Obezite İlac Tedavisi

Davranış Tedavisi ve İlaç Tedavisi

Obezite için ilk olarak 1893'de tiroid hormonları kullanılmaya başlanmış ve 2. Dünya savaşı sonrasına kadar da kullanımı devam et­miştir. 1930'larda amfetaminlerin bulunması ile bu ilaçların iştah ke­sici özellikleri farkedilmiş ve 1950'lerde obezite tedavisinde kullanı­lan tek ajan olmuştur. Ancak amfetaminler bağımlılık yapıcı özellikle­ri nedeniyle ve kesildikten sonra verilen kiloların hızla geri alındığı­nın görülmesi üzerine hızla terkedilmişlerdir. Uzun bir süre obezite için ilaç tedavisi üzerinde durulmamış fakat son 15 yılda tekrar gün­deme gelmiştir.

Davranış tedavisi değişik ilaçlar ile kombine edilmiş ve etkinliği araştırılmıştır. Efedrin ve kafein ile davranış tedavisi kombine edildi­ğinde ortalama kilo kaybı efedrin ve kafein birlikte eklenince 16 kg, sadece efedrin eklendiğinde 14 kg, sadece kafein eklendiğinde 11 kg ve plasebo ile 13 kg bulunmuştur (23). Fenfluramin ile davranış teda­visini 6 ay sürdüren bir grupta sadece davranış tedavisi 10.8 kg. sade­ce fefluramin 14.4 kg, kombinasyonları 15.3 kg kayıp sağlamış, an­cak ilaç kesildikten sonra 1 yıl içinde sadece fenfluramin alan grup 8.1 kg, kombine grup 10.8 kg, sadece davranış tedavisi alan grup ise 1.8 kg geri almışlardır (18). Bu verilere göre uzun vadede davranış te­davisine fenfluramin eklenmesi başarıyı düşürmüştür. Başka bir çalış­mada Weintraub (24) fenfluramin, fentermin ve davranış tedavisi kombinasyonunun etkinliğini araştırmıştır. Kısa dönemde fenflura­min ve fentermin eklenen grup daha çok kilo vermiş, 35 yıllık takip­te ise ilaçlar kesildikten sonra tekrar kilo artışı başlamıştır. Bu sonuç­lar Craighead ve ark (18) sonuçları ile uyumludur. Bu verilerin ışığın­da uzun süre fentermin ve fenfluramin kullanımı verilen kiloların ge­ri alınmasını önlemektedir. İlaç tedavisine davranış tedavisinin eklen­mesi ise uzun vadede kilo alımını engellememektedir.

Tedavi Sonrası Kilo Artışı

Obezite tedavisi için kullanılan bütün yöntemlerde en önemli so­run aktif tedavi sonrası başlangıç vücut ağırlığına yavaş da olsa geri dönülmesidir. Wadden ve Bell (25) tedaviden 48 hafta sonra hastala­rın % 25-55'inin başlangıç kilolarına geri döndüklerini görmüşler. Bu süre 3-5 yıla uzatılırsa hastaların yaklaşık olarak hepsi bazal kilolarına geri dönmektedir.

Obezite sorununun akut bir hastalık modeli gibi 15-25 hafta teda­vi edilip sonra kendi haline bırakılması ile çözülemiyeceği anlaşılmış­tır. Obezite mutlaka kronik bir hastalık olarak ele alınmalı ve diğer kronik hastalıklar gibi düzenli ilaç tedavisi ve sürekli davranış terapi­si ile tedavi edilmelidir.
Kilo vermekte etkin olan yöntemler verilen kiloların korunmasın­da etkili olmayabilir. Kişilere kilo aldırıcı yağdan zengin gıdalır alma­maları öğretilirken diğer gıdaları nasıl tüketecekleri öğretilmemekte-dir. Kilo verme başkaları tarafından desteklenip pekiştirildiği halde kiloyu koruma pekiştirilmemektedir. Wadden ve Bell (25) iki basa­maklı bir idame programı önermektedir. Bu programın esası diyet günlüğünün tutulması, düzenli egzersiz ve düzenli kilo kontrolü ve kaydından oluşmaktadır. Yinelenmelerin önlenmesi kısa süreli bir fazla yeme ve küçük bir kilo artışı sırasında nelerin yapılacağının öğ­retilmesine dayanmaktadır. Diyet yapan kişiler yasak olan gıdaları al­dıkları zaman kendilerini suçlu ve kötü hisseder ve bu duygular da kendilerine güvenlerini ve kiloları üzerinde kontrol duygusunu zede­ler. Bu nedenle idame programlan küçük kaçaklar ile başetmeyi sağlayan davranış yöntemleri üzerinde durmaktadır. Yüksek riskli du­rumların önceden saptanması ve bunlara karşı nelerin yapılabileceği kişiye öğretilmelidir. Ayrıca bu kişilere gereksinim duyduklarında tekrar aktif tedaviye dönme olanağı sağlanmalıdır. Perri ve ark. (9, 10, 26, 27) idame stratejileri ile ilgili bir dizi çalışma yapmış, 20 haf­talık davranış tedavisi sonrasında 1 yıl 15 gün arayla idame programı­na devam eden ve etmeyen grupları karşılaştırmışlardır. İdame teda­visi alan grup verdiği kiloyu korurken, almayan grup verdiği kiloların % 50'sini geri almıştır. Perri ve ark. (10) idame tedavisi seanslarının içeriğinden çok terapist ile iletişimin devamının etkili olduğunu gör­müşler. (Obezite İlişkisi)

Bilimsel veriler ışığında obezitenin kısa süreli bir hastalık gibi te­davi edilmesinin gerçekçi bir yaklaşım olmadığı, aksine kronik bir hastalık gibi sürekli tedavi gerektirdiği görülmektedir.