Kaygi Nedir Kaygi Bozukluklari

Kaygı Nedir, Kaygı Bozuklukları

Filozof ve psikiyatrların kaygı tanımlamalarından söz eder misiniz?

Elbette. Filozof ve psikiyatrların kaygı tanımlamaları şöyle:

Otto Rank (1884-1939): Kaygının temel bir duygu ol­duğunu ayrılma ve kopma duygusundan kaynaklandığını söylemiştir.

Heidegger (1889-1976): Kierkegard'm etkisi altında kalan Heidegger de temel bir duygu olduğunu, ayrılma ve kopma duygusundan kaynaklandığını söylemiştir.

Karen Horney (1885-1952): Kaygı ve korku kavramını eşanlamda kullanmıştır. Bu kavramları, tehlike karşısında gelişen duygusal tepki olarak tanımlamıştır. Kaygı duygu­sunun doğuştan temel kaygı olarak bulunduğunu öne sür­müştür. Bu duygunun doğa güçleri ve ölüm karşısında or­taya çıktığını belirtmiştir.

Erich Fromm (1900-1980): Kaygıyı insanın yalnız kal­ma korkusuna, çaresizliğine ve çevreye yabancılaşmasına bağlamış, kaygının kültür olayı olduğunu öne sürmüş, bi­reycilik, özgürlük, yabancılaşma ve yalnızlığın kaygı düze­yini yükselttiğini, ruhsal bozukluklara yol açtığını vurgu­lamıştır.

Jean-Paul Sartre (1905-1980): Kaygıyı, insanın varolu­şunun doğasında, temelinde bulunan bir parça olarak ka­bul etmiştir. (Korku Kaygı)

Freud (1856-1939): Kaygının, içgüdü ve dürtülerden kaynaklanan gücün bastırılması sonucu ortaya çıktığını ileri sürmüştür. Önce, kendiliğinden otomatik olarak orta­ya çıkan kaygıyı tanımlamıştır. Örseleyici, zedeleyici, teh­dit dolu, tehlikeli duruma karşı organizmada ortaya çıkan yanıt, tepki durumudur. Daha sonra Freud, gerçek kaygı (realistic anxiety) kavramını tanımlamıştır. Ona göre ger­çek kaygı, insanın dışında bulunan ortamın yarattığı teh­dit ve tehlikeden kaynaklanır.

Yaygınlaşmış anksiyete-kaygı bozukluğu tam olarak ne gibi sorunlara işaret ediyor?
Yaşadığı hayattan tam anlamıyla zevk alamamak, iş yaşamında etkinliğini yitirmek, sürekli depresyonda ge­zinmek, depresyona eşlik eden psikosomatik sorunlar, sı­kıntılı ruh hali ve günlük yaşamı sekteye uğratacak kadar yaşamdan kopmak gibi kaygının yarattığı tüm davranış­sal ve düşünsel, kişiyi rahatsız edici semptomlara işaret ediyor. Sürekli Kaygı

Kaygılı bir insanın karakteristik davranışları nasıldır?

Kaygılı insanların elleri ve sesi titrer, konuşurken takı­lır, bazen saçma sapan konuşur, bazen ise kesin bir şey söyleyemez, yüzü kızarır, kalbi çarpar. Bu kişiler rahatla­mak için öncelikle kaygılarının nedenini anlamalı. Neden daha çok performans anksiyetesi yaşanmasından kaynak­lanır mesela. Ancak kişi anksiyeteyi yaşayıp da panik atak geçiriyorsa, bunun bir anksiyete olduğunu bilirse sorun çok büyümeden çözülebilir.

İnsan yaşamında kaygının ortaya çıkışındaki etkenler neler olabilir? Bir başka deyişle kaygı bulaşıcı mıdır?

Açıkçası, kaygı insandan insana bulaşabilen bir duygu­dur. Mesela çok sevdiğiniz bir yakınınızın geçirdiği önemli bir rahatsızlık sizin de yaşamınızı altüst edebilir. Bu doğal­dır da. Bazen bu kişi çok yakınınız değil, ama bir iş arka­daşınız olabilir. Onun sorununu kendi içinizde hissedebilir ve belki de sizin de başınıza gelebileceği endişesini yaşa­maya başlayabilirsiniz. Bunların hepsi sizi kaygıya sürük­ler. Bir yakınını kaybeden insanda, aniden bu kaygı tablo­su gelişebilir ve uzun süreli bir depresyona ya da panik atağa dönüşebilir. Kişi evhamlıysa kaygıya yatkın oluyor. Burada daha önce de söylediğim gibi genetik faktörler de önem kazanıyor. (Kaygı Envanteri)

Kaygı konusunda davranış kalıplarının seçimi nasıl oluyor?

Düşünce sürecinin seçme ve karar verme aşamasında,
davranış kalıpları arasında 4 çeşit çatışma olasılığı vardır:

1. Yaklaşma-yaklaşma çatışması: Hoşlanılan, haz ve­ren benzer iki davranış kalıbından birinin seçilmesi zorun­lu olduğunda bu tip çatışma çıkar ortaya.
Aynı anda hem radyoda, hem televizyonda beğendiği bir programı dinlemek ya da izlemek zorunda kalan bir insanın; hem sevdiği bir arkadaşa, hem sinemaya gitmeyi düşünen bir gencin; hem eşiyle iyi geçinmek, hem de her akşam arkadaşlarıyla oturup bir iki kadeh içerek "gam dağıtmak", "kafa bulmak" isteyen bir kocanın durumu bu tür çatışmaya örnektir.

2. Kaçma-kaçma çatışması: İnsanın elem veren, hoş ol­mayan iki davranış kalıbından birini seçmesi zorunlu ol­duğunda bu tip çatışma ortaya çıkar.

Midesinde ülser olan birinin, ağrı çekmek ile ameliyat olmak arasında seçim yapması; eşiyle anlaşamayan ve ay­rılmayı tasarlayan bir kadının, yaşadığı çevrede dul bir ka­dının arkasından söylenecekleri, başına gelecekleri düşün­mesi; sevmediği bir yemeği yemek istemeyen, ancak anne­sinin öfkelenmesinden korkan bir çocuğun durumu bu tür çatışmaya örnek olabilir. (Kaygı Endişe)

Günlük yaşamın basit, yalın akışı içinde, yaklaşma-yaklaşma; kaçma-kaçma çatışmaları çok fazla olmaz. İn­sanların amaçları, beklentileri arttıkça, ekonomik ve kül­tür düzeyleri yükseldikçe, bu tür çatışmalar daha çok or­taya çıkar. Aynı gün ve aynı saatte iki yere davetli olan in­san, gideceği davetin seçimini yapma konusunda zorluk çeker. Veya mikroptan ve pislikten korkan bir ev hanımı zararlı diye deterjan kullanmaktan çekinir, ama bir yan­dan da çamaşırlar ve bulaşıklar temizlenmedi diye üzülür.

3. Yaklaşma-kaçma çatışması: En sık görülen çatışma tipidir. Kaygı düzeyini yükselten temel etken olup, aynı za­manda zorlanmanın ve zorlanmaya bağlı bozukluk ve hastalıkların temel nedenidir. Bireyin haz veren, elem ve­ren; hoşa giden, hoşa gitmeyen davranış kalıpları arasında seçim yapma zorunluluğu bu tür çatışmalara yol açar. Ku­ramsal olarak davranışın amacı, bireyin amaca yakın ya da uzak olması, davranış kalıplarının gücü, yaklaşma-kaç­ma biçimindeki kalıpların seçiminde rol oynar. Başka bir deyişle, bireylerin yaklaşma ya da kaçma biçimindeki dav­ranış kalıplarından birini seçmesi, karar vermesi, bu kalıp­ların içerdiği güdülerin gücüne ve davranış amacına, bire­yin bu amaca yakınlığına, uzaklığına bağlıdır. (Durumluk Kaygı)

4. İkili yaklaşma-kaçma çatışması: Bu durumda, yak­laşma-kaçma çatışması yaratan iki ya da daha fazla davra­nış kalıbından birinin seçimi için karar verilmesi söz konu­sudur.

Tıp fakültesini bitirdiğinde zorunlu hizmete gidecek olan hekim adayının, uzmanlık sınavını kazandığında zo­runlu hizmetten kurtulup uzmanlık çalışmalarına başla­ması bu tür çatışmaya örnektir.
Seçimde rol oynayan değişkenler, 4 grup içinde toplanabilen davranış biçimine yol açar
Amaca yaklaştıkça, yaklaşma biçimindeki davranış ka­lıplarının içerdiği güdülerin gücü artar. Kaçma biçiminde­ki davranış kalıplarının içerdiği güdülerin gücü azalır.