Siroz Hastaligi Tedavisi

Siroz Hastalığı Tedavisi



En akıllıca tedavi siroz oluşmadan önceki evrede tedaviye başlamak ve hastalığı kontrol altına almaya çalışmaktır. Günümüzde karaciğer sirozunun irreversibl bir hastalık olduğuna inanılır Siroz hastalığının kendisine yönelik tedavi ne yazık ki kısıtlıdır ve sirozun spesifik bir ilaç tedavisi olmamakla birlikte Wilson hastalığı ve Hemokromatozisin spesifik tedavisi ile bu olgularda mevcut olan fibrozis yavaşlatılabilir ve hatta geriletilebilir. Uzun vadede en etkili tedavi yöntemi karaciğer transplantasyonudur. Kompanse karaciğer sirozunun tedavisinde hepatoselüler yetmezliğin erken saptanması ve doğru zamanda karaciğer nakli kararı verilmesi önemli olmakla birlikte, ülkemizde sirozlu hastaların büyük bir kısmına karaciğer nakli uygulanamamaktadır. Tedavi genellikle semptomatik ve komplikasyonlara yönelik olarak yapılmaktadır. İstirahat, diyet, sıvı ve tuz kısıtlaması bazı olgulara önerilebilir. Tüm hastalarda alkol kesin olarak yasaklanmalıdır.


Sirozda radyolojik tanı



Ultrasonografi (US)



Güvenli, kullanımı kolay, nispeten ucuz, , taşınabilir, tekrarlanabilir ve noninvazif bir tanı yöntemi olmasından dolayı karaciğerin incelenmesinde ilk seçilmesi gereken modalite US’dir. Sonografinin, non-invaziv olarak sirozun kontrol edilebilmesinde büyük klinik avantajı vardır



Akut hepatitte sonografide, ödeme sekonder karaciğer parankiminde diffüz ekojenite azalması beklenmekle beraber hastaların çoğunda karaciğer normal görünümdedir. Sirozda ise US bulguları; karaciğerin eko örneğinde kabalaşma ve progresif periportal fibrozise bağlı olarak portal dallanmanın duvar ekojenitesinin kaybıdır.


Sirozun erken dönemlerinde, karaciğer büyüyebilir. İlerlemiş durumlarda ise, karaciğer sıklıkla küçüktür. Sol lob, kaudat lob yada ikisi birden, sağ lobla karşılaştırıldığında rölatif olarak büyür. Çeşitli çalışmalarda, kaudat lob genişliğinin/ sağ lob genişliğine oranı, sirozda belirleyici olarak değerlendirilmiştir. Normalde 0.37 civarındadır. Bu değerin 0.65 olması sirozun işareti olarak olarak görülebilir. Spesifitesi yüksek (%100) fakat sensivitesi, düşüktür. (%84-%43). Budd-Chiari sendromunda da kaudat lob hipertrofisi izlenebilir. Klinik pratikte bu oran nadiren kullanılır. Çünkü sirozun nedenine bağlı olarak karaciğerin morfolojisinde önemli değişiklikler görülür. Parankimde ekojenite artımı ve kabalaşma sıklıkla gözlenir. Karaciğerin attenüasyonu, fibrozis yokluğu ve yağ varlığı ile koreledir. Yüksek parankimal ekojenite yağlanmasının işareti olup bu durum sirotik değişikliklerin üzerine binebilir, ancak sirozun bir göstergesi değildir . Asit varlığında daha belirgin hale gelen karaciğer yüzeyindeki irregülerite, siroz tanısını destekler. Rejenerasyon nodülleri teşhis ve takibinde US ve bilgisayarlı tomografi (BT) sınırlıdır. Bunlar yerine sensitivitesi daha yüksek olan MRG tercih edilebilir.


Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com