Besin Alerjisi ve Karin Agrisi

Besin Alerjisi ve Karın Ağrısı, Alerji Yapan Besinler

Alerjik tepkiler her zaman alerjenlerden, genellikle de bağı­şıklık sistemini tehlikeli bir saldırı olduğu yanılgısına düşüren zararsız, küçücük maddelerden kaynaklanır. Vücut bu alerjen­lere aşırı tepki gösterir ve virüsler ya da diğer mikroplara kar­şı kullandığı acı reçetenin aynısını uygulamaya kalkar. Bu da gösterdiğimiz alerjik tepkilerin kaynağıdır.

Nefes alırken küf sporları, toz akarlarının atıkları ve polen gibi alerjenler burundan akciğerlere girer. Yemek yerken alerjenler (genellikle besinlerdeki proteinler) ağız yoluyla sindirim sistemine alınır. Her iki durumda da ortaya çıkan tepkiler bir­birine çok benzer. Midenizdeki alerjenler kan dolaşımına geçer ve burada bağışıklık sistemiyle karşılaşır. Bir besin alerjeniyle ilk kez karşılaşıyorsanız, bağışıklık sisteminiz fazla miktarda immünoglobülin E (IgE) antikorları üreterek tepki verir. Bu an­tikorlar ilgili alerjene özgüdür. Örneğin fıstık proteinlerine kar­şı üretilen antikorlar maydonoz proteinlerine tepki vermez.
Şimdi o besin alerjenine karşı duyarlılık kazanmış durum­dasınız. Aynı yiyeceği bir kez daha yediğinizde, vücudunuzun savaşa girmeye hazır olduğu anlamına gelir bu. Antikorlar dev mast hücrelerine tutunmuşlardır. Bunlar histamin ve diğer kimyasal maddelerle doludur. Antikor ilgili alerjeni saptadı­ğında hemen yakalar ve içerdiği maddeleri boşaltması için mast hücresini tetikler.

Hissedeceğiniz belirtiler antikorların alerjenleri nerede ya­kaladığına bağlıdır. Sindirim çok karmaşık bir süreçtir; bu sü­reçte vücudunuzun birçok bölümü devreye girer. Besinle te­masa geçtiğiniz ilk yer (birazını üstünüze dökmedikçe) ağzınızdır. Çiğneme sırasında alerjenler, dilinizdeki ya da yanaklarınızdaki dokularda bulunan antikorlar ve mast hücreleri ta­rafından saptanabilir. Yani, ilk lokmanızı aldıktan kısa bir süre sonra karıncalanma hissedebilirsiniz.

Yutkunmayla birlikte besin, yemek borusuna geçer. Burada alerjik tepkinin tetiklenmesi, boğazınızda daha fazla yanmaya ve belki de sıkışma duygusuna yol açacaktır. Üçüncü durak mide ve bağırsaklardır. Alerjik tepkiler burada karın ağrısı, is­hal ya da kusmayla sonuçlanabilir. Alerjenler bağırsaklardan kan dolaşımına geçtiğinde bütün vücudu dolaşma olanağını bulur. Bu yolculuğun akciğerlere kadar uzanması solunum güçlüğüne ve hatta ataklara yatkınlığı olanlarda astıma yol açabilir. Sonunda alerjenler etkilerini deride de göstererek, kurdeşen ya da egzama gibi alerjik tepkiler doğurabilir.

Bütün bunların olması için birkaç dakika ile bir saat ara­sında değişen bir sürenin geçmesi yeter. Ender ama tehlikeli istisnalar bir yana, duyduğunuz rahatsızlık alerjenin vücuttan atılmasıyla sona erer. Bu da genellikle saatler içinde biten bir süreçtir.
Birçok yiyecek alerjik tepki yaratabilirse de, bu tepkilerin yüzde 90'dan fazlası şu sekiz besin tipine bağlıdır:

Karides, İstakoz, yengeç gibi kabuklu deniz ürünleri
Balık
Yumurta ve yumurtalı ürünler
Fındık, ceviz gibi ağaçların verdiği sert kabuklu yemiş­ler
Yerfıstığı
Buğday ve unlu mamuller
Süt ve süt ürünleri
Soya ve soya ürünleri

Balık, yumurta ve süte alerji özellikle çocuklar arasında yaygındır. Çocuklarda ve büyüklerde en çok tüketilen yiye­ceklere karşı alerji daha sık görülür. Örneğin, Japonya'da pirince karşı alerjik tepkiler daha az pirinç tüketilen ülkelere oran­la daha yaygındır. Aynı durum İskandinav ülkelerinde morina gibi açık deniz balıklan için de geçerlidir.

Bu arada alerjiyle ilgili şaşırtıcı bir sonuçtan da söz edelim. Nedeni henüz bilinmese de, doğum zamanının çocuk yaşlarda besin alerjisine yatkınlık kazanmayla ilişkili olduğu belirlen­miştir. İsveç'te 200'den fazla çocuk üzerinde yapılan bir araş­tırmaya göre, eylül ve şubat ayları arasında doğanlarda yumur­ta akı, süt ve unlu mamullere karşı IgE antikorları, diğer aylar­da doğanlardakinden çok daha fazla üretilmektedir. Alerjinin yanı sıra egzama gelişme olasılığı da daha yüksektir.