Sismanlik ve Kilo Verme Tedavisi

Şişmanlığın Teşhis ve Tedavisi

Kilo vermek isteyince hangi doktora başvurmak gere­kiyor?


Kilo vermek isteyen kişiler öncelikle bir endokrinoloji uzmanına başvurmalıdır. Kilo yapan etkenlerin, hormon bozukluğu ve yeme davranış bozukluğunun önce saptan­ması gerekir. Aksi takdirde yapılan diyetlerle kilo vermek imkansızdır.

Şişman bir kişi hemen diyete başlamalı mı, yoksa bazı laboratuvar tetkikleri mi yaptırmalı?

Kilo vermek isteyen kişilerin önce bir endokrinoloji uz­manına başvurması gerekir. Kilolu olmanın altında yatan hormonal ve biyokimyasal nedenlerin ortaya çıkarılarak buna uygun bir zayıflama programı yapılması gerekir. Bu­nu yapmayıp önce diyetisyene gidilirse başarılı olma şansı azalır.
Kilolu kişilerde bizim sıklıkla isteğimiz testleri şöyle sı­ralayabilirim:

TSH ve serbest T4 isimli tiroit hormon testleri,
Açlık kan şekeri ve tokluk (2. saat) kan şekeri veya şe­ker yükleme testi (OGTT),
Kan yağları ölçümü: Total kolesterol, trigliserit, LDL, HDL kolesterol gibi kan yağlan ölçülür,
SGOT, SGPT, GGT, alkalen fosfataz gibi karaciğer testleri (karaciğer yağlanması teşhisi için),
Kanda ürik asit ölçümü,
"Cushing sendromu" dediğimiz böbreküstü bezinin fazla çalışması hastalığı şüphesi varsa 24 saatlik idrar­da serbest kortizol veya kanda kortizol ve ACTH hormonlarına bakılır,
Tam kan sayımı,
EKG (kalp elektrosu),
Kanda insülin hormonu ölçümü,
Aşırı şişmanlık varsa kanda leptin hormonu ölçümü,
Tam idrar tetkiki,
Polikistik over sendromu düşünülen bir şişman kadın hastada FSH, LH, testosteron hormonları ölçülür,
Tüm batın ultrasonu yapılarak karaciğer yağlanması araştırılır,
Gaitada gizli kan bakılarak bağırsak kanseri araştırılır,
Erkeklerde PSA (prostat hastalığını teşhis etmek için) ölçümü yapılır,
Ailesel şişmanlıklarda bazı genetik araştırmalar yapılır.

İlk amaç kilo vermek

Şişmanlık tedavisinde amaç nedir?


Şişmanlık tedavisinde 3 amaç vardır:
Kilo kaybını sağlamak,
Kilo kaybı sonrası ulaşılan kiloyu devam ettirmek,
Kilo almayı önlemek.
Görüldüğü gibi ilk amaç kilo vermektir. Ancak şişman kişilerin çoğu bir süre sonra tekrar kilo aldığından, verilen kiloların tekrar alınmaması da kilo vermek kadar önemlidir.

Kilo vermeyi başarabilmiş şişman kişilere uygulanan bir ankette, bu kişilerin egzersiz yaptığı, daha az yediği (1400 kalori ve altında), şeker ve tatlıları kestiği, az yağ, çok sebze ve meyve tükettiği saptanmıştır. O halde kilo vermenin en önemli unsurları, kalorisi düşük bir beslenme, egzersiz yapmak, tatlılardan ve şekerden uzak durmaktır.

Ne kadar kilo vermek lazım? Bunun bir ölçüsü var mı?

Zayıflamada başlangıçtaki hedefimiz 6-12 aylık bir za­man içinde, vücut ağırlığının yüzde 10-15'i oranında kilo vermektir (yaklaşık 5-10 kg). Diyette uygulayacağımız 500-1000 kalorilik bir eksiklik bize haftada 0,5-1 kg verdirir.

Bu durumda hedefimiz, haftada 1 kg, ayda 4 kg ver­mek olmalıdır. İdeal kiloya geldikten sonraki hedef ise, bu kiloyu korumak ve tekrar kilo almamaktır.

Tedavi programına katılan kişilerin çoğu, kısa sürede yüzde 10 kilo kaybı sağlarlar, ancak bunların 2/3'ü bir yıl içinde ve neredeyse tamamı 5 yıl içinde, tekrar kilo alırlar. Bunun nedeni şişmanlık tedavisinin, şişmanlığı kesin ola­rak ortadan kaldıran bir tedavi olmamasıdır. Tedavi kesil­diğinde (egzersiz ve diyet bırakıldığında) tekrar kilo alınır. Bu nedenle diyet ve egzersiz, yaşam biçimi haline getirile­rek ömür boyu sürmelidir.

Kilo vermenin sağlığa faydası nedir?

Şişman bir kişinin kilo vermesi ömrünü uzatır ve hasta­lıklara yakalanma riskini büyük ölçüde azaltır.
10 kg'lık kilo kaybıyla ölüm riski yüzde 20'den fazla azalmaktadır. Yine 10 kg'lık bir zayıflamayla büyük tansi­yonda 1 cmHg, küçük tansiyonda 2 cmHg'lık azalma ol­maktadır. Verilen her 1 kg'la büyük ve küçük tansiyonda 0,1 mmHg düşme görülmektedir.

Şeker hastalığı varsa 10 kg zayıflayınca açlık kan şeke­rinde yüzde 50 oranında azalma olmaktadır.

1 kg zayıflamakla kandaki toplam kolesterol düzeyin­de 2,28 mg/dl, LDL-kolesterol denen kötü kolesterolde 0,91 mg/dl ve trigliserit denen bir başka yağ türünde 1,54 mg/dl düşme olmaktadır.
Kilo verildiğinde, kan dolaşımındaki, kalp hastalığına yakalanma riskini artıran C-reaktif protein (CRP) adı veri­len iltihap yapıcı proteinlerde ve kan pıhtılaşmasını artırarak kalp krizine neden olan proteinlerde de ciddi azalmalar olur.

Görüldüğü gibi kilo vermek yaşamı uzatmakta, tansi­yonu düzeltmekte, yüksek olan kan yağlarını ve şekerini düşürmektedir. O halde zayıflamanın bu faydalarından yararlanmak için sağlıklı beslenme ve sporla fazla kiloları vermek için uğraşmalıyız.

Çoğu kilolu kişi aralıklarla kilo alıp veriyor. Bu durum vücuda zarar verir mi?

Diyet veya egzersizle kilo verdikten sonra, zaman için­de daha fazla kilo alma durumu ortaya çıkabilir. Bunun vücuda zararlı olduğunu belirten bilimsel çalışmalar oldu­ğu gibi, zararlı olmadığını gösteren araştırmalar da vardır. Bununla birlikte devamlı olarak aşırı kilo alıp vermeler -ki biz buna "yo-yo sendromu" diyoruz- vücuttaki bazı hor­monların, minerallerin bozulmasına yol açabilmekte ve hatta kalp ritmini etkileyerek zararlı olabilmektedir. Bu nedenle aşırı kilo alıp vermelerden kaçınmak gerekir. İdeal olanı kilo verdikten sonra zor da olsa o kiloda kalmayı başarabilmektir. Bunun için de sağlıklı beslenme ve spor yapmayı yaşantımızın bir parçası haline veya alışkanlık haline getirmek gerekir.