Fibroadenom Nedir Memede Fibroadenom

Fibroadenom Nedir, Memede Fibroadenom

Kist ile fibroadenomun farkı nedir?

Basit bir tarifle kistler, "içi sıvı dolu keseciklerdir" diye­biliriz. Fibroadenomun kistten farkı, "içinde sıvı değil, hücrelerin olması." Bu nedenle kistleri daha yumuşak ola­rak hissederiz. Bugün ortalama her 14 kadından l'inin memesinde kist vardır. Bunların da yarısında kistlerin sayı­sı birden fazla veya tekrar oluşmuş (nüks) kistlerdir. Kist­leri 35 yaşın üzerindeki kadınlarda daha sık görüyoruz.

Fibroadenoma ise kanserden sonra en sık rastlanılan içi hücre dolu, yani "solid" kitlelerdir ve 30 yaşın altında­ki kadınlarda ortaya çıkar. Ortalama her 100 bin kadın­dan 32'sinde görülür.

Her kist kanser riski taşır mı? Fibroadenom Ameliyatı

Kist de fibroadenom da kanser riski taşır, ancak bu risk özellikle kistlerde o kadar düşük ki istatistiksel olarak yok sayabiliriz. Fibroadenomun kanserleşme riski biraz daha fazla olmakla birlikte, yine de oldukça düşük.

O zaman hangi şişliğin önemli olduğu nasıl bilinecek?
Bunu değerlendirecek kişi cerrahtır. Cerrah hastanın yaşını, ailesinde veya kendisinde bulunan risk faktörlerini, kitlenin özelliklerini, hareketliliğini, süresini, üzerindeki cilt değişiklikleri, büyüklüğündeki değişiklikleri ve ağrı ile olan birlikteliğini göz önüne alarak, mamografi ve gerekti­ğinde diğer tetkikleri inceleyerek karar verebilir.

Erken teşhiste şişlik haricinde en önemli belirti nedir?
Buna tek bir yanıt vermek mümkün değil. Özellikle me­me başı ve meme cildindeki değişiklikler kanser açısından bizi uyarır. Meme başından akıntı veya meme başının içe çökük olması çok önemli. Aynı şekilde meme başında veya cildinde görülen renk ve şekil değişiklikleri, iltihabi görün­tüler, meme cildinin portakal kabuğu gibi gözenekli bir hal alması, ilerlemiş meme kanserinin belirtileri olabilir.

Meme başından gelen her akıntı önemli midir? Fibroadenom Kitle

Meme başı akıntısı kadınları en çok endişelendiren ko­nulardan birisi, meme başı akıntılarının önemli bir kısmı, yüzde 90'ı doğal sebeplere bağlı, yani "fizyolojik"tir. Do­ğal akıntıları her iki meme başındaki birçok kanaldan sık­makla sarı, yeşil veya süt renginde görüyoruz.
Doğal olmayan, yani "patolojik" akıntıların en sık se­bebi ise süt kanallarındaki genişleme. Bu genişlemeler ge­nelde meme iltihaplan sonrasında oluşuyor. Meme başı akıntısı, sanıldığının aksine, nadiren kansere işaret eder aslında. Meme başı akıntısı, meme kanserinde yüzde 4-5 oranında ortaya çıkan bir bulgu.

Kanser varsa nasıl bir akıntı olur? Değerlendirmede bu akıntının rengi önemli mi?
Özellikle 40 yaşın üzerindeki kadınlarda, tek bir meme başından ve tek bir kanaldan sıkmakla değil, ama kendiliğinden gelen akıntı, kanseri daha çok akla getirmeli. Akın­tıyla birlikte meme başının etrafındaki koyu renkli bölge­de şişlik ele geliyorsa, çok daha dikkatli olmalı. Akıntının şeffaf veya kanla karışık olması kanser ihtimalini oldukça artırıyor.

Meme başında ve memenin derisinde olan değişiklikle­ri biraz daha açabilir misiniz?


Özellikle bu bölgelerdeki egzama benzeri değişiklikler bazen kanserin ilk belirtisi olabiliyor. Ortalama yüzde 2 oranında görülüyorlar. O nedenle meme başında ve meme derisinde değişiklikler olanlar derhal bir cerraha başvur­malı. Eğer iltihap varsa tedavi ile gerileyecektir. Ama uy­gun antibiyotik tedavisine rağmen iyileşme olmazsa, kan­ser şüphesi artar.

Burada meme başının içe çökmesinden de bahsetmek istiyorum. Bu çökme meme kanserinin bir belirtisi olabilir. Kansere bağlı çökmeleri genellikle tek bir memede görü­yoruz. Ancak meme başı doğal olarak da içe çökebilir; ör­neğin soğukta... Bazen de doğuştan itibaren yapısal ola­rak meme başı çöküktür. Meme iltihabı geçiren kadınlar­da da meme başı içeri çökebiliyor; bu ayrımı yapmak önemli.

Nasıl yapılacak bu ayrım? Fibroadenom solid
Bu ayrımı, hastanın özgeçmişini sorgulayarak yapıyo­ruz. Daha önce böyle bir çöküntü olup olmadığını, varsa ne kadar zamandan beri var olduğunu öğreniyoruz. 40 yaşın altındaki hastalarda genellikle muayene ve ultrason yeterli oluyor. 40 yaşın üzerinde ise bunlara mamografiyi de ekliyoruz.

İltihap ile kanser arasında bir ilişki var mı?

Meme iltihaplarını her yaştaki kadında görebiliyoruz. Özellikle de hamileliğe bağlı iltihap sıklıkla ortaya çıkabi­lir. Hamilelik süresince veya lohusa döneminde bebeğin emmesine bağlı iltihaplar sıklıkla görülüyor. Bebeğin emerken meme başını zedelemesi, annenin tecrübesiz ol­ması ve sütün tamamının boşaltılamayıp memelerde birik­mesinin, bu tür iltihaplarda çok büyük etkisi var. Uygun tedavi ile iltihabı apseye dönüşmeden engellemek müm­kün.

Ama uygun antibiyotik tedavisine rağmen, iki hartada iyileşmeyen veya iyileşme belirtisi göstermeyen iltihaplara çok dikkat etmek gerekiyor, çünkü bunlar daha önce de söylediğim gibi meme kanserinin belirtisi olabilir.

Meme büyüklüğünde de bir değişiklik oluyor değil mi? Bir şikâyet olsun ya da olmasın kadınların kendi başlarına düzenli meme kontrolü yapmaları gerekir mi, memelerinin büyüklüğüne gözlerinin alışması açısından? Sadece meme büyüklüğü açısından değil, aynı zamanda memenin normal yapısına alışmak açısından da düzenli meme kontrolü gerekiyor. Kadınlar genellikle "kendi ken­dimi muayene edip de ne olacak, ben hiçbir şey anlamıyo­rum ki" diyor. Hâlbuki bir cerrah, senede bir kere muaye­ne ettiği kadının memesini, onun kendisinden daha iyi ta­nıyamaz.

Yeri gelmişken, her iki memenin büyüklüklerinin aynı olmadığını ve birinin diğerine göre biraz daha büyük ola­bileceğini hatırlatmak isterim. Hasta kendini bildi bileli büyüklük farkı varsa bu normaldir ve herhangi bir şeyin belirtisi değildir.

"Her kadın kendi kendini düzenli olarak muayene et­meli" diyorsunuz, yani?

Evet. Başlangıçta farkı anlamayabilir, ama eline gelen şişlikleri doktoru ile görüşüp ne olduğunu öğrenebilir. Böylece sonraki muayenelerde neye dikkat edeceğini bi­lecek ve zamanla kendi memesine aşina olacaktır. Ondan sonra da eline farklı bir şey geldiğinde derhal fark ede­cektir.

Aslında "ben anlayamam" sözünün altında "ya elime bir şey gelirse" endişesi yatıyor. Hâlbuki eline bir şey gele­cek diye korkmak doğru değil.