Sivi Elektrolit Replasman Tedavisi

Sıvı Elektrolit Replasman Tedavisi, Replasman Nedir

Cerrahi servislerinde ve yoğun bakım ünitelerin­de sıvı ve elektrolit replasman tedavisinin çok iyi bi­linmesi gereklidir. Bunun gerçekleşmesi için hasta­nın sıvı ve elektrolit durumu değerlendirilir, eksik­likler ve fazlalıklar belirlenir, hastadaki klinik belir­tiler ve labroratuvar bulgularına göre gerekirse has­ta monitöre edilir. Bu değerlendirmenin yapılabil­mesi için hastanın aldığı ve çıkardığı sıvı dengesi yakından izlenmelidir. Farkedilebilir ve farkedile-meyen kayıplar hesaplanıp total miktara eklenir. Ameliyat olmak için cerrahi servislerine yatan has­taların ameliyat öncesi sıvı ve elektrolit durumunun değerlendirmesi yapılır, eksikler yerine konulur. Bu yapılmadığı zaman ameliyat anındaki sıvı tedavisi daha zordur ve başarı şansı azalıp, komplikasyon oranlan da artar. Ameliyat sonrası replasman teda­visi de hastanın gereksinimlerinin karşılanması ve kayıpların yerine konulması esaslarına uygun ola­rak devam ettirilir.

Ameliyat öncesi sıvı-elektrolit tedavisi: Bu ko­nuda kesin kurallar söz konusu değildir. Hastanın içinde bulunduğu durum ve yandaş hastalıkları de­ğerlendirilerek yapılacak yaklaşım en uygun olanı­dır. Cerrahi hastalarda sıklıkla karşılaşılan ve önem­li olan ekstrasellüler sıvı volüm değişiklikleridir. Cerrahi hastalardaki bu volüm değişiklikleri ya dı­şarı kayıplar şeklinde yada vücut sıvı dağılımındaki dengesizlik şeklindedir. Vücut dışına olan kayıplar genellikle GİS kaynaklıdır. Barsak hazırlığı amacıy­la kullanılan lavmanlar da ekstrasellüler sıvı kaybı­na neden olur. Vücut sıvı dağılım dengesizliği ile kastedilen ise üçüncü alana olan kayıplardır. Ciddi asitlerde, yanıklarda, ezilme yaralanmalarında ve özellikle peritonitlerde üçüncü alana olan kayıplar önemli miktarlardadır. Bu kayıpların fonksiyonel olan ekstrasellüler bölmeye dönmeleri ve dengenin sağlanması uzun zaman alır ve bu süreçte nonfonk-siyonel olarak kalırlar. Bu nedenle bu tip hastalarda ameliyat öncesi dönemde defisitlerin hesaplanması ve yerine konulması gerekir. Hafif kayıplarda total vücut ağırlığının %4 kadarı kaybedilirken, orta de­recede kayıplarda bu oran %6-8, ciddi kayıplarda ise %10 civarındadır.
Volüm defisiti belirlendikten sonra hemen sıvı açığının kapatılması için dengeli izotonik solüsyon­lar hastaya verilir. Açığı tam olarak belirleyecek bir formül yoktur. Bu nedenle yapılan tedavinin etkin­liği klinik gözlemlere dayanılarak yapılır. Bu anlam­da kullanılabilecek parametreler; kan basıncı (>90/60 mmHg), nabız hızı (<100/dak), saatlik id­rar miktarıdır (30-50 mL/saat). Bir ünite eritrosit süspansiyonu hemotokriti %3 kadar artırır.

Ameliyat anıda sıvı-elektrolit tedavisi: Ameli­yat öncesi dönemde ekstrasellüler sıvı açığının yeri­ne konulmaması durumunda anestezi indüksiyonu anında hipotansiyon ortaya çıkar. Ameliyat esnasında ortaya çıkan kan kaybına ek olarak, özel­likle büyük ameliyatlarda ekstrasellüler sıvı kaybı da olur. Burada olan kayıplar vücut dışına değildir ve üçüncü alana olan yani nonfonksiyone kayıplar­dır. Bu kayıpları hesaplamak için de bir formül yok­tur ancak klinik olarak yararlı bazı yol gösterici bil­giler mevcuttur. (1) Kan kaybı kanla karşılanmalı­dır. (2) Ekstrasellüler sıvı replasmanı ameliyatla be­raber başlamalı ve ameliyat boyunca devam etmeli­dir. (3) Ameliyat süresince, dengeli elektrolit solüs­yonları 500-1000 mL/saat olacak şekilde verilmeli­dir. Dört saatlik veya daha uzun ameliyatlarda bu miktar 2000-3000 mL'e kadar çıkabilir.

Ameliyat sonrası sıvı-elektrolit tedavisi: Bu dö­nemde sıvı ve elektrolit ayarlaması yapılırken ame­liyat sırasında verilen sıvı miktarı ve cinsi bilinmeli­dir. Ameliyat sonrası erken dönemde ekstrasellüler sıvı kayıpları ameliyat travmasına bağlı devam eden kayıplardır. Ameliyat sonrası erken dönemde taşi-kardi ve hipotansiyon acil müdahaleyi gerektiren durumlardır. Bu dönemde kan basıncı 90/60 mmHg'nın altına düşmemeli, nabız sayısı 120/daki-kanın üzerine çıkmamalı ve saatlik idrar miktarı 30-50 mL/saat olarak devam ettirilmelidir. İlk 24 saat­lik sürede potasyum tedavisi gereksizdir. Potasyum idame tedavisi 24 saat sonra ve saatlik idrar miktarı 30 mL/saat altında olmayan hastalarda uygulanır.
Ameliyat sonrası birinci günden itibaren sıvı ve elektrolitler günlük gereksinim yanında farkedilebi­lir ve farkedilmeyen kayıplar da eklenerek hastaya Farkedilmeyen kayıplar genellikle sabittir ve 600 mL/gün civarındadır. Hipermetabolik durumlarda, hiperventilasyonda ve ateş ile bu farkedilmeyen ka­yıplar 1500 mL/gün kadar yükselebilir. Bu kayıplar %5 dekstroz sudaki solüsyonu ile karşılanır. Katabo-lizma sonucu ortaya çıkan son ürünlerin atılabilmesi için gerekli idrarın sağlanabilmesi amacıyla 1000 mL %5 dekstroz sudaki solüsyonu gerekir. İdrar ile olan kayıpların birebir karşılanması gerekmez.

Ölçülebilecek miktarda kayıplar olarak tanımla­nan farkedilebilir kayıplar genellikle gastrointestinal sistem kayıplarıdır. Bu kayıplar izotonik oldukları için dengeli izotonik solüsyonlarla karşılanmalıdır.

Ateşli hastalar dışında terleme ile olan kayıplar önemsenmez. Ateşin derecesi ile doğru orantılı ola­rak artmasına rağmen, terle olan kayıplar nadiren 250 mL/gün düzeyine kadar çıkar.