İngilizce Spor Terimleri Sozlugu O

oar: Kürek.
oarsman: Erkek kürekçi.
oarswoman: Bayan kürekçi.
oath: Yemin. obese; Şişman.
obi: Kuşak.
objection: itiraz.
observer: Gözlemci.
obstacle: Engel.
obstacle judge: Engel hakemi,
obstruction: Rakibin önüne geçerek engel­leme.
obviate: Engelleme.
odont: Diş.
odor: Koku.
odorless: Kokusuz.
offence: Hücum.
Offensive: hücuma yönelik.
offensive block: Hücum bloğu.
offensive foul: Hücum faul. offhand: Ayakta atış.
official: idareci, görevli.
officials: Hakem jürisi.
offside: Ofsayt.
offside position: Ofsayt pozisyonu. olfaction: Koku duyusu.
olympiad: Olimpiyat.
olympian: Olimpiyatlarda yanşan sporcu.
olympic: Olimpik.
olympic champion: Olimpiyat şampiyonu.
olympic games: Olimpiyat oyunları.
olympic movement; Olimpik hareket.
olympic oath: Olimpiyat yemini.
olympic programme: Olimpiyat programı. olympic record: Olimpiyat rekoru.
olympic team: Olimpiyat takımı.
olympic torch: Olimpiyat meşalesi.
olympic vlctory: Olimpiyat zaferi.
olympic village: Olimpiyat köyü.
on guard: Başlama duruşu.
on the bench: Oyun dışı.
on your rnarks: "Yerlerinize" komutu.
one hand shot: Tek elle yapılan atış.
one pass attack: Tek pasla hücum.
onlooker: Seyirci.
open: Açık.
open air competitions: Açık hava yarışları.
open frame: Açık tur.
open tribüne: Açık tribün.
open wheel: Açık teker.
opening ceremony: Açılış töreni.
opening speech: Açılış konuşması.
opponent: Rakip.
opportunistic: Fırsatçı.
oppression: Baskı.
optional: Serbest hareketler.
order of service: Servis atış sırası.
organize: Organize etmek.
organized fast break: Organize hızlı hücum.
organization: Organizasyon.
organizing committee: Organizasyon komitesi.
ossification: Kemikleşme.
osteology: Kemik bilimi.
osteopathy: Kemik.
out: Topun oyun alanının dışına çıkması.
out side: Servis karşılayan taraf.
out side forvvrd: ileri uç kanat oyuncuları.
out side graps: Dış tutuş.
out side half: Orta saha kanat oyuncuları.
outer track: Pistin dış alanı.
outward: Dışa doğru.
ovarium: Yumurtalık.
overarm pass: Parmak pas.
overcome: Yenmek.
overconfident: Kendine fazla güvenen.
overhead kick: Röveşata.
overhead pass: Baş üstü pas.
overhead shot: Baş üstünden atış.
overjump: Engel aşmak.
overstretch: Aşırı germe.
overtrained: Sürantrene olmuş.
overtraining: Sürantrenman.
overuse: Aşırı kullanma.
own goal: Kendi kalesine gol.
out of play: Oyun dışı, aut.
outdoor pool: Açık hava havuzu.
outside İane: Dış kulvar.
outside left: Sol açık.
outside right: Sağ açık.