Gastrointestinal Sistem Hastaliklari

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları

Yenidoğan bebeklerin ve çocukların gastroin-testinal sistemi ilgilendiren önemli ve sık rastlanan cerrahi problemlerine bu bölümde yer verilecektir. Konjenital gastrointestinal anomalilerde, ayrıca üriner, iskelet ve kalp anomalilerinin de beraber olabileceği unutulmamalı ve hasta sadece bir siste­miyle değil tüm sistemleriyle ele alınmalıdır.

Klinik Bulgular

Gastrointestinal sistemin hastalıkları ayrı ayrı incelenmeden önce, bu sistemle ilgili semptomlar hakkında bilgi verilecektir.

Kusma ve Gastrointestinal Sistem ppt

Yenidoğan ve süt çocuğunda kusma çok sık görülür. Israrla kusan bir bebekte hemen teşhise yönelik çalışmalar yapmak gerekir. Kusma safralı ve safrasız olmak üzere ikiye ayrılarak ince­lenir. Yenidoğan bir bebekte safralı kusma görülür­se, aksi ispatlanana kadar intestinal obstrüksiyon düşünmeli ve acil ameliyata hazır olunmalıdır. Di­ğer bulgu ve semptomlara göre safrasız kusma da cerrahi ve acil bir durum belirtisi olabilir. Kusma­nın miktarı ve sıklığı olayın şiddeti ve cinsi hakkın­da genellikle bilgi vermez. Nadir görülen az mik­tarda bir kusma da ciddi bir olayın bulgusu olabilir.

Safrasız kusma: Beslenme sırasında erken yorul­ma, hipotermi, letarji ile beraber görülen safrasız kusma sepsis, menenjit, nekrotizan enterokolit ve intrakranial basınç artmasının ilk bulguları olabilir.

Takipne ve hepatomegali ile beraber olan kalp yet­mezliği de safrasız kusma ile beraber görülebilir.
Gastroözofageal reflü yenidoğanda safrasız kus­manın en sık rastlanan nedeni olup, infantil hipert-rofik pilor stenozu ile karıştırılmamaları gerekir. Özellikle, 3-8 haftalık bebeklerde görülen projektil safrasız kusma pilor stenozunu düşündürmelidir.

Safrasız kusan bir yenidoğanda dikkatli bir ka­rın ve göğüs muayenesi yapılmalı, düz akciğer ve karın grafileri çekilmelidir. Ultrasonografik incele­me genellikle gerekir. Yenidoğan devresinde me-konyum aspirasyon durumunda letarji, takipne ve safrasız kusma bulguları görülebilir. Bu durumlar­da üst ve orta loblarda pnömonik infiltrasyon gö­rülür. Solunum sıkıntısı ekstrakorperyal membra-nöz oksijenizasyonu gerektirecek kadar ağır olabi­lir. Tam kan sayımı, kan kültürü ve ECG gibi labo­ratuar çalışmaları yapılır.

Teşhise gidilmemişse, üst gastrointestinal siste­min baryumlu çalışması gerekir. İlk beslenme sıra­sında görülen öksürük ve siyanoz ile beraber olan safrasız kusmada özofagusun üst poş atrezisi dü­şünülmelidir.

Safralı kusma: Bir bebekte safralı kusma varsa, aksi ispatlanmadıkça intestinal obstrüksiyon düşü­nülmelidir. Ancak, sepsis, menenjit, otit, farenjit ve bakteriyel enterit gibi durumlarda da safralı kusma olabileceği unutulmamalıdır. Reflü'ye bağlı kus­malar da bazen safralı olabilir. Malrotasyon, volvu-lus, duodenal stenoz veya atrezi, jejunoileal me-konyum hastalıkları, intestinal atrezi ve Hirschsp-rung hastalığı safralı kusmanın görülebileceği en sık rastlanan durumlardır.

Rektal kanama ve Gastrointestinal Sistem nedir

Gastrointestinal sistemin deği­şik patolojilerinde değişik tip intestinal kanamalar görülebilir. Örneğin bir polipe bağlı kanama kırmı­zı taze kan niteliğinde birkaç damla şeklindeyken, invajinasyonda kanlı bir müküs, Meckel divertikü-lünde de bol miktarda şarap görüntüsünde kana­ma söz konusudur. Kanama odağı terminal ileum ve sağ kolondaysa kan feçes içinde dağılmış halde­dir. Sol kolon ve rektuma ait bir kanamada da kan genellikle feçesin dış yüzeyinde gözlenir. İntestinal enzimlerin tüm muamelelerinden geçmiş Treitz li-gamentin üst seviyesindeki bir kanama ise siya­hımsı renkte, yani melena şeklindedir.

Çocuğun yaşı da kanamanın sebebini ortaya çı­karmada yardımcıdır. Yenidoğan devresinde bir kanama, duplikasyon dışında, nadiren konjenital bir nedene bağlıdır. 6-9 aylarda görülen bir kana­mada daha çok invajinasyon, daha büyük çocuk­larda da Meckel divertikülü veya juvenil polip dü­şünülmelidir. Puberteye yakın çağlardaki çocuklar­da da daha çok özofagus varis kanamaları ve pep-tik ulkus kanamaları ön plana geçer.

Distansiyon nedir

İntestinal obstrüksiyonun en önemli semptomlarından biridir. Pilor stenozu gibi obstrüksiyonun tam olmadığı durumlarda distan­siyon gözlenmez. Duodenum atrezisi gibi üst gast­rointestinal obstrüksiyonlarda da distansiyon önemli bir bulgu olmayabilir. Cerrahi girişimin geç yapıldığı intestinal obstrüksiyonlarda abdominal distansiyon ileri derecede olabilir ve diafragma ba­sı yapabilir. Özellikle yenidoğanlarda böyle bir dis­tansiyon ciddi respiratuar problemlere yol açabilir. İntestinal obstrüksiyon düşünülen bu bebeklere bir an önce nazogastrik sonda takılmalı ve gastrointes-tinal sistem dekomprese edilmelidir.

Mekonyum veya kaka çıkaramama: Yenidoğa-nın intestinal obstrüksiyon durumlarında ve daha ileri yaşlardaki çocuklarda görülen gastrointestinal pasajın engellendiği çeşitli durumlarda gastroin­testinal muhtevanın normal atılımı olmaz. İlk 24 sa­at mekonyum çıkaramayan çocuklarda intestinal bir obstrüksiyondan şüphe edilir. Kusma, distansi-yon gibi diğer obstrüksiyon bulguları da varsa ve radyolojik olarak da destekleniyorsa vakit geçirme­den ameliyat hazırlığı yapılmalıdır.

Hirshsprung hastalığında da tam bir tıkanma olmamasına rağmen bu bebeklerin mekonyum çı­kartmaları gecikir. Mekonyum çıkaramayan bu be­beklerde gastrointestinal bir mekanik obstrüksiyon düşünülüyorsa, aganglionozis yönünden takip edilmelidir.

Daha ileri yaşlardaki çocuklarda da agangliono­zis nedeniyle defekasyon ancak uzamış aralıkla olabilir. Habituel konstipasyon nedeniyle de ço­cuklar normal kaka yapamayabilirler. Bu çocuklara konstipasyonu önleyici uygun diet verilerek ve her gün defekasyon alışkanlığı öğretilerek normal de-fekasyona çıkmaları sağlanır.

Karın ağrısı ve Gastrointestinal Sistem fizyolojisi

Medikal veya cerrahi, çocuklarda her türlü gastrointestinal sistem patolojisi ağrı ya­pabilir. Karın ağrısı yakınması olan çocukların üçte birinde ve akut karın olgularının çoğunluğunda ta­nı akut apandisit olmasına rağmen, çocuklarda apendektomiye karar vermeden karın ağrısına ne­den olabilecek diğer durumları incelemekte yarar vardır.

Meckel divertikülü komplikasyonları, invagi-nasyon, peptik ulkus, intestinal obstrüksiyonlar, över kisti torsiyonu veya yırtılması, mtraabdomi-nal abse, primer veya sekonder peritonit, malign veya benign intraabdominal kitleler, akut apandisit dışında karın ağrısı yapabilecek diğer cerrahi ne­denlerdir.
Akut apandisit olgularında ağrı sağ alt kadrana lokalize olmuşken, diğer durumlarda yaygın veya değişik lokalizasyonlarda olabilirler. Üst solunum yolu infeksiyonu, pnömoni, enterit, hepatit, mezen-terik lenfadenit, üriner sistem infeksiyonu gibi cer­rahi olmayan durumlarda da çocuklarda akut ka­rın talosunu taklit edebilecek karın ağrıları olabilir. Bu nedenle karın ağrısı yakınması olan çocukları gerekirse gözlem altında tutarak takip etmeli, per-forasyon ve sepsis gibi morbiditesi yüksek kompli-kasyonlara yol açabilecek gecikmeler önlenmelidir.

Özellikle şikayetleri yeni başlamış akut olgular­da, analjezik vermeden hasta takip edilmeli ve ola­sı bir cerrahi girişim için hasta aç bırakılmalıdır. Lökosit sayımı yüksekse, başka bir neden tesbit edilmemişse ve karın ağrısı devam ediyorsa cerra­hi neden düşünülmeli ve ameliyat öncesi hazırlık­lar yapılmalıdır. Şüpheli olgularda ultrasonografik değerlendirme yardımcı olabilir.

Kronik karın ağrısı: Özellikle 12 yaş altındaki okul çağı çocuklarında tekrarlayan karın ağrıları önemli bir problemdir. Bu durumlarda gereksiz olabilecek ameliyatlardan kaçınılmalıdır. Operas­yona karar vermeden önce bu şekilde tekrarlayan karın ağrıları olan çocuklar cerrahi ve medikal ya­nında sosyal ve psikolojik yönden de incelenmeli­dir. Bu çocuklarda ve/veya ailelelerinde konstipas­yon ve fonksiyonel intestinal şikayetleri olabilir. Bu karın ağrıları okul ile ilişkili olabilir. Bu çocukların bazıları migren tarzında baş ağrısı yakınması da gösterebilirler.

Çocuklarda tekrarlayan karın ağrısı nedenlerin­den biri de peptik ülser hastalığıdır. Çocuklarda peptik ülser sanıldığı kadar nadir değildir. Endoskopinin çocuklarda kullanımının yaygınlaşmasıy­la, peptik ülser insidansının oldukça yüksek oldu­ğu anlaşılmılştır. Helikobakter pylori'nin çocuklar­da da gastrit ve peptik ülser hastalığının bir sebebi olduğu bilinmektedir. Tekrarlayan karın ağrıların­da peptik ülser olasılığı da düşünülmeli ve endos-kopik tetkikten korkulmamalıdır. Endoskopi yapı­lan çocukların % 15 'den fazlasında H.pylori belir­tilerine rastlanmıştır. Kesin tanı biyopsi parçasında bakterinin histolojik olarak gösterilmesi olmakla beraber, doku kültürlerinde bakterinin mikrobiyo­lojik olarak üretilmesi de mümkündür. Ayrıca üre-az testi ve serolojik çalışmalar helikobakter pylori infeksiyonunun teşhisinde önemli metodlardır.

Çocuklarda karın ağrılarında her zaman bir se­bep bulunmaz. Bu durumdra genellikle cerrahi bir sorun yoktur ve elektif apandektominin de tedavi­de yeri olmamalıdır. Ancak bu arada ciddi olabile­cek medikal veya cerrahi sorunda göz ardı edilme­meli, gereken tetkik yapılmalı, hasta gözlenmelidir.

Aşağıda gastrointestinal sistemin çocukluk ça­ğında görülen önemli cerrahi hastalıkları ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.