Diyet Kompozisyonu Obezite Tedavisi

Diyet Kompozisyonu Nasıl Olmalıdır ?

Diyette günlük enerjinin % 55 - 60' ı karbonhidrattan gelecek şe­kilde hazırlanmalıdır. Basit karbonhidratlar boş kalori içerdiği ve lez­zeti arttırdığı için yerine komplex olanlar tercih edilmelidir. Enerji i-çeriği kısıtlı diyetlerde günlük enerjinin % 15'i proteinden sağlanma­lıdır. Diyette iyi kaliteli protein kaynağı kullanılmalıdır. Toplam ener­jinin yağdan gelen oranı, yağda eriyen vitaminler ve esansiyel yağ a-sitleri içeriği düşünülerek % 20-25 kadar olmalıdır. Diyette posanın önemli yeri vardır. Posa çiğnemeyi uyararak, yemek yeme için gerek­li zamanı uzatır ve gaita hacmini arttırarak barsak hareketlerini hızlan­dırır. Diyetle birlikte günde en az 6-8 bardak sıvı alınmalıdır. Diyet­le birlikte vitamin - mineral desteğinin yapılıp yapılmaması tartışma­lıdır. Aslında 6 besin grubundan, besin öğeleri seçildiğinde yeterli ve dengeli vitamin, mineral alındığından sorun yoktur. Ancak uzun süre­li düşük kalorili diyet uygulandığında vitamin yönünden destek yapıl­ması gerekebilir (2, 5, 8, 11).
Diyetteki gıdaların özellikleri nasıl olmalıdır ?

Diyet hiperinsülinemiyi azaltıcı özellikte olmalıdır. Obezlerin ço­ğu hiperinsülinemiktir. İnsüiin düzeylerinin artması iştahı arttırarak, obeziteyi sürdüren yağ depolanmasına öncülük etmektedir. Obezler-de hiperinsülinemi, insüiin direncinin bir göstergesidir. Bu durum ö-zellikle abdominal tipte obezite ile paralel seyreder (12). İnsülinemi, glisemiden bağımsız olarak düşünülemez (13).

Hiperinsülinemik şiş­man kadınlarda, 12 hafta süren düşük insüiin yanıtlı enerji sınırlı di­yet ile normal diyet karşılaştırıldığında, düşük insüiin yanıtlı diyetin o-luşturduğu kilo kaybı daha fazla bulunmuştur. Ayrıca düşük insüiin yanıtlı diyette, açlık insüiin konsantrasyonları da düşük bulunmuştur. Burada düşük insüiin yanıtlı diyeti, glisemik indeksi düşük besinler oluşturmuştur (14).

İlk defa 1981'de Jenkins, aynı miktarda karbonhidrat içeren fark­lı yiyeceklerin, farklı glisemi cevapları oluşturabileceklerini ileri sür­müş ve glisemik indeks kavramı gündeme gelmiştir. Glisemik indeks, bireyin yediği besinden sonra oluşan glisemik alan değerinin, stan­dart olarak alınan besinin ( glukoz-beyaz ekmek ) meydana getirdiği glisemik alan değerine yüzde oranıdır (16). Besinlerin glisemik cevap­ları çeşitli faktörler tarafından etkilenmektedir. Besinin içeriği, posa cinsi ve miktarı, nişastanın yapısı ve sindirilebilirliği, pişirme, hazırla­ma ve depolama işlemleri olduğu kadar, kişilerin yaşı, eşlik eden has­talığı, cinsiyeti ve diğer kişisel faktörler yer almaktadır (17).

Çeşitli besinlerin glisemik indeksi

Peynir beyaz, yağsız veya yarım yağlı olmalıdır. Lif oranının yüksek tutulması için mümkünse salatalık kabuğu ile yenmelidir: Ekmeğin bayat olarak tüketilmesi önerilir. Meyveler 100 gr halinde kabuğuyla tüketilmelidir. Meyve suyu tercih edilmemelidir. Sebze yemekleri, ta­ze olarak hazırlanmalı, yağ ilave edilmemelidir. Yeşil salatalara limon ilave edilebilir ancak yağ konulmamalıdır. Sığır eti tama yakın yağdan temizlenmelidir. Tavuk etinin beyazı tercih edilmeli, derisi yenilme­melidir. Et ve tavuk suları tüketilmemelidir. Büyük ve yağsız balıklar seçilmelidir. Her türlü sebze haşlama, limonla birlikte yenilebilinir. Yoğurt yağsız veya az yağlı olmalıdır (3, 11).

Diyet ve koroner kalp hastalığı arasındaki ilişkiyi aydınlatmak için çeşitli toplumlar üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan en önem­lisi 7 ülke ( ABD, Finlandiya, Japonya, Hollanda, Yugoslavya, Yunanis­tan, İtalya ) çalışmasıdır. Sonuç olarak, sağlıklı beslenme için öneril­mesi gereken diyet modelinin geleneksel Akdeniz diyeti olduğu orta­ya konmuştur. Geleneksel Akdeniz diyetinde tekli doymamış yağ asi­di, posa, kompleks karbonhidrat içeriği yüksek; doymuş yağ, rafine karbonhidrat, kolesterol içeriği düşüktür (18).