Bebeklerde Cocuklarda Goz Hastaliklari

Bebeklerde ve Çocuklarda Göz Hastalıkları

Sadece çocukluk dönemine ait göz hastalıklarını saya­lım mı?

Şaşılık dedik. Tembelliği anlattık. Kazalar bu yaşta çok önemli, çünkü sokakta oynarken bisikletten düşme sonucu göz sinirini zedeleme çok sık olmaya başladı. Havai fişek, çatapat gibi tehlikeli maddelerden daha ön­ce bahsettik. Bir de çocuklarda gelişen tümörler önemli. Onlar da ani başlayan şaşılıkla görülebilir. Bunların dı­şında özellikle çocuklara yönelik, çocukları tehdit eden başka bir şey yok. Zaten ya kızarıklık olur ya kayma olur ya da gözbebeği beyazdır. Yani bir şey farklı olur. Zaten ebeveynler bunu görür, ama görüneni bekletme­mek lazım.

Bilgisayar çağı, apartman çocukları, siteler, kapalı ya­şamlar Yani anne-babalar çocuklarının gözlerini daha sağlıklı kılabilmek için bir şeyler yapabilirler mi?

Kaza olabilecek her şeye karşı önlem almak, dikkatli olmak lazım. Bisiklete biniyorsa, kask takılmalı kafası­na. Vurdulu kırdık oyunların, sapan, çatapat gibi şeyle­rin tehlikeleri çocuklara anlatılmalı. Gözümüz dişleri­miz gibi yerine yenisi gelen veya dolgu yapılabilen bir organ değil ki. Bir şeyler değişiyor dişte. Yeni yeni dişler çıkıyor, yeni göz çıkamıyor. Onun için daha iyi takip ge­rekiyor, ama göz iyi korunduğu ve yılda bir kez muaye­nelerle takip edildiği takdirde hiçbir zaman sorun çıkar­maz.

Madem bu bölümde gözlük ihtiyacını konuşuyoruz. Bir de şu çok tartışılan "dinlendirici gözlük" meselesi var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Aslında dinlendirici gözlük diye bir şey yok. Çünkü gö­zün bir şekilde kol-bacak gibi yorulması durumu yok. Bu­rada söylenmek istenen şey, küçük bir gözlük numarası vardır, kişi takmak istemiyordur, biz de onu ikna etmeye çalışıyoruzdur. İşte, "Sadece dinlendirecek, zorlu bir iş ya­parken" gibi. Yani o biraz iğne acıtmayacak gibi bir söz.

Neden bu isim takılıyor?

Genellikle küçük numaralara verilen isim oluyor. Aslın: da gözlük takması gerektiği halde takmak istemeyenlere biz, "Hiç değilse bir iş yaparken, okurken takın" diyebil­mek için söylüyoruz.

insanlar neden gözlük takmak istemiyorlar?

Engellilik gibi görüyorlar belki ya da estetik bir kusur gibi.
Dinlendirici gözlük kullanmak ya da kullanmamak gözün numarasını değiştirir mi?
Hayır! Gözlük numarası değişmez.

Genetik yapı gözlük numarasını etkiler

Beki, ilerlemez mi?

Hayır! Gözlük takmakla ya da takmamakla numara değişmez. Değişmeyi etkileyen şey, genetik yapıdır. Sadece bir grup miyopta gözlük takılmazsa veya çok düşük nu­mara takılırsa ilerleme görülebiliyor, ama bunun dışında astigmatlar, genellikle gözlük takıp takmamakla çok de­ğişmez. Ama burada sorun şu oluyor: Göz devamlı bir ışığı görmeyle uğraştığı sırada, evet, kas olmadığı için yorul­muyor, ama bir noktada bütün enerjisini görme keskinliği­ne verdiği için arpacık çıkabiliyor. Göz iltihaplan, baş ağ­rısı olabiliyor, kitap okumaktan kolay sıkılma, uyku gibi şikayetler görülebiliyor. Dolayısıyla yaşam zorlaşıyor, ama numarada değişiklik olmuyor, yani gözlüğü takmazsa kör olmuyor.

Ama hep duyduğumuz şey, gözlüğünü kullanmayan bir insanın gözünün sürekli ilerlediği. Yanlış biliyoruz de­mek ki, öyle mi?

Sadece bir grup miyop için geçerli bu. Çocuklarda ise durum biraz daha farklı. Bir grup miyop dediğim çocuklardaki miyoplar. Bir de çocuklarda görülen hipermetrop, bir gözde diğerinden daha fazlaysa, üstelik gözlük takılmazsa, kayma ve tembelliğe yol açabiliyor. Ama bu du­rum farklı, 6 yaşından önce, bunu da konuşmuştuk zaten.

Evet konuşmuştuk. Sizin gözlüğünüze takıldım ben. Özelliği nedir?

Benim gözlüğümde, mikst astigmat var, yani hem hiper­metrop hem miyop var. Bu durumda kontakt lens uygula­ması çok zor. Bu kalitede görme elde edemem. Yaşım nede­niyle hem uzak için hem bilgisayar için hem yakın için göz­lük takmam gerekiyor. Üç ayrı numarayı da kontakt lenste sağlamam zor, yani lens + gözlük takmam gerekir. Bu da benim için uğraşması çok zor bir durum. Bu yüzden benim gözlüğüm "mültifokal", yani üzerinde birden çok numara var, üç numara var. Onun için gözlük takıyorum.

Teknoloji bu kadar ilerledi...

Tabii! Ancak bu gözlüklerin teknolojik olarak bir soru­nu var: Üç numarayı yerleştirince, camların yan tarafları biraz bulanık görüyor. Hastalar alışamadıkları zaman, ilk zamanlarda, biz de anlatmazsak eğer, bulanık gördüklerini düşünüp rahatsız oluyorlar. Halbuki başlangıçta başını çe­virerek bakmak lazım, gözüyle değil. Bir süre sonra beyin oranın bulanık olduğuna alışıyor, ona göre gereğini yapı­yor. Mesela ben merdivenden çıkıyorum, arkamdan biri geliyor, dönüp ona baktığım zaman, onu net göremiyo­rum, ama bunu biliyorum. Bu yüzden ya gözlüğümü çıka­rıyorum ya da başımı çevirerek bakmaya çalışıyorum. Çok numaralılar böyle, yani üç tane numara koyma teknoloji­sine erişildi, ama bunun bedeli olarak da yanlarla bulanık görülüyor. Araba kullanırken bazen sorun oluyor, aynala­ra bakarken, ama ben bildiğim için başımı çevirerek bakı­yorum, gözümle değil. Bir de merdiven inerken bu gözlük­lerin en alt bölümünden değil, orta bölümünden bakmaya çalışmak lazım. En alt bölümü okuma için olduğundan, merdivene o bölgeden bakılırsa yine bulanık görülür.

Bilgisayar kullanmak gözü bozmuyor

Bilgisayarlar her anımızda, televizyonlar da malum. Bütün bunlar gözümüz için zararlı mı? Okumak gözümü­zü yorar mı?

Bilgisayar kullanmak gözü bozmuyor, ancak bir göz problemi varsa, onu ortaya çıkarıyor. Çünkü ayrıntıları, küçük ayrıntıları görmek gerektiği için bunları, ancak bil­gisayar gibi bir ortamda fark edebiliyoruz. Gözlük ihtiyacı yaratmıyor, varsa onu gösteriyor, ortaya çıkarıyor. Yaptığı iki şey var: Bir tanesi, gözü kurutmak, çünkü bilgisayara bakarken, devamlı gözlerimizi açık tutuyoruz, kırpmayı unutuyoruz. İkincisi de radyasyon etkisi. Radyasyon etki­sinin bilgisayarda ne ölçüde olduğunu henüz çok iyi bilmi­yoruz, ama iyi bir etkisinin olmadığından eminiz. Dolayısıyla bilgisayarın etkileri bunlar. Tabii çocuklarda uzun sü­reli bilgisayar kullanımı başka problemlere de yol açıyor: Örneğin hareket etmedikleri için vücutta duruş problemi gelişiyor.

Kitap okumanın hiçbir zararı yok, ancak kitap okur­ken, eğer kırma kusuru varsa, yani gözlük ihtiyacı varsa, bunu kullanarak yapmak lazım. Bir de ışığın, kitabın üze­rine düşmesini sağlamak gerekir. Eğer ışık, kitabın üzerine düşmüyor veya saçılıyor veya bizim gözümüze geliyorsa veya karanlıkta okuyorsak, o zaman gözün daha çok enerji sarf etmesi gerekiyor, buna dikkat etmek lazım.

Çalışma ortamı, okuduğumuz yazdığımız ortamdaki ışık...

Doğrudan kitabın üzerine düşmeli.

O zaman çalışma lambalarını öneriyorsunuz sanırım...

Evet! Yaş ilerlemesine bağlı görme problemlerinde, ya­kın gözlüğü ihtiyacı başladığında birden küçük numara­ları hemen kullanmak gerekmeyebilir. O zaman ışık ye­terli olur. Çünkü ışık, görme kalitesini artırdığı ve kon­trastı daha net ortaya çıkardığı için küçük numaralarda, yakın ihtiyacı olan kişilerde, çok yardımcı olabiliyor. Çok ileri görme noktası problemi olanlara da büyütücü göz­lük veriyoruz, özel gözlükler ve yine ışığın güçlü olmasını istiyoruz. Işık bunu sağlıyor, ama göze değil, okunan şe­yin üzerine düşmeli.