Retinoid - Metotreksat – Azatioprin Tedavisi

Sistemik Kortikosteroidler

Bunlara ihtiyaç duyulursa, muhtemel risklerini ve faydalarını birlikte de­ğerlendirmek gereklidir. Anti-inflamatuar etkilerinden dolayı daha çok süpresif etki gösterirler. Sistemik (ve çok güçlü topikal) kortikosteroidler püstüler psoriasisi tetikleyebilir.

Retinoidler

İzotretinoin ve asitretin kullanım alanları farklı olsa bile, alınacak önlem­ler ve yan etkileri benzerdir. Üreme çağındaki kadınlarda kullanıldığında teratojenite riski çok yüksektir, bu yüzden kontrasepsiyon önemlidir. Asit­retin çok hızlı atılmasına rağmen, alkol varlığında günümüzde piyasadan bulunmayan ve öncüsü olan etretinate metabolize olur. Etretinat ise yağ­da depolanır ve 2-3 sene boyunca kanda tespit edilebilir. Bu süre için kontrasepsiyon gerekir. İzotretinoin ağır akne tedavisi için verildiğinden, birçok genç kadın tarafından kullanabileceği konusunda dikkat edilmeli­dir. Retinoid ilaçlarının etki mekanizması belli olmamasına rağmen, hüc­resel farklılaşma üzerinde etkili olduğu sanılmaktadır.

Retinoid kullanan hastalar hepatotoksisite ve serum lipitlerinde artış açısından her 4-8 haftada ve kemik toksisitesi için yılda bir defa kontrol edilmelidir.

Metotreksat Tedavisi

Bir antimetabolit olan metotreksat, DNA sentezini bloke ederek hücre bö­lünmesini etkili bir şekilde durdurur. Bununla beraber çok sayıda değişik metabolik etkisi de vardır. Bu ilaç, antiproliferatif ve immünsüpresif etki­lerinden dolayı kullanılır. Hastalar devamlı olarak her 4-8 haftada bir miyelotoksisite ve hepatotoksisite açısından devamlı takip edilmelidir. Cid­di karaciğer toksisitesinden dolayı (özellikle çok alkol alanlarda) toplam 1.5 gr. dozdan, sonra karaciğer biyopsisi gereklidir.

Azatioprin Tedavisi

Bir antimetabolit olan azatioprin, esasında DNA sentezini bloke eder. An­cak dermatolojide esas olarak immünsüpresif etkisinden dolayı kullanılır. Metotreksatta olduğu gibi azatioprin kullanan hastalar, miyelotoksisite açısından devamlı kontrol edilmelidir. Ciddi toksisiteleri önlemek için hastalar bir herediter enzim defekti (tiyopürin metil transferaz) açısından incelenmelidir.

Siklosporin

Bu ilaç lenfositlerden lenfokin sentezini durdurur. Çok güçlü bir immün­süpresif ajandır. Bu ilacı kullanan hastalar renal toksisite ve hipertansiyon açısından 4-8 haftada bir değerlendirilmelidir.

Dapson (Diaminosülfon)

Bu ilacın etki mekanizması belli değildir. Antimikrobik etkisi muhteme­len anti-inflamatuar etkisiyle ilişkisizdir. Miyelotoksik olup, hemoliz ve methemoglobinemi yapabilir.

Antifungaller

Griseofulvin, terbinafin ve itrakonazol dermatofit enfeksiyonlarına karşı etkilidir. İtrakonazol, flukonazol ve ketokonazol maya benzeri mikroorga­nizmalarla oluşan enfeksiyonlara karşı daha etkilidir.

Deri Hastalıklarında Fototerapi

Birçok psoriasisli hasta ile bazı akneli ve atopik dermatitli hastalar yazın gü­neşe çıktıklarında düzelirler. Güneş ışığı spektrumundan ultraviyole kısmı psoriasis tedavisinde etkilidir. Bu yüzden tedavide, yapay ultraviyole ışınlar (UVR) kullanılmaktadır. Hava şartlan uygun ise doğal güneşlenme de bu amaçla kullanılabilir. İsrail'de Lut gölü, Karadeniz çev­resinde ve bazı diğer yerlerde etkili kaplıcalar vardır.

Psoriasisli hastaların tedavisinde bazen UV spektrumun "yakan" kısmı (UBV:280-320 nm) kullanılır. Hastanın sorunlarını tedavi etmek için ge­reken minimum UVR dozunu vererek kısa sürede yanmayı ve uzun süre­de fotohasar ve deri kanserlerini önlemek için dikkat edilmelidir.

Puva Tedavisi

Son yıllarda fototerapinin daha yaygın bir formu olan ve PUVA olarak bili­nen uzun dalga UVR (UVA) ile fotokemoterapi kullanılır. Bu yöntemde ışın­lardan 2 saat önce oral psöralen ilaçları verilerek veya UVR'den hemen ön­ce topikal olarak uygulanarak (banyoda) deri ışınlara duyarlı hale getirilir.

En çok oral 8-metoksi psöralen tercih edilir ve günde yaklaşık 0.6 mg/kg dozunda kullanılır. Ağır ve generalize psoriasis hastalarında, UVA ile fotokemoterapi standart bir tedavi haline gelmiştir. 6-8 haftada hasta­ların %70-80'inde başarılı bir tedavi gerçekleşir. Tedavi genellikle hafta­da iki veya üç defa verilir ve düşük bir dozla başlayarak iyi bir sonuca va­rılana kadar doz arttırılır.
Derinin T hücreli lenfoması (mikozis fungoides, Sezary sendromu) olan hastalara ve atopik egzemalı hastaların bazılarına da bu tedavi uygulanabilir.


Yanma muhtemel bir tehlikedir ve bu yüzden güneşe duyarlı hastalar düşük dozlarda ve çok dikkatli tedavi edilmelidir. Bulantı hissi, psöralene bağlı sık görülen bir bulgudur. Deri kuruması, kısa vadede görülen başka bir yan etkisidir. Maalesef "yüksek doz" PUVA tedavisinden 8-10 yıl son­ra deri kanserlerinde - özellikle skuamöz hücreli karsinom'da büyük ar­tışlar görülmüştür. UVA'dan sonra diğer deri kanserlerinde ve fotohasarda da artış görülmüştür.

Kataraktı önlemek için tedavi sırasında ve 24 saat sonra koruyucu göz­lükler kullanılmalıdır. Neoplazi riskine karşı erkek hastalar dış genital or­ganlarını kapatmalıdır.