Yanik Nedir Yanik İzi ve Dereceleri

Yanık Nedir, Yanık İzi

Canlılar ısı, ışık, soğuk, elektrik akımı, kimyasal maddeler, v.d. ile karşılaştığında ciddi hayati tehli­keler oluşur. Ortaya çıkan patolojik durumlar ola­yın boyutlarına bağlı olarak artar ve çoğu kez tıbbi, sosyal, ekonomik ve ruhsal açıdan büyük sorunlar yaratır.

Organizmanın bölgesel olarak ateş, buhar, sıcak cisimler, vd. ile karşılaşması sonucu gelişen doku harabiyetine "Yanık" denir. Doku harabiyeti prote­inin denatüre olmasına bağlıdır; karşılaşmanın ni­celik ve niteliğiyle ilgili olarak çok değişik derinlik ve genişlikte görülür. Günümüzde, her hekimin daima karşılaşacağı sorunlardan biri olarak yanık konusu güncelliğini korumaktadır.

Meydana çıkarttığı sosyal, ekonomik ve tıbbi sorunlar nedeniyle % 20'den geniş yanıklar daima bir "felaket" niteliğindedir. "Yanığın tedavisi yan­mamaktır" sözü hala geçerlidir ve gelişmiş ülkeler, yanmayı önleyecek bütün tedbirlerin yerine getiril­mesini kanuni zorunluluk altına alarak yanıkların ensidansmı azaltmaktadırlar.

Klinik Bulgular ve Yanık Derece

Yanığın deride meydana getirdiği tahribatın de­rinliği üç derece ile, genişliği ise vücut yüzeyine göre yüzde cinsinden ifade edilir.

1. derece yanıklar: İltraviyole ışınları ile (güneş) veya kısa sürmüş alev parlaması ile olur. Cildde hi-peremi,eritem (parmakla basınca beyaz olur) ve hipertermi görülür. Yanık yerler çok ağrılıdır. Siste-
mik reaksiyonlar hafif geçer. Yanma olayı çok yü-zeyel olduğundan enfeksiyon gelişmez, epidermis dökülür ve yara bir haftada iyileşir.

2. derece yanıklar: Kaynar su ile haşlanma so­nucu meydana gelir. Epidermis tamamen tahrib olur. Derma canlı kalır ve derma altı pleksusta kon-jestiyon gelişir. Nekrotik epiderma ile sağlam der­ma arasında proteinden zengin sıvı toplanması ile "bül" oluşur. Yanık bölge çok ağrılıdır ve civarda­ki sağlam dokularda hızla ödem toplanır.

Yüzeyel II. derece yanıklar, bül gelişmesi ve ti­pik mat-parlak sedefi görünüşleri ile kolayca tanı­nır. Etkili bir yüzeyel antibakteriyel tedavi ile 21 gün içinde iyileşirler.

Derin II. derece yanıkları III. dereceden ayırdetmek zordur. Tedavisi 21 günden daha uzun sürer.

3. derece yanıklar: Ateş veya alev düşmesi, kaynar suya batma, kimyasal maddeler veya elekt­rik akımı çarpması ile olur. Bütün dermiş ve kor-yum yanmış, nekroze olmuştur. ^ anık bazen cilt al­tı, adale ve kemiğe kadar inebilir Ağrı hissi kaybo­lur. 24-36 saat içinde civar dokularda yaygın ödem gelişir. Sistemik reaksiyonlar başlar ve yanığın ge­nişliği ile doğru orantılı olarak artar, iyileşme için cild grefi yapılması gerekir.

İnhalasyon yanıkları ve Yanık İzleri: Duman veya zehirli gaz­ların inhalasyonu ile gelişir. Olaydan hemen sonra teşhisi zordur. Burun kılları yanmış, dudak, dil ve ağız mukozası kurumuş hastalarda inhalasyon ya­nıklarından şüphelenmek gerekir. 12-24 saat içinde üst solunum yollarında ödem gelişir ve ses çatallanması olur, sekresyonlar yutulamaz, solunum sa­yısı artar ve bu tablo ilerleyen saatler içinde gide­rek şiddetlenir. Uzun süre yangın dumanı içinde kalmış kişilerde uygunsuz davranış veya bilinç kaybı CO zehirlenmesine işaret eder. İki veya üç gün içinde olaya alt solunum yollarının da karış­ması ile pulmoner yetmezlik ve solunum sorunları meydana çıkar.

Bir hafta sonra veya daha geç devrede görülen solunum sorunları akciğer yanığından ziyade pnö-moni, pulmoner ödem, v.d. gibi travma sonucu ge­lişen ikincil olaylara bağlıdır.

Yanıkların genişliği: Yanık yüzeyinin genişliği­nin hesaplanmasında I. derece yanıklar dikkate alınmaz. Daha derin yanıkların genişliğini hesapla­mada dokuzlar kaidesi veya Lund-Browder şemaları kullanılır.
Yanıkların sınıflandırılması: Yanıklı hastalar­da genişlik- derinlik-tedavi üçlüsü gözönünde tu­tularak yanıklar "Ufak", "Orta", "Tehlikeli" olarak üç grupta toplanır.

Fizyopatolojik Değişiklikler, Yanık Ünitesi

Lokal etkiler: Deri vücudun en geniş organıdır. Normalde deri yoluyla 10-20 mi m2/saat kadar tuzdan fakir sıvı terleme ile kaybedilirken, derinin yanması ile kayıp 5-15 misli artar. Geniş yanıklı hastalarda günde 5-7 İt. kadar sıvı yanık yüzeyler­den buharlaşarak kaybolur. 1 litre sıvı buharlaşır­ken vücuttan 580 Kcal ısı kaybedilir. Bu nedenle, geniş yanıklı hastalarda günlük enerji ihtiyacı çok artar. Deri kaybı, hastaya fazla miktarda sıvı trans-füzyonu ve enerji sağlanmasını zorunlu kılar.

Deri, kendi yüzeyinde bulunan mikroorganiz­maların vücuda girmesini önleyen koruyucu örtü­dür. Yanmayı takiben, cildin kıl folikülleri ve ter guddeleri içinde bulunan mikroorganizmalarda hızlı proliferasyon başlar. 48 saat içinde 1 gm. dokuda 100.000.000 (108) civarında bakteri birikir. Flora, başlangıçta gram + lerden oluşur (başlıca Stafilokok). 5. günden itibaren gram - lerde artış görülür ve 1. hafta sonunda bütün floraya gram ne­gatifler hakim olur (başlıca Psödomonas). Yanık olayından 1 hafta sonrasından başlayarak 1 gm. ya­nık yarasında en az 105, ortalama 107 civarında psö­domonas bulunması durumuna "Yanık Yarası Sep-sisi" denir. Kısa zamanda lenfatik kanallar bu bak­teriler tarafından istila edilir, civardaki sağlam do­kularda vaskülit gelişir ve kanda mikroorganizma izole edilememesine rağmen ölüm, çoğu kez yanık yarası sepsisi nedeniyle olur.

Yanma ile beraber deride koagülasyon nekrozu gelişir ve o bölgenin damarları tromboze olur. Eğer yanık II. derece ise damar trombozu hafif seyreder ve 48 saat içinde rekanalizasyon başlar. Yanık III. derece ise bölgesel damar trombozu geniş ve derin olur ve ancak yanmış bölgenin altındaki sağlam dokunun yüzeyinde granülasyon dokusu gelişme­ye başladıktan sonra 3. haftadan itibaren revaskü-larizasyon başlar. Gerek yanığın direkt etkisiyle ge­lişen damar trombozları, gerekse psödomonas vas-külitlerinin geliştirdiği dolaşım bozuklukları yanık yarasında sepsis oluşmasını hızlandırıcı etkiye sa­hiptirler.

III. derece yanık için tipik olan vasküler trom-boz gelişmesi ve selüler inflamatuar cevap yoklu­ğu, II. derece yanıklar için pek geçerli değildir. II. derece yanıklarda damarların bir kısmı açık kalır ve selüler cevap bozulmaz. Ancak, ilk günden iti­baren yarada enfeksiyon için önlem alınmaz ve yü-zeyel olduğu nedeniyle yara bakımı ihmal edilirse, virulan bir mikroorganizma susu istila imkanı bu­lup açık kalmış damarlarda tromboz geliştirip II. derece yanıkları kolayca III. dereceye dönüştürür. Bu nedenle, II. derece derin veya III. derece yüzeyel yanıkların, III. derece derin yanık haline dönüşme­sini önleyebilmek için yanıkta yüzeyel antibakteri-yel mücadelenin hemen başlatılması şarttır ve bu tedavinin etkili olması gerekir.

Sistemik etkiler, Su yanık tedavisi: Yanığı takiben yanık bölgesi­ne ve civarındaki sağlam dokulara ekstrasellüler sı­vı ve plazma göçü başlar ve ilk 8 saat içinde hızlı seyreden, geniş alanı tutan ödem gelişir. Ödem miktarı, yanığın derinliği ve genişliğine paralel seyreder. Yanık bölgede kapiller permeabilitenin artması, proteinlerin ve özellikle fibrinojen gibi bü­yük moleküllü proteinlerin ödem sıvısı içine geç­mesine sebep olur. Bu proteinler polimerlerine ay­rılıp bulundukları bölgede onkotik basıncı arttıra­rak ödem miktarının fazlalaşmasına yol açarlar. Ayrıca, lokal lenfatikleri tıkayarak ödemin emilim hızını azaltırlar.

Yanığı takiben, diğer travma olaylarında oldu­ğu gibi, hücre duvarında bulunan aktif ion trans-port makinası bozulur ve kısa sürede büyük mik­tarda sodyum (20-25 mEq/L/Kg vücut ağırlığı) hücreler içine girer ve beraberinde bir miktar sıvı getirir. Gerek lokal ödem gelişmesi, gerekse hücre içine sıvı hareketi ile, damar yatağından hızla ve büyük miktarda sıvı-elektrolit kaybı olur. Bu ka­yıplar aynı süre içinde transfüzyonlar ile yerine konmazsa kısa sürede hipovolemi ve şok gelişir.

Yanık bölgede lokal hasar nedeniyle, ilk saatler içinde hemoliz gelişir. Hemoliz miktarı yanık ge­nişliğine paralel olup bazen eritrosit hacminin % 30 kadarına erişebilir. Ancak, yanıkta başlangıçta sıvı kaybı şekilli eleman kaybından daima daha fazla olduğundan, yanıklı hastada hematokrit hep yük­sek bulunur ve eritrosit tahribim gizler. Hematok­rit yüksekliği ve kan viskositesmin artmış olması kapiller sahada dolaşımı zorlaştırır. Yanık bölge­den uzaktaki normal dokularda perfüzyon kısıtlan­ması başlar ve yanık genişliğine paralel olarak ar­tar.
Yanıklı hastada plazma hacminin azalmış olma­sı kalbin dakika hacminin azalmasına, yaygın vazokonstriksiyona, taşikardiye ve sempatoadrenal sistemin hiperaktive olmasına yol açar. Bütün bu gelişmeler yanık şokunu hızlandırıp sağlam doku­ların yanık nedeniyle olumsuz yönde etkilenmele­rine yol açar. (Sıcak su yanık)
Yanıklı hastalarda, diğer büyük travmalılarda olduğu gibi, gastrointestinal paralizi gelişir, bu du­rum birkaç gün süreli nazogastrik aspirasyonlar ile önlenir. Geniş yanıklı hastaların "r4-10'unda masif hematemez ve melena görülür (Curling ülseri) ve hastanede yanık ölümlerinin % IP'unu bu kanama­lar oluşturur.

Yanıkla beraber lökositlerin bakterisit kapasite­lerinin çok azaldığı görülür. Humoral immunite değişmeden kalır, fakat selüler immunite uzun süre depresyon geçirir. İmmun globulinlerin olaydan 2-3 hafta sonra bile deprese olduğu dikkati çekmiş­tir.