Plevra Tumorleri Plevra Tumoru

Plevra Tümörleri, Plevra Tümörü

Plevra hastalıklarının yaklaşık %50'sini plevra tümörleri kapsar. Plevra tümörleri çok kez metastatiktir ve metastaz erkeklerde çok kez akciğerden, kadınlarda akciğer ve memeden oluşur.

Tümörün intraplöral sekresyon ve absorbsiyon dengesini bozması, ven ve lenf dolaşımını tıkaması, tümör hücrelerinin eksüda niteliğinde sıvı çıkarmaları veya eksüdasyonu provoke etmeleri, bronş tıkanması nedeniyle paraplöral infeksiyon plevra sıvısına sebep olur. Bundan başka kanserin oluşturduğu hipoproteinemi veya konjestif kalp yetersizliği plevra sıvısına sebep olabilir.

Mide, pankreas, kolon, meme, böbrek ve diğer organ kanserleri de plevraya metastaz yaparlar. Bundan başka lenfomalar, özellikle Hodgkin hastalığı plevraya sık metastaz yaparlar.

Plevranın Primer Tümörleri

Primer plevra tümörleri mezotelyomalardır. İki türlü mezotelyoma vardır: (1) lokal fıbröz mezotelyoma, (2) yaygın maliyn mezotelyoma.

Lokal Fibroz Mezotelyoma

Makroskopik olarak tümör ankapsüle, sert bir nodul şeklindedir, viseral veya paryetal plevraya dar bir sapla ilişikdir. Tümörün büyüklüğü birkaç santimetre veya bir hemitoraksı kaplayacak kadar olabilir. Mikroskopik incelemede, tümörün bazı yerlerinde kolagen dokusu ve selim bir doku yapısı görülür. Lokal mezotelyomalar gidişleri bakımından selim niteliktedir. Ancak çok uzun bir süreden, özellikle cerrahi girişimden sonra lokal istila gelişebilir.

Lokal fıbröz mezotelyoma daha çok 40 yaşından sonra görülür. Hastaların çoğunda klinik belirti yoktur. Rutin bir akciğer radyografısiyle tümör anlaşılır. Tümör büyükse dispne, göğüs ağrısı ve öksürük oluşabilir. Hiper-trofık pulmoner osteoartropati sık görülen bir bulgudur. Hastalarda bazan süb-febril bir ateş, daha nadir olarak titreme ve yüksek ateş krizleri oluşur. Terleme sıktır. Özellikle diz, ayak bileği ve parmak eklemlerinde romatik ağrı ve roma-toid artritis sık görülen klinik bulgulardır. Plevra epanşmanı husule gelebilir, bazan kanlıdır.

Lokal mezotelyomanın ayırıcı tanısı genellikle primer veya metastatik akciğer kanserleriyle yapılır. Akciğer periferinde, çevresi belirli bir lezyonun hipertrofık osteoartropati belirtileriyle birlikte bulunması, lokal mezotelyoma kuşkusunu artırır. Lokal mezotelyoma nadir bir hastalık olduğundan bu tür değişiklikleri gösteren vakaların çoğunda bronş kanseri düşünülür.

Tedavi, cerrahi girişimle tümörün rezeksiyonudur. Tümörün çıkarılmasından sonra kemik, eklem belirtileri ve çomaklaşma kaybolur.

Yaygın Maliyn Mezotelyoma Nedir

Genellikle 40 yaşından sonra görülür, hastalığın nedeni hemen her vakada asbestosistir. Mesotel hücrelerinin kanserojen proliferasyonundan ileri gelir. Tümör fıbröz bir plaktan gelişir, akciğeri çepeçevre sarar ve interlober sissürlere ilerler. Perikard, kalp, karşı taraf plevrasına ve diyafrağmaya direkt yayılma olabilir. Bu tümörler masif plevra sıvısına sebep olurlar. Epanşman eksüda görünümündedir veya beyaz bir sıvı gibidir. Tümör büyüdükçe sıvı an-kiste bir yayılış gösterir. Vakaların %50'sinde mediasten ve hilus lenf bezlerine yayılma olur. Bazı vakalarda diğer organlara hematojen yayılma vardır.

Karaciğer ve diğer akciğer, hematojen metastazların en çok görüldüğü organlardır. Plevra mezotelyoması peritona yayılma yapabilir, veya periton mezotelyoması plevraya yayılma yapabilir.

Maliyn mezotelyomanın histolojik yapısı polimorftur. Sarkom ve kanser doku değişikliği birbirine karışmıştır. Bazı vakalarda tümör yalnız kanser veya yalnız sarkom niteliğindedir.

Yaygın maliyn mezotelyoma vakalarında lokal klinik semptomlar selim mezotelyomadan daha belirgindir. En önemli klinik belirti göğüs ağrı-sıdır. Bu ağrı çok kez küntdür; giderek ciddi bir nitelik kazanır. Tümörün büyüklüğüne ve plevra epanşmanının fazlalığına paralel olarak gelişen bir dispne vardır. Çok kez kronik, kuru bir öksürük bu belirtilere eklenir. Yorgunluk, zayıflama gibi sistemik belirtiler sıktır, ancak selim mezotelyomalarda görülen osteoartropati ve çomaklaşma belirtileri maliyn mesotelyomada seyrektir.

Akciğer radyografisinde yaygın bir plevra kalınlaşması görülür. Bazı vakalarda plevra epanşmanı vardır, akciğer parenkimasında önemli bir değişme görülmez. Bazı vakalarda bilateral plevra kalınlaşması husule gelir.


Hastalık tanısı plevra sıvısının sitolojik incelenmesiyle veya plevranın iğne biyopsisiyle sağlanabilir. Ancak vakaların çoğunda kesin tanı, açık plevra biyopsisi, plörektomi, dekortikasyon ile daha nadir olarak plöropnömonektomi yapılınca anlaşılır.

Tedavi palyatiftir. Cerrahi girişimle tümörün çıkarılması radyoterapi veya kemoterapiyle prognoz daha elverişli olmamıştır. Ameliyat yerinde mantar enfeksiyonu ve tümörün tekrarı sık olarak görülür. Plevra epanşmanı boşaltılınca hastanın dispnesi azalır ve solunum fonksiyonu artar.