Fobi ve EMDR Tedavisi Nedir

Fobi ve EMDR Tekniği Tedavisi

Özellikle ruhsal travma sonucu başlayan fobilerde ise kısaca EMDR olarak bilinen (Eye Movement Desensitiza-tıon and Reprocessing) göz hareketleri eşliğinde duyarsız­laştırma ve yeniden proses etme yönteminden yararlanıla­bilir. Bu tedavi yönteminde kişinin daha önce yaşadığı ve kendisinde korku yerleşmesine yol açan olay etrafında çağrışımları toplanmakta, gözden geçirilmekte ve işlen­mektedir. Hızlı ve kalıcı etki bırakan bir yöntem olması nedeniyle uygun olan vakalarda kullanılmaktadır. EMDR'nin ilaca üstün olmasının bir nedeni de tedavi ke­sildikten sonra da etkilerinin artarak sürmesidir. Oysa ilaç tedavilerinde kimi zaman tedavinin kesilmesinden sonra belirtilerde yeniden alevlenmeler görülebilmektedir. Ne ya­zık gibi EMDR ülkemizde yeni tanınmakta ve uzmanlarca da yeterince bilinmemektedir. EMDR ile çoğu zaman bir­kaç oturumda olumlu sonuç alınmaktadır. Bu nedenle as­lında daha ekonomik bir yaklaşımdır. Buna karşın çok ve çeşitli problemleri olan kişiler için EMDR uygun olma­maktadır. Çünkü bu kişilerle daha geniş bir yelpaze içer­sinde yaşamın tüm alanlarını geniş olarak konuşma gerek­sinimi bulunmaktadır. Oysa EMDR bir noktaya odakla­narak değişim yaratmaya yarayan bir yöntem olduğundan bu tür geniş konuşma ihtiyacı olanlar ya da tedavinin o evresinde bulunanlarda uygulamayı ertelemekteyiz. Ancak EMDR her tür tedavinin içersine "monte" edilebilir ve yü­rüyen bir tedavinin etkisini artırmak ve tıkanılan noktalar açmak için faydalı olabilir.

Ve davranış tedavisi hakkında biraz daha açıklama ya­par mısınız?

Davranış tedavisinin iki türü olabilir. Bir türünde in vi-vo tabir edilen, kişiyi korktuğu durumla doğrudan karşı­laştırma esas alınır. Ancak bunu derecelendirilmiş biçim­de yapmak gerekir. Önce daha az korktuğu bir durumla karşılaştırılıp, giderek günler ve haftalar içersinde uyara­nın dozu artırılır. Örneğin önce girmekten korktuğu kala­balık bir alışveriş merkezine sadece yaklaşması istenirken sonraki seanslarda o merkezin içine girmesi istenebilir ki­şiden. Davranış tedavisinin bir başka türünde kişi imge­lemde, yani hayalinde korktuğu durumla karşılaştırılır. Bazı fobi türleri buna daha uygundur ya da bazı kişiler bunu tercih eder. Davranış tedavisi esas itibariyle sempto­mun tedavisine yönelen bir yaklaşımdır. Bir bakıma, par­çanın değişmesi ile bütünün de dengesinin değişeceği var­sayımına dayanır. Bu doğrudur da. Bazen bir olgunun ta­mamını değiştirmeye kalkmak hem statükoyu sarsacağı için daha çok korku ve endişe yaratır hem de direnci artı­rır. Ama bir semptomun ortadan kaldırılması sanki kub­be taşının yerini değiştirmek gibi bütün binanın mimarisi­ni değiştirebilir.

Fobilerin tedavisindeki terapi sürecini değerlendirmek gerekirse yüzleşme yöntemini örneklerle anlatabilir misi­niz?

Söylediğim gibi, yüzleşme yöntemi imgeleme, yani ha­yal etme yolu ile yapılabileceği gibi in vivo, canlı yani doğ­rudan korkulan nesne ya da durumla karşılaştırma yolu ile de olabilir.

Genellikle bu işlem yavaş yavaş alıştırma biçiminde basamaklandırılmış olarak uygulanır. Ancak yoğun uyaranla karşılaştırma ve sıkıntının her aşamada azalmasını bekle­me biçiminde de olabilir. Örneğin agorafobisi olan, yani tek başına kalabalık bir çarşıya girip orada vakit geçir­mekten korku duyan ve bunu yapamayan bir kişiyi ele alalım. Uygulama için bu duruma uyan bir yer tespit edilir tedavi olacak kişi ile birlikte. Bu o bölgedeki birçok katlı ve kalabalık çarşı olabilir. Başlangıçta o çarşıya yalnız ba­şına giderek orada sıkıntı duymasına rağmen yarım saat geçirmesi istenir. Oraya girdiğinde duyduğu sıkıntıyı 10 puan üzerinden değerlendirmesi istenir. Daha sonra aynı değerlendirmeyi orada geçirdiği sürenin sonunda da yap­ması ve bir not defterine kaydetmesi istenir. Çok fazla sı­kıntısı olanlar için bir yardımcı terapist, hastayı belirli bir mesafede belirli bir yerde bekleyebilir. Daha sonra aynı uygulama tamamen tek başına da yapılacaktır.

Yarım saatlik uygulamalar sıkıntıda bir "sönme", yani kişinin kendisinin yaptığı ölçümlerde bariz bir düşme ola­na dek sürdürülür. Daha sonra bu uygulama bir saate çı­karılır. Çoğu zaman ilk uygulamalardan sonra kısa süre içersinde sıkıntıda azalma görülür. Terapist bu uygulama dışında belirli aralıklarla hasta ile ayrıca görüşür ve hem genel durumunun nasıl gittiğini hem de uygulamada neler olduğunu takip eder, destekleyici olur.

Böyle bir uygulama devam ederken çeşitli problemler ortaya çıkabilir ya da alevlenebilir, kişinin aile bireyleri içersinde tedavi açısından problem yaratanlar varsa davra­nışları olumluya çevrilir ya da ortaya çıkan bir ek sorun varsa kısa sürede çözümü ve tedavinin önünü tıkamaması için çalışılır. Tedavi olumlu sonuçlandıktan sonra bu uygu­lamaların bir süre daha seyrelerek de olsa devam ettirilme­si istenir ve kontrol görüşmelerinde takip edilir.

İnsan korktuğu bir şeyin üstüne gitmeyi neden kabul etsin ve istesin?

Gerek fobik durumlar gerekse obsesyon (takıntı), kon-versiyon (sıkıntıların bedene vurması), panik (sıkıntının doğrudan ifadesi) gibi benzeri durumlar kişinin hem kur­tulmak istediği hem de devam ettirmekten kendini alama­dığı hallerdir. Örneğin evli ama gizlice ikinci bir ilişkiyi sürdüren ve giderek "ikinci" kadına daha çok bağlandığını hisseden ve hastalık hastası olan bir erkeğin durumunu dü­şünelim. Bir karar vermek zorunda olduğu düşüncesi ile karşılaşmak istemez. Bu ona azap vermektedir. Buna karşı­lık günler boyu kendisindeki bir bedensel şikayeti pireyi deve yapacak hale getirip korku içersinde yaşadığı zaman en azından çözmek zorunda olduğu problemini düşün­mekten uzak kalmaktadır. Bu en basit bir açıklamadır. Yoksa insan ruhu pek çok labirentlerle doludur ve bundan çok daha karmaşık mekanizmalar oluşur. Bu mekanizma­lar kişiyi değişmek isteğinden alıkoyar. Buna karşılık kişi yine de belirtilerin zorlaması ile tedaviye başvurur. İşte bu durumda başvuran kişiyi tedavide tutmak çok önemlidir. Tedavinin sürmesini tedavici de istemeli ve hastasını teşvik etmelidir. Aksi halde başvuran kişinin kısa süre sonra teda­viyi yarım bırakması çok görülen bir durumdur. Ya da kısa süre içersinde bir başka doktora gitmek yoluyla her tedavi­yi yarım bırakır ve böylece durumunu sürdürmüş olur.