Antijen – Antikor ve İmmunbiyoloji

İmmunbiyoloji

Antijen ve Antikor


Kızamık tipik bir çocuk hastalığıdır. Bu hastalık bir virüs tarafından öksürükle taşınır. Virüs vücut hücrelerini enfekte edip onları tahrip eder. Vücut sıcaklığının artıp deride kırmızı lekelerin görülmesi, hastalığın semptomudur. Birkaç gün sonra ateş düşer ve semptomlar kaybolur.

Virüs, bakteri ve mantarlar, organizmaları sürekli olarak tehdit eder. Aşağı or-ganizasyonlu hayvanlar, yiyici hücrelerin Fagositoz özellikleri ile mikroplan yok eder. Yüksek organizasyonlu hayvanlar yiyici hücrelerin yanında, bir IMMUN SİS­TEM'o sahiptir. İmmunbiyolojik olan koruyucu reaksiyonların hepsine İMMUN CEVABI denir.

Antijenler

İmmun sistemimiz, hastalık yapıcısını üst yüzeyinden anlar. Bakteri membran-ları veya virüs örtülerindeki polisakkarid veya proteinler vücut tarafından yabancı madde olarak hemen tanınır. Savunma reaksiyonunu aktive eden böyle makromole-küllere ANTİJEN denir.
Antijen olarak tüm virüs veya bakteriler etki yapmayıp, sadece belli makromo-leküller ve özellikle bu makromoleküllerin küçük bir bölgesindeki antijen determi­nantı denilen kısımları etkindir. Çok sayıda ve farklı antijen determinantına sahip makromoleküllere POLİVALENT denir.

Antikorlar

Kızamık geçiren biri yaşam boyu bu hastalığa karşı bağışıklık (=immunite) ka­zanır. Bu immunite diğer hastalıkları içine almaz. İmmunitenin, yaklaşık yüz yıldan beri, hastalık sırasında vücudun ürettiği özel protein maddelerine dayandığı bilinir. Bu proteinlere ANTİKOR adı verilir Bunlar plazmada çözünür veya lenfositlerin üst yüzeyine bağlanır.

Antikor oluşumunu laboratuvarda deneysel olarak kanıtlayabiliriz. Bunun için fare vücuduna yabancı olan bir protein, yani bir antijen madde enjekte edilir. Bu iş­lemden birkaç hafta sonra, fareden kan alınarak, kan hücre ve fibrin maddeleri ayrılır. Geride kalan serum, antijen çözeltisinin başka bir kısmına konur. Böylece plazmada­ki antikor sayesinde antijen maddesinde belli bir topaklaşma izlenir. Eğer plazma elektroforezle ayrılırsa çeşitli protein fraksiyonu elde edilir. Antikor GAMMA GLO-BULİN FRAKSİYONU'nda bulunur ve IMMUNGLOBULİN (=Ig) adını alır.

Antikorların çoğu "Y" şeklinde bir protein molekülüdür. Bunlar birbirlerinin benzeri olan iki protein zincirinden oluşur. Bunlardan kısa olan ikiliye L-zinciri, uzun olan ikiliye H-zinciri denir. Bunları DİSÜLFİD köprüleri birarada tutar.

Kızamığa karşı devreye giren antikorlar, diğer antikorlardan kısa olan iki dallı açı kollarının ucundaki küçük bölümlerin varlığı ile ayrılır. Molekülün bu bölümü­ne DEĞİŞKEN KISIM denir. SABİT KISIM'laı ise tüm antikorlarda aynıdı

Antijen-Antikor Reaksiyonu

Antikorun değişken kısımları 'Anahtar ve Kilit" kuramı uyarınca antijen deter­minantı ile uyumludur. Bir virüsün üst yüzey proteinleri, uygun antikorlar tarafından kuşatılır. Bunun sonucunda virüs hücreye giremez ve zararsız hale getirilir. Bir anti­kor her iki bağlantı noktası ile iki virüs veya bakteri arasında birikebilir. Böylece ağlı bileşikler oluşur. Onları da yiyici hücreler fagositozla yok eder

Antikorların Çeşitliliği

Organizmamız sadece hastalık yapanlara karşı antikor oluşturmaz. Doğada ol­mayan, yani sentetik proteinler gibi antijenlere karşı da, antikor üretilir. Organizma milyonlarca çeşit antijene karşı antikor oluşturabilir. Antikorların bu çeşitliliği nasıl açıklanabilir?

Antikorlar bir çeşit protein olup her birinin oluşumundan belli bir gen sorum­ludur. Buna göre olası antikorlar için milyonlarca genin var olması gerekir. Bu ise mümkün değildir. Bu yüzden bir antikor molekülünün sentezine, çok sayıda gen bölümü katılır. Her gen bölümü, proteinin kısa bir molekül kısmını üretir. Antiko­run değişken bölümlerinde bu kısımlar rastlantı yöntemine göre düzenlenir. Bu çok yönlü kombinasyon imkanı nedeniyle 10 milyondan daha fazla çeşitli antikor bir araya gelir. Herhangi bir enfeksiyonda bu çok çeşitli antikor içerisinden antijenin ya­pısı ile uyum gösteren biri seçilir ve üretilir. Bu nasıl olaylanır?

1960 yılında antikorların B-lenfosit'lerden oluştuğu anlaşıldı. Her lenfosit ya­pısı farklı bir antikor üretir. Antikorlar önce serbest bırakılmayıp, lenfosit üst yü­zeyine bağlı kalır. Bir enfeksiyon sırasında, milyonlarca B-lenfositinden, antikor ya­pısının antijene uygun olanı seçilir. Bunlar yapısal olarak aynı ve özel antikor üretir. Bu mekanizmaya KLONAL SELEKSİYON denir.

AKYUVARLARIN FAGOSİTİK ÖZELLİĞİ

Yiyici hücreler, vücuda girmiş hastalık yapıcı bakterileri yok eder, ama vücut­taki hücrelere dokunmaz. Yabancı ve yabancı olmayan yapıların ayırtedilmesi, yiyici hücrelerin yüzeyindeki proteinler yardımı ile olur. Bu tanıyıcı yapılarla bakteriler saptanır ve daha sonra bunlar SPESİFİK OLMAYAN FAGOSITOZ'la. yok edilir