Romatoid Artrit Tedavi

Romatoid Artrit Tedavi

Hasta-hekim ilişkisi, hastalığın seyrinde çok önemli rol oynamaktadır, hasta ve yakınları bilgilendirilmelidir. Tedavi ile hastalık seyrinin değişebileceği, bunun da uzun zaman alacağı, özellikle ilk 2 yılın tedavi açısından önemli olduğu belirtilmelidir. RA tedavisi, genel olarak, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.

Eklemlerde inflamasyonun belirgin olduğu dönemlerde aşırı hareketlerden kaçınılması, travmatik hasarı önler. Buna karşın, kas gücünün korunması açısından, olguların belirli bir düzeyde hareket etmesi gereklidir.

Fizik tedavi, uğraşı tedavisi ve cerrahi tedaviler diğer ilaç dışı tedavi yöntemleridir.
Tedavi öncesinde, alınacak yanıtın objektif olarak değerlendirilebilmesi açısından, öncelikle hastalık aktivitesi ve eklem hasarının belirlenmesi gerekmektedir. Eklemlerdeki ağrı derecesi ve fonksiyon kısıtlılığı, sabah katılığı ve ağrı süresini sorgulamak, fizik bakıda aktif inflamasyonlu eklemlerin sayısını, mekanik eklem problemlerini ve eklem dışı özellikleri değerlendirmek gerekmektedir. Hekim, laboratuar verileri ve tutulum olan eklemlerin radyografileri ile hastalık ağırlık derecesini tam olarak belirlemeli, hastanın fonksiyonel durumu ve yaşam kalitesini değerlendirmelidir

Hastaların ağrısını azaltmak için, temel etkili ilaçların etkisinin başlayacağı süreye kadar, köprü ilaçlar olarak, salisilatlar kullanılmaktadır. Salisilatlar açısından, kan düzeyinin ölçülebilmesi ve ilacın ucuzluğu avantaj sayılabilir. RA’te genel kullanım dozu 4g/gün, 4 eşit doza bölünerek verilmesi şeklindedir. Ancak, son yıllarda salisilatların yerini çok büyük ölçüde, salisilat olmayan, diğer steroid olmayan anti-inflamatuarlar almıştır.

Romatoid artirit tedavisinde steroidlerin uygun dozlarda kullanılması önemlidir. En sık kullanılan prednisolon için bu doz, 5-7.5 mg/gün kabul edilmektedir. "Düşük doz steroid" (günde 5-7,5 mg prednisolon eşdeğeri) yaşlı, gebe, böbrek ve gastrointestinal sorunu olan hastalarda seçkin ilaçtır.


Romatoid artritin çok aktif dönemlerinde, ve eklem dışı sistemik bulgularla seyreden (plörezi, hızla ilerleyen pulmoner interstisyel fibroz, mononöropati ve vaskülit vb.) durumlarda, pulse steroid tedavisi yapılmaktadır. Klasik pulse tedavi 1000 mg/gün intravenöz metilprednisolon olmasına karşın, RA’te 100 mg/gün metilprednisolon dozları ile de iyi sonuçlar alındığı bildirilmektedir. Düşük doz steroid kullanan bir olguda, alevlenme ortaya çıkarsa, günlük steroid dozunu artırmak yerine, 3 gün 100 mg/gün, metilprednisolonun “mini pulse” olarak uygulanması alevlenmeyi baskılamaktadır

Temel etkili ilaçlara erken dönemde başlanılması gereklidir. İlk seçilecek ilaçlar; Metotreksat, Sulfasalazin ve Klorokin/Hidroksiklorokindir. Bunlar tek başlarına kullanılabildikleri gibi, ikili ve/veya üçlü kombinasyonlar şeklinde de verilebilirler. Temel etkili ilaçların uzun süre kullanılacak ilaçlar oldukları, ve etkilerinin zamanla ortaya çıkacağı hastalara kesinlikle anlatılmalı, ve tedavi için aldığı ilaçları düzenli kullanması gerekliliği vurgulanmalıdır. Bu ilaçlar, erozyonların ortaya çıkışını önleyerek veya yavaşlatarak, hastalığı remisyona sokarlar

Metotreksat; günümüzde RA tedavisinde en yaygın kullanılan ilaçtır. Bir folik asit antagonistidir. Ağızdan alındığında %70, parenteral alındığında ise %100 oranında emilir, aç veya tok alınması emilimi değiştirmez. Erozyon gelişmesini yavaşlatır, ancak tam remisyon sağlanması seyrektir. Metotreksat, haftada bir gün ve tercihen tek doz olarak kullanılır. Başlangıç dozu haftada 7.5 mg’dır. Bu doz yeterli klinik yanıt alınıncaya kadar, her ay 2.5-5 mg artırılır. Kesin bir kural olmamasına karşın haftalık doz 20-25 mg’a çıkarıldığında da yeterli yanıt alınamadığı düşünülüyorsa, diğer ilaçlar ile kombinasyon düşünülmelidir. Metotreksatın, siklosporin-A ile veya sulfasalazin ve hidroksiklorokin ile birlikte kullanılmasının, tek başına metotreksata göre daha etkili olduğunu gösteren kontrollü klinik çalışmalar yayınlanmıştır. Yan etkileri, folat eksikliği ile ilişkili olanlar (bulantı, oral ülserler, kemik iliği baskılanması), allerjik olanlar (akciğer toksisitesi) ve hepatotoksisite olarak gruplandırılabilir. Tedaviye folat eklenmesi, yan etkilerin azaltılması açısından önemlidir (30).
Sulfasalazin; erozyon gelişimini yavaşlatır. Günlük ortalama dozu 2 gram’dır. Etkisi diğer ilaçlara göre hızlı başlar (1-2 ay). Bulantı, karın ağrısı, başağrısı ve deri döküntüsü daha sık; hemoliz, lökopeni, trombositopeni ve oligospermi daha seyrek bildirilmiş olan yan etkileridir

Antimalaryal ilaçlar; eroziv olmayan, hafif seyirli hastalığı olanlarda veya kombine tedavilerde kullanılmaktadır. Diğer ilaçlara göre daha az etkili bulunmuşlardır. Erozyonları azalttıkları gösterilememiştir

Leflunomid; etkisini pirimidin sentez inhibisyonu ile göstermektedir. Yarılanma ömrü yaklaşık iki haftadır. RA’te önerilen kullanım dozu oral olarak 100 mg/gün üç gün yükleme dozundan sonra, günde 10-20 mg’dır.

Günümüzde giderek daha az kullanılan ilaçlar; intramuskuler ve/veya oral altın tuzları, d-penisilamin, ve yukarıdaki ilaçlara dirençli olgularda kullanılan azathiopurine ve siklosporin-A’dır.
Biyolojik tedavi ajanları; infliximab, kimerik anti-TNF-a antikorudur. Etanersept, TNF-a ve (3’yı bağlayarak etkisini göstermektedir. Adalimumab %100 insan kökenli anti-TNF-a antikorudur. Anakinra IL-1 reseptör antagonistidir.