Genclerde Kalp Krizi

Gençlerde Kalp Krizi

Yine son yılların en popüler konularından biri, özellik­le çocuklar ve gençlerde ani ölümler. Çocuklar ve gençler­de de kalp hastalıkları görüyoruz, bunun sebepleri neler.

Yaşam tarzı etkisini daha çocukluk yaştan itibaren gös­termeye başlıyor. 20-30 yaş arasındaki gençlerde de damar sertliği ve buna bağlı ölümler olabiliyor. Ama yalnız da­mar sertliği değil, gençlerdeki ani ölümlerin sebebi. Aynı zamanda damar yapısının doğuştan anormal olması gibi bozukluklar, adale bozuklukları gibi bazı kalıtsal ve do­ğumsal hastalıklar da ani ölümlere sebep olabiliyor. Çok az görülen durumlar olduğu için toplumun dikkatini çeki­yor.

Bu yaşam tarzı özellikle erkeklerde 30 yaşından sonra mı risk oluşturuyor

Ailesinde kalp hastalığı, şeker hastalığı varsa, bu kişi­lerde daha erken yaşlarda damar hastalığına bağlı ani ölümler olabilir. Eskiden çocuklardaki hareket düzeyini, kilolarını düşünürseniz, şimdi bunlar çok değişti. Çocuk­lar bilgisayarın başında, masa başında oturuyor, hareket etmiyor. Dolayısıyla bizim çocukluğumuza göre şimdiki çocuklar kalp hastalığına daha yatkın olarak büyüyorlar.

Çocuklarda Kalp Krizi

O zaman bir çocuk kalp krizi geçirebilir mi?

Doğumsal veya kalıtsal bir bozukluğu yoksa düşük ola­sılık. Yaşam tarzı bozuk da olsa, hastalığın damarları bozması, yaygınlaşması için bir zaman gerekiyor. Öyle 5-10 se­nede olmuyor. Bu damarlarda plakların oluşup ardından krize yol açması için 20-30 yıl gerekiyor. Çocuklardaki kalp kökenli ölümler damar tıkanıklığı sonucu değil, daha çok doğuştan bazı kalp hastalıkları, damar anormallikleri veya başka bazı doğumsal bozukluklar sonucu oluyor.

Peki, 80 ya da 90 yaşında biri kalp krizi geçirebilir mi?
Tabii. Çoğunlukla zaten o yaşta geçiriyor insanlar.

Yani 50'li, 60'lı yaşlardan sonra da kalp krizi geçirile­bilir mi?

Geçirilebilir tabii. Kişi daha dirençlidir, 50'li yaşlarda geçirmez. Maruziyet süresiyle ilgili. Hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktörler önemli. Genetik yatkınlığınız da­ha azsa, direnciniz fazlaysa, çevresel faktörlere çok daha uzun süre maruz kalırsanız hasta oluyorsunuz. Genetik yatkınlığınız daha fazlaysa o zaman daha orta yaşta, çok daha fazlaysa o zaman çok daha erken yaşta hasta oluyor­sunuz. Çevresel faktörlere ne kadar maruz kaldığınız ve genetik yatkınlığınızın karşılıklı etkileşimi sonucu hasta olmanız veya olmamanız.
Yani neredeyse bu toksik çevre dediğimiz şey, radyas­yona maruz kalmak gibi bir şey...
Öyle diyebiliriz.

Gençlerde Kalp Çarpıntısı

Sadece sigara içmekle ilgisi yok herhalde bunun. Ho­cam, sizin kalp krizi geçiren en genç hastanız kaç yaşın­daydı?

17 yaşında bir kız hatırlıyorum kalp krizi geçiren, do­ğuştan aşırı yüksek kolesterolü olan bir hastaydı. Çok ender bir durum, ama 17 yaşında kalp krizi geçirip, öl düğünü hatırlıyorum. 21 yaşında bir erkek hasta hatırlı­yorum, 27 yaşında bir kadın hasta hatırlıyorum enfark­tüs geçiren, doğum kontrol hapı kullanıyor ve çok sigara içiyordu.

Peki en yaşlı hastanız?

90-95 yaşlarında çok hastam oldu.

Kalp hastalıklarıyla mücadele

Kalp hastalıklarıyla mücadelede ne durumdayız? Ne­reden geldik, nereye gidiyoruz?

Kalp-damar hastalıklarına yol açan çevresel faktörleri gidermek için dünyada ve Türkiye'de büyük bir çaba var. Bunun için kardiyoloji uzmanlarının veya hekimle­rin oluşturduğu sivil toplum kuruluşlarının çabaları var, Türkiye'de Türk Kardiyoloji Derneği, Avrupa'da Avrupa Kardiyoloji Derneği var. Bunların bazı girişimleri sürü­yor. Avrupa Birliği ile Avrupa Kardiyoloji Derneği'nin, Türk Kardiyoloji Derneği'nin birlikte başlattığı bazı ini­siyatifler var. Koruyucu yöntemlerin tüm halka yayılması için, halkın eğitimi için bazı birleşimler var.

Önümüzdeki yıllarda bunlar daha da öne çıkacak. Türk Kardiyoloji Derneği bir Ulusal Kalp Sağlığı Raporu hazırladı ve Sağ­lık Bakanlığı'na sundu. Şu andaki kalp hastalığı duru­mumuz nedir? Risklerimiz nelerdir? Önümüzdeki yıllar­da almamız gereken tedbirler nelerdir? Nasıl mücadele etmeliyiz? Bunları içeren kapsamlı bir rapor hazırladı ve bunu Sağlık Bakanlığı'na sundu. Sağlık Bakanlığı'nın, hükümetlerin yaklaşımı önemli. Sonuç olarak neler yapı­lacağına, hangi yöntemlerin uygulanacağına hükümet karar verecek.

Mücadele yöntemlerinde o zaman çok da kötü durum­da değiliz...
Başladık diyelim en azından, ama daha yolun çok ba­şındayız, alınacak çok yol var.

Sigarayla mücadele

Başarılı ülkeler var mı?

Avrupa ülkeleri arasında Finlandiya, çok başarılı bir mücadele verdi. Halkın eğitilmesiyle doymuş yağ tüketi­mini azalttılar, toplumun ortalama kolesterol düzeyini dü­şürdüler. 15-20 yıl içerisinde bu ülkede kalp hastalıkların­dan ölümler azaldı. Sigarayla mücadele çok önemli bir ta­raftan. Sigarayla mücadele konusunda yine Avrupa ülkele­rinde büyük bir çaba var biliyorsunuz. Birçok ülke, kapalı yerlerde sigara içilmesini yasakladı, İrlanda, İspanya gibi. Türkiye'de de böyle bir çaba var, yine mecliste bekleyen böyle bir kanun var, kapalı yerlerde sigara içilmesini tama­men yasaklayan. Yüksek tansiyonla ilgili bazı kampanya­lar var, insanların bu konuda daha da bilinçlenmesi için. Daha etkili olmanın yolları bulunmalı. Halkın aydınlatıl­ması, davranışlarının değiştirilmesi için hâlâ çok şey var yapılacak.