Hamilelikte Böbrek Deride Şeker Hastalığı

Şeker Hastalığı Sorunları, Yüksek Şeker Hastalığı

Hamilelikte Şeker Hastalığı, Hamilelerde Şeker Hastalığı


Şeker hastalığına yakalanmış bir kadın da, tıpkı normal kadınlar gibi anne olma içgüdüsüne sahiptir. Ancak, hamilelik de kendisi için hayli risklidir. Zira ana rahmindeki bebek, annenin kan şekeri ve insü­lin düzeylerini sürekli olarak azaltır ya da çoğaltır. Bu nedenle, hamilelik döneminde, annenin sürekli olarak doktor kontrolünde bulunması gerekir. Eğer an­ne hamilelik öncesinde günde bir kez uzun sürede etki gösteren insülin iğnesi yapıyorsa, bu, günde iki hatta duruma göre üç kez yapılan kısa sürede etkili, eriyebilir insülin enjeksiyonu ile değiştirilmelidir. Ha­mileliğinin belirli dönemlerinde, günde dört kez si­dik ölçümü, iki kez de kan testi yapılmalıdır.

Kadın doğum doktorları, genellikle hamile hasta­larını, hamileliğin son üç ayında hastaneye yatırırlar. Bu hem, annenin hastalığını kontrol altında tutmak, hem de bebeğin normal gelişimini sağlamak açısın­dan yararlıdır. Bazı durumlarda, iki ya da dört hafta erken doğum yaptırılması, hatta sezaryen uygulan­ması zorunlu olabilir. Ancak, tüm bu uygulamaların nedeni, sağlıklı bir anne ve sağlıklı bir çocuk elde edebilmek içindir. Şeker hastası olan bir kadın, ko­ruyucu olarak doğum kontrol hapı kullanabilir. Ancak bu hap içindeki hormon dozajı, amacı sağlamaya ye­tecek miktardan fazla olmamalıdır. Zaten bu, şeker hastası olsun ya da olmasın, tüm kadınların dikkat etmesi gereken bir konudur.

Şeker Hastalığında Bulaşıcı hastalıklar

Kadın, erkek ya da çocuk, tüm şeker hastaları için en büyük tehlikelerden biri, mikrobik bir hastalığa ya­kalanmaktır. İster basit bir soğuk algınlığı, ister za­türree olsun, mikrobik bir hastalığa yakalanan şeker hastasının tüm dengesi bozulur. Bu tür hastalıklar­da, vücudun, mikroplarla savaşabilmek için daha fazla enerjiye gereksinimi vardır. Oysa bir şeker hasta­sının enerji deposu, almasına izin verilen gıdalarla ve kullandığı insülinle sınırlıdır. Bu nedenle, "Üşüyene çok yedir, ateşliyi aç bırak" yöntemi, şeker hastala­rına uymaz. Tüm hastalıklarda bir şeker hastasının vücudunun insüline olan gereksinimi artar. Kusma ve mide bulantısında bile, şeker hastası, günlük insülin dozajını ihmal etmemelidir. Şeker hastası, nez­le, soğuk algınlığı, ateşlenme gibi rahatsızlıklara yakalandığında hipo tepkisi gösterme olasılığı hiç yoktur. Bu durumda hastayı bekleyen tek tehlike, vü­cudunun, yağ depolarını eritmeye başlamış olması­dır. Zira, bunun doğal bir sonucu olarak, dolaşım sistemlerindeki keton miktarı artar ve hastalık daha da ilerler. Tüm hastalıklarda, bir şeker hastasına ve­rilecek "altın öğüt", enjeksiyona ne olursa olsun ara vermemesi ve derhal doktor denetimi altına gir­mesidir.

Aynı şekilde, hastalık sırasında ve sonrasında, si­dik testleri düzenli biçimde sürdürülmelidir. Hasta­lık süresince, bu testler günde en az iki ya da üç kez yapılmalı, bulaşıcı hastalığın iyileşmesinden sonra da, hastalığın şeker hastalığı üzerinde bıraktığı izi iyi­ce anlamak amacıyla bir hafta süreyle günde bir kez sidik testi yaparak şeker ölçülmelidir.

Şeker Hastalığında Böbrekler

Şeker hastalığının söz konusu olduğu her konuş­mada, böbrek sözcüğü de mutlaka geçer. Sürekli ola­rak yüksek düzeydeki şekerle uğraşmak zorunda kalan ve böylece "hep fazla mesai" yapan böbrekler, özellikle şeker hastalığına genç yaşta yakalanmış ki­şilerde, zamanla büyük tahribata uğrar. Böbreklerde meydana gelen fonksiyon bozukluğunun göstergesi, sidikte protein bulunmasıdır. Bu, böbreğin artık gerektiği gibi çalışamadığını gösterir ve o noktadan itibaren bir uzman hekimin işe el koyması gerekir. Böbrek tahribatının sonucunda tansiyon yükselebi­lir, ya da vücutta başka bazı aksamalar ortaya çıka­bilir. Tüm bu bozuklukların tıbbî tedavi görmesi zorunludur.

Şeker Hastalığında Sinirler

Sinirleri besleyen ince kan damarlarının, yukarı­da anlatılan dolaşım bozukluğundan etkilenmeleri so­nucu, sinir sisteminde de bazı bozukluklar ortaya çıkar. Bu kan damarlarından bazıları tıkanabilir, bazıları da gittikçe kalınlaşan duvarları nedeniyle sert­leşebilir. Sinirsel duyarlılığın azalması sonucu, titreşimleri algılama yeteneği de azalır, özellikle yaşlı kişilerde derideki sıcaklık ya da soğukluk almaçları duyarsız hale gelir.

Sigara içen yaşlı şeker hastaları (aslında içmeme­leri gerekir) bazen parmaklarını yakarlar ve haberleri olmaz. Parmaklarının yanmakta olduğu kendilerine söylendiğinde de çok şaşırırlar. Bu kişiler, için en uy­gun ısı derecesi ılıklıktır. Ilıklık, kan damarlarının ge­nişlemesine yol açar. Bu nedenle, yaşlı insanlar kalın ve yünlü çoraplar, uzun iç çamaşırları giyerler. Yaşlı bir şeker hastasının bacaklarını sıcak su torbası ya da termofor ile ısıtmamak gerekir. Unutulmamalıdır ki, termoforda ya da torbada meydana gelebilecek bir delinmeden dolayı, sıcaklığı duymayacakları için ha­berdar olamayacaklar, böylece üstlerine akan sıcak su bacaklarını yakacaktır. Yattıkları zaman elektrikli battaniye kullanmaları, otururken de dizlerinin üze­rine bir battaniye örtmeleri en uygundur.

Erişkin erkek şeker hastalarında cinsel yetersiz­lik de söz konusudur. Sinirlerin duyarsız hale gelme­si, boşalmayı engeller, hatta atardamarlarının ağır tahribata uğradığı durumlarda erkeklik organının sert­leşmesi de mümkün değildir. Bu durum, tüm erkek hastalar için söz konusu olmasa bile, her an ortaya çıkabilecek bir tehlikedir. Bu bakımdan eş ve çocuk sahibi olmak isteyen erkek hastaların, ellerini çabuk tutmalarında yarar vardır.

Şeker Hastalığında Deri

Şeker hastalarının derileri mikrop kapmak için çok elverişlidir. Bunun nedeni, bu insanların derile­rinde terleriyle birlikte bol miktarda şeker bulunmasındandır. Zira, mikroplar, bol miktarda şeker bulunan ortamları severler. Aynı şekilde, sidik içinde de şe­ker bulunduğundan, üreme organlarının çevresinde mantar türü deri hastalıkları çok rastlanan bir olgu­dur. Özellikle kadınlarda, tuvalete gittikten sonra işe­me organının çevresinde kalacak birkaç damla sidik, hayli sık rastlanan iltihaplara yol açar. Deri kaşınır, ağrı verir ve kızarır. Erkeklerde de (özellikle sünnet-siz olanlarda) erkeklik organının ucunda benzer bir durumun ortaya çıktığı görülür. Atletlerin ayak taban­larında ve tırnak aralarında da mantarlara ve iltihap­lanmalara rastlanır. Bütün bunlardan kolayca anlaşı­lacağı gibi, bir şeker hastası, kişisel temizliğine bü­yük önem vermeli, özellikle tuvalete gittikten sonra işeme organlarını ve çevrelerini çok iyi temizle­melidir.