Alerjik Rinit Nedir Allerjik Rinit Tedavisi

Alerjik Rinit Nedir, Allerjik Rinit Tedavisi

Alerjik rinit, herhangi bir alerjene karşı im­münolojik duyarlılık ve bu alerjenle karşı­laşma sonucu, burun mukozasının rinore ve hapşırmayla beraber olan konjesyonudur. Ailesel yatkınlık olabildiği gibi, öteki alerjik hastalıklarla birlikte olma eğilimi vardır. Ge­nellikle erken yaşlarda başlar (40 yaşından önce). Serum total IgE genellikle 100 Ü/ml'nin üzerindedir ve özgül IgE düzeyi de artmıştır (RAST ile).

Sabah hapşırmalarıyla birlikte, burun akıntı­sı, burun tıkanıklığı, göz, geniz ve damakta kaşıntı yakınmaları bulunan hastanın öykü­sünde, hastalığın ortaya çıktığı mevsim, yer, çevredeki toz ve polenlerle ilişkisi araştırılmalıdır.

Alt göz kapağındaki pigmentasyon (oksijen-lenmesi bozuk venöz kanın orbita içine gi­rip, hemosiderinin zamanla burada birikme­si sonucu), Dennie-Morgan çizgileri, farklı uzunlukta ipeksi kirpikler, burun delikleri çevresinde sürekli nemlilik ve maserasyon başlıca bulgulardır.

Tanıya yardımcı olacak testler, deri testleri ve laboratuvar incelemeleridir. Deri testleri, deri altında oluşan reaksiyonu gözlemeye dayandığından yalancı yanıtlar görülebilir. PRİST testi (Paper radioimmunosorbent test) IgE düzeyini ölçmeye, RAST (radioal-lergosorbent test) ise özgül bir antijene kar­şı oluşan IgE düzeyini ölçmeye dayanır.

Burun sekresyonları toplanarak yayması ya­pıldıktan sonra Giemsa-Wright boyasıyla boyanır. Daha sonra eozinofil miktarına ba­kılır. Burun provokasyon testlerinde, bur­nun özgül ve özgül olmayan uyaranlara ya­nıt verip vermediği kontrol edilir. Özgül ol­mayan testlerde metakolin ve histamin gibi maddeler kullanılır. Araştırma amacıyla da, burun lavajmdan alman sekresyonda çeşitli medyatörler ve markerler bakılabilmektedir. Burun tıkanıklığı ve kaşıntıya neden olabi­lecek öteki patolojilerin dışlanması amacıy­la, hemogram, gaitada parazit ve burnun, paranazal sinüslerin röntgen incelemeleri­nin de yapılması gerekir.

Hastanın tedaviye uyumu, mali durumu, ge­nel sağlık durumu ve tedavinin maliyeti açı­sından her hasta ayrı olarak ele alınmalıdır. Tedavide ilk adım hasta ile iyi bir ilişki ku­rarak, hastanın sorularını yanıtlamak ve hastalık ile tedavi konusunda hastayı aydın­latmaktır. Alenen maddeden uzaklaşmak te­davide en önemli basamaktır. Evlerin düz­gün, kolay yıkanabilen yüzeylerden oluş­ması, oyuncak, kitap, kasetlerin kapalı yer­de saklanması, sentetik yastıkların kullanıl­ması, varsa ev hayvanlarının uzaklaştırılma­sı gerekir.

Alerjik rinit enflamatuar bir hastalık oldu­ğundan düzenli olarak antienflamatuar te­davi uygulanmalıdır. Bu amaçla steroidler ile sodyum kromoglikat ve nedokromil sod­yum kullanılabilir. Kortikosteroidlerden sprey şeklinde beklometazon dipropiyonat, budesonid, flunisolid en sık kullanılanlardır. Bunlar bazen kanama, kabuklanma yapabi­lir. Çok ender olarak da septum perforasyo-nu olasılığı vardır. Sodyum kromoglikat ste-roidlere göre daha zayıf, ancak antihistaminiklere eşit etkili, yan etkisi pratik olarak bulunmayan bir ilaç grubudur. Bu nedenle çocuklarda ilk seçenek olabilir. Günde 4 defa (en azından) kullanıldığında etkin ol­ması bir eksikliğidir. Bu ilacın türevi olan nedokromil sodyumunun daha etkili olduğu belirlenmiştir. Antihistaminikler H1 re­septör antagonisti olarak etki gösterirler. Kaşıntı, göz belirtileri ve hapşırığı azaltırlar ancak burun tıkanıklığına çok az etkilidirler. İlk kuşak klasik antihistaminiklerin (klorfe-niramin, triptolidin) sedatif ve antikolinerjik etkilerine karşın ikinci kuşakta (astemizol, terfenadin, loratadin) söz konusu yan etki­ler çok azalmıştır. Belirtilere yönelik tedavi­de dekonjestan sempatomimetikler (ksilo-metazolin, oksimetazolin) ve antikolinerjik-ler (ipratropium) kullanılabilir.

Söz konusu ilaçların yan etkileri oldukça fazla olduğun­dan, sürekli kullanılmamaları gerekir. Hipo-sensitizasyon, alerjene maruz kalmaya de­vam eden kişilerde (deri testi ve RAST [+]), öteki tedavilere yanıt alınamadığında uygu­lanır. Immunoterapide etki 6-20 hafta sonra başlar ve tedavi ortalama 3 yıl sürer. Bu te­davinin yalnızca hastane koşullarında uygu­lanması gerekir çünkü anaflaksiye kadar va­rabilen alerjik reaksiyonların görülmesi ola­sıdır.