Bitkilerde Govde Cesitleri

Bitkilerde Gövde ve Gövde Çeşitleri

Gövde, bitkilerin genellikle toprak üstünde yükselen yan dal, yaprak ve çiçeklerini taşıyan ana organdır. Gövdelerin çoğu toprak üstünde dik şe­kilde uzanır. Bazı gövdeler yer altında kalır veya toprak yüzeyi boyunca ya­yılırlar. Bazıları da son derece kısa ve görünmeyecek kadar küçüktürler. Bu nedenle bu tip bitkilerin gövdesiz olduğu söylenir. Morfolojik olarak gövde­lerin belirli dış özellikleri vardır, fakat özellikle toprak altında olduklarında çoğu kez köklerle karıştırılırlar. Gerçek gövdeler tomurcuklardan çıkar, bun­ların boğum (nod) ve boğum araları (internod) olup yaprak, tomurcuk, bazen de kökü oluştururlar. Gövdede gelişmiş bir iletim sistemi vardır. Bitki­ler içerisinde en basit gövdeye Muscilerde (yapraklı karayosunları) rastlanır. İletim demetlerini taşıyan tipik gövde ise ilk olarak Pteridophyta'da (Eğrelti­ler) görülür.

Bitkilerde gövdenin görevleri şunlardır: 1) Bitkinin dik durmasını sağ­lar. 2) Yaprak ve çiçekleri taşır. 3) Kökler ile alınan su ve suda çözünmüş maddeleri bitkinin yapraklarına iletir. 4) Bitkinin organları arasındaki madde taşınmasını ve bağlantıyı sağlar. 5) Yapraklara gerekli olan havayı ve ışığı sağlar. Bunun için ışığa doğru yönelmeler yapar. Bu görevlerinin dışında pa­tates, şekerpancarı gibi bitkilerde besin depo eder. Ayrıca kaktüs gibi bitki­lerde de su depo eder.
Morfolojik ve anatomik olarak bitkilerde dört farklı tipte gövde görü­lür.

1) Otsu Gövdeler: Tek yıllık bitkilerin gövdeleridir. İnce, zayıf ve yeşil renklidirler. Kolayca kırılabilirler. Otsu gövdeler dikotil ve monokotil gövde olmak üzere ikiye ayrılır. Otsu gövdelere tahıl tür­leri (buğday, arpa, mısır, yulaf), otlar ve çeşitli sebzelerin gövdeleri örnek olarak verilebilir.

2) Odunsu Gövde: Çok yıllık bitkilerin gövdeleridir. Gövde kalın, sert ve dayanıklı yapıdadır. Kahverengi ve esmer renklidir. Gövde­nin dışı cansız kalın bir kabuk ile kaplıdır. Gövde her yıl enine kalınlaşarak yaş halkalarını oluşturur. Gövdenin uzamasını tepe to­murcuğu sağlar. Çam, ceviz, göknar, elma, armut gibi ağaçların gövdeleri odunsu gövdedir.

3) Metamorfoza uğramış Gövdeler: Kendi görevlerinden farklı gö­revler üstlenmiş gövdelerdir.

Gövde Metamorfozları

Gövdeler bazen kendi görevlerinden başka görevleri üstlendikleri için değişik şekiller alabilmektedir.
1) Sürünücü (Stolon) Gövde: Toprak altında toprağa paralel olarak uzama gösteren gövdelerdir. Bitkinin vejetatif üremesine de yardımcı olur­lar. Stolon gövdeyi çilek ve menekşede görebiliriz.
2) Toprak Altı (Rizom) Gövde: Toprak altında yatay olarak uzanan ve içinde belli besin maddelerinin depolandığı ek kökler taşıyan silindir bi­çimindeki toprak altı gövdeleridir. Süsen, manisa lalesi, ayrık otu örnek ola­rak verilebilir.
3) Yumru (Tuber) Gövde: Yapılarında bol besin maddeleri depo e-den, şişkinleşmiş toprak altı gövdeleridir. Bu tip gövdeler bitkinin vejetatif olarak üremesinde de rol oynamaktadırlar. Patates, yer elması örnek olarak verilebilir.
4) Soğan (Bulb) Gövde: Toprak altında gelişen ve tabla adı verilen gövdenin etrafında etli, sulu yapraklarla tepe tomurcuğundan meydana gelen gövdelerdir. Toprak altında bulunan bu gövdelerin internodyumları kısalmış-tır. Alt kısmında ek kökler taşırlar. Soğan bitkisi ve zambak tipik örnekleri­dir.
5) Diken Gövde: Uzun veya kısa sürgünlerin diken halini almasıyla oluşan gövde metamorfozlarıdır. Bitkide koruma görevini üstlenmişlerdir. Ateş dikeni, yabani keçi boynuzunda bu tip gövdeler görülür.
6) Etli (Sukkulent) Gövde: Kurak ve tuzcul ortamlarda yaşayan bazı bitkiler suyun çok olduğu mevsimde bol miktarda su emerek gövdelerinde su depo ederler. Böylece gövdeleri küre veya silidir şeklini alır ve sukkulent (etli) gövdeler olarak adlandırılırlar. Bu tip gövdelere kaktüs ve sütleğengil­ler familyalarındaki bitkilerde rastlanır.
7) Sülük Gövde: Sarılıcı bitkilerde tutunup sarılmaya yarayan kısa sürgünlerdir. Kısa sürgünlerin kıvrılmış bir şekil almasıyla sülük gövdeler meydana gelir. Sülük gövdeye sahip en tipik örnek Asma bitkisidir.

Yapraksı (Assimilatif) Gövde: Kurak bölgelerde bulunan bazı bitki­lerin yaprakları çok küçülmüş olduğundan, gövde yaprağın görevlerini üze­rine almış ve metamorfoza uğramıştır. Fakat tipik gövde şekillerini korumuş­lardır. Örnek olarak deniz üzümü, katır tırnağı ve herdemtaze bitkileri veri­lebilir.

Gövde Yapısı

Gövdeden enine bir kesit alınacak olursa dıştan itibaren iç kısma doğ­ru aşağıdaki kısımlar yer alır.

Epidermis: Gövdenin en dış kısmı genellikle tek bir sıra hücre taba­kasından yapılmış koruyucu doku epidermis ile örtülüdür. Epidermis bitki türüne göre tüy veya stoma içerir. Epidermis hücreleri üzerinde genellikle ince bir kutikula tabakası bulunur.

Korteks (Kabuk): Epidermisin hemen altındaki bölgede genellikle kollenkimatik veya sklerankimatik hücrelerinden oluşmuş bir destek doku yer alır. Bu doku gövdeyi dıştan gelecek mekaniksel etkilere karşı korumak­tadır. Korteks birkaç sıra veya daha fazla parankima hücrelerinden oluşur. Hücreler arasında belirli intersellüler alanlar bulunur. Korteks hücreleri ço­ğunlukla depo besin maddeleri veya tanin, reçine, eterik yağ ve bazı kristal­ler gibi maddeler içerir. Bazı toprak üstü gövdelerinde korteks hücrelerinin kloroplast içerdikleri ve fotosentez yaptıkları bilinmektedir. Korteksin en iç tabakasında endoderma tabakası bulunur. Endoderma tabakası hücrelerinde iri nişasta tanelerine rastlanır. Endoderma tabakasında intersellüler alanlar görülmez.

Merkezi Silindir: Endodermanın iç kısmında kalan tüm dokular mer­kezi silindiri oluşturur. Merkezi silindirin en dışında bir veya birkaç sıra ha­linde parankima hücrelerinden bazen sklerankima hücrelerinden oluşmuş bir periskl bulunur. Periskl selüloz çeperlidir.

Merkezi silindirin iç kısmında organik madde ile su ve suda erimiş inorganik besleyici maddelerin iletiminde iş gören iletim demetleri yer al­maktadır. İletim demetleri arasında öz kolları bulunur. Öz kollarını paranki­ma hücreleri oluşturur. Primer öz kolları öz bölgesine kadar uzanır. Öz böl­gesi de parankima hücrelerinden oluşur.

İnce çeperli ilkbahar trakeidleri ilkbahar odununu, kalın çeperli trakeidler ise sonbahar odununu meydana getirir. İlkbahar ve sonbahar odun­ları her mevsim periyodik olarak geliştiklerinden beraberce gövdede sene halkalarını oluşturmaktadırlar. Gövde de gözle ayırt edilebilen bu sene hal­kaları ağacın yaşının belirlenmesinde yardımcı olmaktadır.

Genellikle odunlu bitkilerin odun kısmının yaşlı olan trake ve trakeidleri su iletimine katılmayarak bu işi daha sonra gelişen genç trake ve trakeidlere bırakırlar. Bu gibi elemanlar su iletmedikleri için içlerine tanin ve reçine gibi antiseptik (mikrop öldürücü) maddeler birikmektedir. Bu madde­ler mikroorganizmaların üremesini önlemekte ve böylece odunun çürümesini engellemektedir. Genellikle bu maddeler endüstride boya olarak kullanılır. Örneğin abanoz ağacının siyah renkli kıymetli odunu bu şekilde içi renkli re­çine ile dolu trake ve trakeidlerden oluşmuştur. Bunlar odun kalbi olarak ta­nımlanır.