı olduğuna ikna et­meye çalışmadan bir şeyi savunmayı öğrenmek önemlidir. Ör­neğin, bir kadın manik durumdaki kocasının aşırt öfkesi veya eleş­tirilerinin kurbanı olduğunu hissettiğinde tartışmayı sona erdirmelidir. Kişinin hareketlerine göz yummayacağını söy­leyebilir. Oradan uzaklaşabilir ya da evden ayrılabilir. Bu kendini açıklamaya çalışmaktan, öfkeye kapılmaktan ya da karşı eleştiriler ve küçümseyici sözler söylemekten daha iyidir.
3. Kendiniz için bir savunma sistemi geliştirmek. Pek çok çelişkili duyguyla paramparça olacaksınız - öfke, uzaklaşma isteğine bağlı duyulan suçluluk, çaresizlik, korku ve endişe. Sizin yaşamakta ol­duğunuz duygusal karmaşayı daha önce yaşamış olan kişilerin an­layış ve desteğine gereksiniminiz olabilir.
4. Eşin manik ve depresif ataklarıyla nasıl başedeceğinizin far­kına varmak. Eşinizin hastalığının belirtilerini bilin. Kriz anında daha iyi işlev görmenize yardımcı olacaktır.
5. Başka doyum alanları yaratmak. Sizin için evliliğiniz dışında da bir yaşam sürmeye hakkınız olduğu konusunda ısrar etmek önemli olacaktır. Bunu yapmazsanız, yaşayacağınız içerleme duygusu iliş­kinizi daha da aşındıracaktır.