Meme Kanseriyle İlgili Branslar

Meme Kanseriyle İlgili Branşlar

Meme kanseri ile ilgilenen branşlar hangileridir? Hangi branşlarda hastanın düzenli takibi gereklidir? Memesinde kanser saptanan bir kadın, başlangıçta çok küçük bir hekim grubuyla karşılaşır. Bunlar da genellikle cerrah ve radyologdur. Ancak aslında hasta, bir meme po­likliniğine başvurduktan sonra arkada dev bir mekanizma çalışmaya başlamıştır. Bu mekanizmanın önce görünen ilk figürleri biraz evvel de bahsettiğim gibi cerrah ve radyo­logdur. Ama biyopsi alınması ile birlikte arka planda pa­tolog devreye girer.

Organize çalışan merkezlerde cerrah, radyolog, pato­log ve onkolog çıkan sonuçları birlikte değerlendirirler. Böylece hastanın tedavi planı ortaya konur. Burada hasta­nın öncelikle ameliyat mı olacağına, yoksa kemoterapi mi alacağına karar verilir. Bu aşamada bir kadın doğum uzmanı da hastayı kontrol ederek jinekolojik yönden değer­lendirir. Hasta eğer ameliyat edilecekse, cerrah hastaya uy­gun ameliyat seçeneklerini sunar ve hastanın da onayını alarak yapılacak ameliyata karar verilir.

Aynı zamanda yeni meme yapımı ile ilgili olarak, gere­kirse bir onkoplastik cerrah hastaya açıklamalarda bulu­nur. Böylece hastaya yeni bir meme yapılıp-yapılamayaca-ğı, yapılabilecekse aynı ameliyatta mı, yoksa daha sonra mı yapılacağına karar verilir. Yine bu aşamada eğer koltuk altı lenf düğümlerine yönelik bir işlem yapılacaksa devreye nükleer tıp uzmanı girer.
Tüm bu işlemler sırasında hem hasta hem de (eğer var­sa) eşi, psikiyatri uzmanı tarafından değerlendirilir ve te­davi aşamalarında verilecek psikolojik destek planlanır. Yine hasta henüz ameliyat olmadan fizik tedavi uzmanı tarafından değerlendirilir ve yapılacak ameliyata göre ameliyattan sonra yapması gereken egzersizlere yönelik bilgi verilir.

Ameliyattan sonra alınan meme ve diğer örnekler pa­tolog tarafından incelenir. Hastaya ait tüm bilgiler cerrah, medikal onkolog, radyasyon onkologu, patolog ve radyo­logun olduğu bir toplantıda değerlendirilir. Burada hasta­ya uygulanacak tedavi takvimi belirlenir ve sonuç cerrah tarafından hastaya bildirilerek onayı alındıktan sonra te­daviye geçilir. Bu aşamada fizik tedavi uzmanı ve psikiyat-rist hastayı yeniden değerlendirerek, egzersiz ve takip pro­tokollerini oluştururlar.
Sonra da hastaya onkolog ve cerrah gözetiminde gele­ceği takip protokolü bildirilerek takibe alınır.
Görüldüğü gibi ideal bir şekilde planlandığında olduk­ça yoğun bir grup tarafından ve düzenli olarak kontrol edilmesi gereken bir konudur meme kanseri.

Bu branşlara hastayı doktor mu yönlendiriyor, nasıl bir program uygulanıyor?
Tüm bu planlamaların bir merkez tarafından yapılması en ideali. Meme kanserinin sıklıkla görüldüğü İskandinav ülkelerinde böyle idealize edilmiş merkezler oldukça etkili bir şekilde işletilmekte. Bizim ülkemizde bizim de oluştur­duğumuz bir-iki merkez dışında bu tür yerler pek bulun­muyor.
Böyle bir organizasyonun merkezinde hastayı klinik olarak ilk değerlendiren ve hastalığını haber veren cerrah bulunuyor. Hasta ilk olarak bir genel cerrahi veya meme polikliniğine başvurduğu için temel olarak hastadan birin­ci derecede sorumlu hekim cerrahın kendisi oluyor. Gerek tanı aşamasında ve gerekse tedavi aşamasında hastanın gi­deceği ve görüşeceği hekimleri cerrah konsülte edip planlı­yor.

Ameliyat sonrasında fizik tedaviden bahsettiniz. Neden fizik tedavi yapılıyor, fizik tedavi her zaman gerekli midir?
Eğer koltuk altı lenf düğümleri de temizlenmişse meme ameliyatlarından sonra en sık gördüğümüz şikâyetler, kısa vadede omuz ve kol ağrıları ve hareket kısıtlılıkları oluyor. Aynı zamanda orta ve uzun vadede de kol ödemleri ortaya çıkabiliyor. Öyle ki ameliyatın yapıldığı taraftaki kolun kalınlığı bacağın kalınlığını geçebiliyor.

Aslında basit egzersiz önlemleri ile geçebilecek bu du­rum hastanın hayat kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Ar­tık bir kez ödem oluştuktan sonra hastanın o taraftaki ko­lunu kullanmasına kısıtlamalar getiriliyor. Örneğin o kolu ile ağır yük taşımaması, ağır işler yapmaması, manikür yaptırmaması, o kolundan tansiyon ölçtürmemesi, iğne yaptırmaması, o taraftaki elini-kolunu yakmaması, iltihap kaptırmaması için uyarılarda bulunuluyor.

Özellikle de kol ödemi ortaya çıktıktan sonra geri dö­nüşü oldukça zor. O nedenle daha ödem oluşmadan ön­lem almak gerekiyor. Bu nedenle hastaya ameliyat önce­sinde ve sonrasında alınan fizik tedavi önlemleri çok bü­yük önem kazanıyor. Ameliyatın hemen ertesinde lastik top sıkma hareketleri ile başlatılan egzersizler, ilerleyen günlerde belirli bir plan dahilinde hastaya veriliyor ve ola­sı bir ödemin önüne geçilmeye çalışılıyor.