Kan Kardesligi Nedir

Kan Kardeşliği Nedir

Birileri bir başkasıyla gerçekte akraba olmadıkları halde sonradan kurulan ilişkilerle sanki akrabalarmış gibi bir dizi yeni davranış biçimleri içerisine girerler. Sonradan kurulan bu sözde akrabalık ilişkileri, gerçek akrabalar arasında akrabalığı pekiştirmek ve tamamlamak amacıyla yapılabildiği gibi, çoğunlukla akraba olmayanların desteğini kazanmak ve destek olanların sayısını arttırmak amacıyla, yabandan birileriyle de kurulmaktadır.

Batı dillerinde yazılı antropoloji kaynaklarında "Yarı-akrabalık" olarak betimlenen bu olgunun varlığı Antik çağa dek uzanmaktadır. Bu denli gerilere uzanan olgunun yaygınlığıysa, geleneksel yaşam sürdüren toplumlar ve topluluklarda, yaşam biçiminin bir gereği olarak sürüp gitmektedir. Örneğin, günümüz Japon geleneksel zanaatında, yapılacak işin usta-çırak tekniğiyle öğrenilmesi durumlarında, ustalar çırakların yarı-babaları sayılırlar. Bir ustanın (yarı-babanın), birden fazla çırağı onun "yarı yavruları", yarı yavrular da birbirlerine "yarı-kardeş" sayılırlar. Yarı-yavrular (çıraklar), usta olduklarında onların yarı-yavruları, önceki ustanın "yarı-torunları", önceki usta da yarı-torunların "yarı-büyükbabası" sayılmaktadır.

Bu tür akrabalıkların en çok bilinen ve yaygın olanı "Kankardeşliğidir.


Kan Kardeşliği Nedir, Kan Kardeşler

Kimi kaynaklara göre, "etnologların babası" olarak bilinen Herodot (Örnek,1969:168), İskitlerin kan kardeşliğiyle ilgili törenlerini şöyle anlatır: İskitlerde andlaşmaya katılacak grup, bıçakla kendilerini yaralayarak, şarap dolu testiye kanlarını akıtırlardı. Tören sırasında savaş araçlarını bu şarap-kan karışımı testiye batırır, dua eder, sonra da şarabı ortaklaşa içerlerdi. Böylece, bu grup birbirleriyle kankardeşi olur, andlaşmalarma ömür boyu sadık kalırlardı.

Günümüzde "A" ile "B" nin bireysel düzeyde kurdukları bir andlaşma olarak ülkemizde görülen kankardeşliğinin, grupsal düzeydeki varlığı (yukarıdaki örnekte olduğu gibi) bu olgunun eskiliğine bir kanıt niteliğindedir.
Yaşdaş iki kız ya da erkek, yaşamlarının bir döneminde, dünyada kaldıkları sürece birbirlerine kardeşçe davranacaklarına, kardeş gözüyle bakacaklarına ve birbirlerini kardeş gibi kollayacaklarına and içerler. Tanıklar önünde ya da tanıksız, parmaklarından bıçak ucuyla çıkartılan kandan birbirlerine sunar, sözel olarak da "kan yaladık kardeş olduk" derler. Bu yalın törenden sonra kankardeşler, kanla kutsanan beraberlik kararlarını yakınlarına duyururlar. Yeni kankardeşler, bundan böyle karındaş olmadıkları halde birbirlerine sanki karındaşlarmış gibi davranır, verdikleri bu sözü de yerine getirmeğe çalışırlar.

Kan kardeşleri aralarındaki kardeşlik bağı etkinliğini, çevrelerine de aktarırlar. Sözgelimi, kankardeşler birbirlerinin yakınları tarafından da ilgi görür, kabul görür ve destek alırlar.

Zaman içinde verilen kankardeşliği sözleri yerine getirilmediğinde ya da beklenmeyen bir nedenle bu iki kişinin araları iyi gitmediğinde kankardeşliği bozulur. Bu durumda her iki tarafın da birbirlerine karşı, sözde kurulan ortak yükümlülüklerinden vazgeçerler; yapılacak bir şey yoktur; yani herhangi bir yaptırım (müeyyide) söz konusu değildir.

Ülkemizden örneklediğimiz kankardeşliğe kimi Afrika yerlilerinde de rastlanmaktadır. Örneğin, Azendelerde kankardeşi, akraba sayısını arttırmak amacıyla yabandan seçilmektedir. Kankardeşi olan iki Azendelinin, birbir­lerine verdikleri kardeşlik sözüne sadık kalmaları beklenir ve bu söz yerine getirilmediğinde sözünü tutmayanın, hemen öleceğine ayrıca, bu iki Azendeli-den biri, diğerinin karısını baştan çıkartmağa kalksa her ikisinin de birden öleceğine inanılır.